Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, yeni Van’ın kurulması planlanan Kevenli köyünün bulunduğu bölgeden Erek fayının geçtiğini bildirdi…
Yrd. Doç. Dr. Köse, yeni Van’ın kurulmasının planlandığı Erek Dağı Kevenli köyü bölgesindeki jeolojik durumu değerlendirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın TOKİ Başkanı olduğu dönemde, Kevenli köyü yakınlarında konut yapılmak istendiğini ve kendilerinin de o dönemde Bayraktar’la konuşup, onu bu bölge ile ilgili bilgilendirdiklerini söyledi.
Bu görüşmede, o bölgenin jeolojik açıdan tehlikeli bir saha olduğu konusunda görüş beyan ettiklerini dile getiren Köse, “Ben bu konuyu tekrar değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum. Çünkü Kevenli köyünün hemen altından çok tehlikeli faylarımızdan bir tanesi olan Erek fayı geçmektedir. 1945 yılında bu fay üzerinde bir takım önemli depremler meydana gelmiştir. Bugün Van’da yaşayıp 70-80 yaşında olanların bunları zaten hatırlıyor olması gerekir” diye konuştu.
1945 yılında art arda meydana gelen orta büyüklükteki iki ayrı depremin merkez üssünün Kevenli köyü olduğunu ifade eden Köse, sözlerine şöyle devam etti: “Kevenli köyü ve Yedi Kilise köyü her ne kadar yüksek kota da olsa, Erek Dağı’ndan düşen moloz yığınlarının üzerinde kuruludur. Dolayısıyla şehrin taşınmak istendiği yer, bundan çok daha kötü bir zemindir. Bir ikinci tehlike ise sadece fay değil, burası bir Senirkent (Isparta’nın ilçesi) olma adayıdır. Hatırlayacaksınız bu tür yerlerde özellikle 3-4 bin metre yüksekliğindeki yamaçları dik olan dağların eteklerinde her zaman depremden de farklı doğal afet riskleri oluşmaktadır. Kaya düşmelerinden tutun da çamur akıntılarına kadar riskler vardır.”
Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, 1945 yılındaki depremlerin 5 ve 5,5 büyüklüğünde olduğunu hatırlatarak, deprem sonrası inşa edilecek yeni Van için seçilecek bölgenin yeniden gözden geçirilmesi ve zemin etütlerinin yapılması gerektiğini vurguladı.
“Erzincan deprem sonrası fay hattına daha da yakınlaştı”
Depremlerin ölçümlerinin aletlerle yapıldığı dönemlerde, Türkiye’de yaşanmış en büyük depremin 1939’daki Erzincan depremi olduğunu belirten Köse, “1939 Erzincan depremi yaklaşık 200-300 kilometreden daha uzun, bazı bulgulara göre de 350-400 kilometre civarında kesintisiz bir şekilde bir yer yarığı oluşturmuştu. Şehir sınırlarından Erzincan’ın çıkışına kadar bir kırık oluşturan bu depremin büyüklüğü kayıtlarda 7,9 veya 8 olarak yer almaktadır” dedi.
Bu depremin ardından oluşturulan bir araştırma ekibinin bölgede çalışma yürüttüğünü hatırlatan Köse, hazırlanan raporda, Erzincan’ın Kemah Vadisinin hemen batısındaki kayalık zeminlere taşınmasının önerildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Ancak araştırılması gereken ve bilinmeyen sebeplerle tam tersine eski Erzincan şehri, bugün 1993 yılında 6,2 büyüklüğündeki depremle yıkıldığı sahaya taşınmıştır. Tam da Kuzey Anadolu fayına daha da yaklaştırılmıştır. Bizler bazen yönetici olarak yanlış kararlar alabiliriz ama bunları zamanında, doğru bir şekilde tekrar düzeltmemiz mümkündür. Bazı kararlar alındıktan sonra geriye dönmek çok zordur. En azından Van’da yeni yerleşke olarak ilan edilen sahanın üzerine henüz çivi çakılmadan jeolojik bazı etütlerin yaptırılmasında fayda görüyorum. Devlet yetkililerimizin de bu konuya hassaslıkla eğileceğinden eminim.”
AA