Van bir yıl önce iki büyük depremle yıkıldı. Soğuk kış şartları da eklenince mağduriyet büyüdü… Bütün Türkiye bu acıyı paylaşmak üzere seferber oldu. Devlet de kendinden beklenen adımları attı. Bir yılda yeni bir Van inşa edildi.
‘Van’ın nüfusunu biz depremden önce 1 milyon 50 bin bilirdik, depremden sonra gördük ki Van’ın nüfusu 75 milyonmuş.” Van depremiyle birlikte ortaya çıkan sinerjiyi, seferberliği çok güzel özetliyor Vali Yardımcısı Atay Uslu… Üç günlük Van ziyaretimiz sırasında da halkın şükran hissiyle hep aynı cümleleri kurduğuna şahit oluyoruz. “Bizi yalnız bırakmadılar; Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.”
Depremin yıldönümünde yolumuzu yine Van’a düşürüyoruz. Hem 7,2 ve 5,6’lık iki depremle sarsılan şehrin yaraları ne kadar sarılmış yerinde görmek hem de Kurban Bayramı’nı depremzedelerle geçirmek niyetindeyiz. Van Ferit Melen Havaalanı’na indiğimizde hareketlilik hemen göze çarpıyor. Bugün (salı) Başbakan Erdoğan gelecek, afet konutlarının teslim töreni var. Konaklayacağımız otele gitmek için bir taksiye biniyoruz… Taksici Erkan Ortasaraç 3 çocuk babası bir depremzede. Gazeteci olduğumuzu öğrenince başlıyor anlatmaya. “Çok zor günlerdi. İlk dört gün çoluk çocuk bu takside kaldık. İlk günlerde güç bela bir çadır bulduk. Çadırın başında geceleri nöbet tutarak uyuyorduk. Çünkü çok kar yağıyor, karı temizlemek zorundayız. Daha sonra konteynerde kaldık. Şimdi TOKİ’den evimiz çıktı, bayram sonu evimize taşınacağız.”
Otele vardığımızda girişte BDP milletvekilleri Ahmet Türk ve Sırrı Sakık’la karşılaşıyoruz. Erciş’te depremzedeler için yapılacak anma programına ve okunacak Mevlid-i Şerif’e katılmak üzere burada olduklarını öğreniyorum. Ankara ve İstanbul’dan pek çok bürokrat burada. Tanıdık bir sima olarak Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’le selamlaşıp birlikte kahvaltı yapıyoruz. Demir, merkeze bağlı Alaköy’de çelikten iki katlı 24 derslikli ilköğretim okulu yaptırdıklarını söylüyor.
Vakit kaybetmeden Van merkeze iniyoruz. İnanılmaz derecede kalabalık şehirde yoğun bir trafik var. İkinci depremde 24 kişiye mezar olan Bayram Otel’in önünden geçiyoruz. Az ileride ilk depremden sonra kaldığım Akdamar Otel’i görüyorum. Otelde yaşadığım artçı şokları, dışarı kaçışlarımızı hatırlıyorum. Günde 600’e varan sarsıntının yaşandığı günler, çadır kuyrukları, şehri kafile kafile terk eden insanlar… Hepsi bir bir hafızamda canlanıyor. Hayalet kent olarak bıraktığımız Van’da bu hareketlilik keyiflenmemize yetiyor. İnsanlar kurbanlık telaşında, bayram alışverişinde. Yüzlerdeki keder az da olsa silinmiş… Hasarlı binalara rastlamasak, insanların içine girmesek sanki bu şehir deprem yaşamamış diyeceğiz. Depremle şehirden ayrılan insanların neredeyse tamamı dönmüş, herkes bir işin ucundan tutma telaşında. İnşaatlarla birlikte ekonomi canlanmış. Depremden sonra biri 5 yıldızlı olmak üzere 10 otel açıldığını öğreniyoruz.
Kısa bir şehir turundan sonra afet konutlarının teslim töreninin yapılacağı alana geliyoruz. Meydanda Erdoğan afişleri, pankartlar… 3-4 bin kişilik kalabalık Erdoğan’ın alana gelmesini bekliyor. Bostaniçi beldesi Van Merkeze 3-4 kilometre uzaklıkta. Burada 1088 konut yapılmış. Kalabalığa karışıp insanlarla konuşuyoruz. Hak sahiplerinden İrfan Karaca, “Muazzam bir iş başarıldı. Adamlar 8 ayda teslim ettiler.” diyor. Birlikte evi geziyoruz. Daireler 3+1. 100 metrekare. Küçük bulan, ‘kalabalık nüfusuz’ diyen de var. Ama yüzler gülüyor. İlk etapta bu evlerde kalacak olanlar tapu sahipleri. Kiracılar umutla başbakandan müjdeli haber bekliyor.
2 yıl ödemesiz 20 yıl vadeli evler
TOKİ 10 ayda yaklaşık 17 bin afet konutu yaptı. Bu rakam yıl sonunda 18 bine ulaşacak. Afet konutlarının 15 bin 341’i hak sahiplerine teslim edildi. Evlerin ederi 75 bin lira. 2 yıl ödeme yok. Bu para 20 senede faizsiz ödenecek. Rakam 20 yıla bölündüğünde sabit aylık 340 TL gibi bir taksitlendirme çıkıyor. Köylerde evini ve ahırını kendisi yapacaklara 55 bin lira -20 yıl vade ve faizsiz- kredi verildi. Evini Yapana Yardım Yöntemiyle (EYY) sabit aylık taksit 180 TL ile köylü evini yapabilecek. TOKİ üç köyü de sıfırdan inşa etti. Evlere yerleşenler oldu. Hak sahiplerinin çoğu bayramdan sonra konutlarına geçecek. Bu konutların çevre düzenlemesi sürüyor. Evler genelde beğenilse de Van merkezden uzak diye soğuk bakanlar da çok. Merkezde yaşamaya alışmış aileler örneğin Edremit mevkiindeki evlere gitmekte zorlanıyor. Kaya Çelebi Konteyner Kenti’nde tanıştığım Fatma Nine “Oğul orası çok yüksek, tepeye kurmuşlar, ben nasıl giderim?” diyor ama bayram sonu evine taşınacağını söylüyor. Yetkililer ise yeni Van’ı hem daha sağlam bir zemine inşa ettiklerini hem de şehri Cumhuriyet Caddesi’ne sıkışmaktan kurtarıp merkezi çoğalttıklarını belirtiyor.
“Van’ı hiç yalnız bırakmadık”
Tören alanına başbakan alkışlarla geliyor. Konuşmasına Van’ı büyükşehir yaptıklarını anlatarak başlıyor. Bir yılda Van’ı ayağa kaldırma sözü verdiklerini ve bunu gerçekleştirdiklerini söylüyor. Toplanan yardım paralarıyla ilgili açıklamalarda bulunuyor: “Yurtdışından paralar geldi, bu paralar ne oldu diye dedikodular dolaşıyor. Bunu söyleyenlere şunu söyleyin; siz bu topladığınız paraların acaba ne kadarını Başbakanlık hesabına yatırdınız, bunu sorun. Başbakanlığın hesabına yatan para bellidir, millî bütçeden aktarılan para bellidir. Şu ana kadar aktardığımız para eski parayla 3,5 katrilyon. Yapılacak olanlarla birlikte bu rakam 5,5 katrilyona ulaşacak. Bu dediğiniz yerlerden gelen para birkaç trilyonu geçmez.” Başbakan kiracıların beklediği müjdeyi de veriyor: “Şu an elimizde 3 bin fazla konut var. Bunların 2 bin kadarı kamu kuruluşlarımızdaki elemanlarımıza tahsisli. İlk etapta bin civarında konut elimizde kalıyor, kura çekimiyle bunları kiracı kardeşlerimize satacağız. Aslında bu konutların maliyeti 110 bin lira, ancak Başbakanlık olarak indirim hakkımızı kullanarak bu fiyatı 75 bin lira yaptık.”
Tören alanında dolaşırken elimizdeki fotoğraf makinesini gören şikâyetini aktarmaya başlıyor. Ömer Elçi, önce başbakana bir not yazıp vermek istiyor ama başaramıyor. “Evim yıkılmak üzere ama ‘az hasarlı’ raporu verdiler. Ben de bu evlerden istiyorum.” diyor. Bir başkası evin tapusu müşterek olduğu için kendisine ev çıkmadığını söylüyor: “26 yıldır oturuyorum. 3 çocuğum var, zor durumdayım.” İsminin Gülşah olduğunu söyleyen bir kadın yazdığı mektubu başbakanın korumalarına ulaştırmayı başarıyor. Zarfın üzerinde kargacık burgacık bir yazıyla “Sevgili Emine Erdoğan’a” yazıyor. Ne yazdınız mektupta diyorum “Hayatımı yazdım.” diyor gülümseyerek.
Van’daki ikinci günümüzde depremden en çok etkilenen Erciş’e doğru yola koyuluyoruz. Hemen Van’ın çıkışında TOKİ’nin inşa ettiği bir köy dikkatimizi çekiyor. Topaktaş köyünün altından fay hattı geçtiği için yeni köy çok da uzak olmayan başka bir alana inşa edilmiş. Evlerin yanında hemen ahırlar yapılmış. Yaklaşık 250 ev var yeni köyde. Dilşah Mermid’in evine konuk oluyoruz. 4+1 evini gezdirirken çok mutlu: “Bir hafta oldu taşındık. Evimiz çok güzel.” Evin çocukları Figen, Nehir ve Hicran’la tanışıyoruz. Van Vali Yardımcısı Atay Uslu bu evlerle ilgili çok iddialı konuşuyor: “Türkiye’nin en modern köyü.”
Yol üzerinde 7.2 Market
Erciş’in yolunu yarıladığımızda bir market dikkatimizi çekiyor. İsmi, 7.2 Market. Dükkân sahibi çaya davet ediyor. Burası 15 haneli Şekerbulak köyü. Fırat Baylar (21) ve annesi Feriza teyzeyle sohbet ediyoruz. Evlerinin yapımı henüz bitmediği için hâlâ konteynerde kalıyorlar. Çok sıkıntı çektiklerini anlatıyor Feriza teyze: “10 kişi bir konteynerde kalıyoruz. Ama şükür bizim dükkânımız var.” Fırat, yıkılan evin altından sağ çıktığını anlatıyor: “Babam yaşanan acılar unutulmasın diye markete bu adı verdi. Herkesin dikkatini çekiyor.” Feriza teyze konuyu başbakana getiriyor. “Allah ondan razı olsun. Sakatlara para veriyor. Benim kaynımın bir çocuğu vardı. Çocuğa hor davranıyorlardı. Şimdi para almaya başladılar, çocuk da rahatladı.” diyor.
Erciş’in girişinde 4-5 katlı afet konutları yükseliyor. Karataş meviindeki bu evleri gördükten sonra taksi şoförü de ben de şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Bir tatil beldesini andırıyor evler. Okulu, camisi, parkları var. Hemen Van Gölü’nün kıyısında inşa edilen konutların çevresi yeşillendirilip ağaçlandırılmış. Yolda Mehmet Şakir Alphan’la tanışıyoruz. Yeni yapılan Atatürk İlköğretim Okulu’nun müdürü. Ercişli. “Bu evlerin 10 ayda bitirilmesi inanılır bir şey değil.” ifadesini kullanıyor. Erciş’te 32 derslikli 8 okul inşa edilmiş. “Öğretmen eksiğimiz yok.” diyor Mehmet hoca.
Depremin vurduğu Erciş merkeze doğru ilerliyoruz. Van Yolu Caddesi’nde enkazın çoğu kaldırılmış, kimi az hasarlı binalar ayakta, deprem sonrasında uzun kuyrukların oluştuğu kaymakamlık binasının önü bomboş. Çığlıkların, ambulans seslerinin, feryatların yükseldiği caddede şimdi Kürtçe türküler duyuluyor. Azra bebeğin sağ kurtarıldığı Ereksan Apartmanı’na gidiyoruz. O anları yeniden yaşıyorum. Arama kurtarma görevlilerinin enkazın altından bir ses alabilmek için ‘lütfen susalım’ anonsu ve herkesin kulak kesilmesi… 6 katlı binanın temeli kalmış sadece, enkaz kaldırılmış. Caddenin sonunda kabristan var, ellerinde Kur’an-ı Kerim, kabir ziyaretine gidiyor insanlar ve çoğunun acısı taze. Kabristanda yeni mezarlar hemen fark ediliyor. Hepsinin ölüm tarihi aynı: 23 Ekim 2011. Yaşlı gözlerle Kur’an okuyor ve lokum ikram ediyorlar. Çoğu 20’li yaşlarda dört arkadaş yan yana yatıyor. Kabristanda hüzünlü sahneler var. Gençlerden Nedim’in annesi Aynur Çeker, dua mırıldanıyor, “Allah’tan geldi, elden ne gelir.” diyor. Ağabey Hakan Çeker “Bir yıl bizim için kederler içinde geçti.” deyip susuyor.
Erciş’te esnaf zarar gören mallarının devlet tarafından tazmin edilmediğinden şikâyetçi. Devlet kredi imkânı vermiş. Bunu esnafların bir kısmı kullanmış. Sokakta karşılaştığımız insanların çoğu geçici işçi olarak çalışmış ya da çalışıyor. Konteyner kentler kurulmasıyla ihtiyaç duyulan işçiler depremzedelerden seçilmiş. Konteynerler kalkıp işçiye ihtiyaç kalmayınca işten çıkarılıyorlar. Bu insanlar ise kadro beklentisi içinde. Yol üzerinde kahvaltı salonu sahibi Bülent Ceylan’la sohbet ediyoruz. Erciş’i, depremi konuşuyoruz: “Depremi yaşadık, yıkıldık; artık depreme dayanıklı evler, depreme dayanıklı dostluklar inşa etmeliyiz. TOKİ tam bir Akdeniz kenti yapmış.” diyor. Depremzede psikolojisinden kurtulursa Erciş’in daha çabuk ayağa kalkabileceğini de söylüyor Ceylan.
Erciş’te bir konteyner kente konuk oluyoruz. Çoğu afet konutlarına çıkmış insanların. Tek tük aileye rastlıyoruz. Bunların çoğu da kiracı. Ev çıksa da konteyneri terk etmek istemeyen azımsanmayacak kadar insan var. Çünkü konteyner kentlerde kira derdi, su, elektrik parası yok.
Van’da üçüncü günümüz, bayramın ilk günü… Kaya Çelebi Konteyner Kenti’ne konuk oluyoruz. Büyükler hiç ortalarda gözükmüyor. Çocuklar ellerinde poşetlerle kutu kutu evlerin kapılarını tıklatıp el öpüyorlar. Çocuklar kapıda karşılanıyor, kolonya ikram edilip şeker tutuluyor. Kurban kesen bir aileye rastlıyoruz. Burada kalan ailelerin çoğu kiracı, maddi durumu iyi olmayan aileler. En büyük endişeleri bu konteynerlerin kaldırılması.
Bir yıl önce Van’la ilgili vaatlerin bu kadar kısa sürede yerine getirileceğinden emin değildik. Depremzedelerin ‘Bizi unutmayın’ çığlığını kapağa taşımıştık. O zor günleri şöyle özetlemiştik: “Şiddetli depremlerle sarsılan Van’da hayat devam ediyor; ama kimse evine giremiyor. Halkın çoğu ya çadırda veya sokakta. Sıfırın altına düşen hava sıcaklığı ise hayatı iyice çekilmez kılıyor. Vanlıların belki de ihtiyaç duyduğu en önemli şey unutulmamak…”
Gerçekten aradan geçen sürede ne millet ne de devlet Van’ı unutmuş. Van bir yıl gibi kısa sürede ayağa kalkmış ve geleceğe umutla bakıyor.
Evler 10 ayda, hem de kış şartlarında nasıl bitirildi?
Vali Yardımcısı Atay Uslu anlatıyor: “Deprem oldu, ilk günler felaketi ağır yaşadık. Arama kurtarma faaliyetleri, barınma ihtiyaçları, çadır yetiştirme telaşı her şeye koşturuyoruz. Sayın başbakanımız depremden sonra burada kriz merkezinde bir toplantı yaptı. O toplantıda 15’e yakın bakan vardı. Konular tek tek masaya yatırıldı. O toplantıda başbakanımızın bir talimatı vardı. ‘Bir an önce kalıcı konutlara çalışın. Bir yıl sonra bu insanları kalıcı konutlara yerleştirelim.’ Toplantıya katılan herkes başbakana hayretle baktı. Başbakan TOKİ başkanımıza döndü ve ‘Burası kış memleketi. Burada 5 ay kar kalkmaz. Kar altında Türkiye’de kolay inşaat yapılmaz, beton donar. Ama bunu diyecek zamanımız yok. Öyle bir mazeret kabul etmiyorum. Gerekirse Finlandiya’ya gerekirse Sibirya’ya gidin inşaatlar orada nasıl yapılıyorsa siz de öyle yapın, para sorununuz yok.’ dedi. Sonra yoğun bir çalışma yapıldı. TOKİ 35 gün içinde inşaatlara başladı. Kasım’ın 15’inde yoğun bir kar yağdı. İnşaat yapılacak alanlara kamyon çıkmıyor. Greyderlerle, dozerlerle çekiyorlar. TOKİ önce donmayı engelleyen kimyasallar kullandı. Beton dökerken malzemeyi ısıttı, sıcak suyla betonu kardı, getirdi döktü, betonun altına ateş yaktı. Tüplerle betonu ısıttı. Betonun normal şartlarda bir haftada katılaşma süresi var. Bunu TOKİ ısıtarak 4-5 saate düşürdü. Hem donmadan kurtardı hem katılaşma süresini azaltarak hemen ikinci kata başlanmasını sağladı. Normal bir inşaatta birinci katı yapar, bir hafta on gün beklersiniz, kuruyunca ikinci kata başlarsınız. Battaniye ve yorganlarla kapattılar inşaatı ve kısa sürede bu evler tamamlandı.”
Van depreminin bir yılı
Van 23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde 2 büyük depremle sarsıldı. 7,2 ve 5,6 büyüklüğündeki depremlerde 644 kişi hayatını kaybetti. 188 çocuk yetim ve öksüz kaldı Depremden 700 bin kişi etkilendi. 40 köy haritadan silindi 252 kişi enkazdan sağ kurtarıldı Arama kurtarma çalışmalarına 4.500 kişi katıldı Depremden sonra ilk bir ay içinde 75 bin çadır kuruldu Van Merkez’de 9, Erciş ilçesinde 4 olmak üzere 13 çadır kent kuruldu. Çadır Kentlere yaklaşık 25.000 kişi yerleştirildi Aralık 2011 sonu itibariyle çadır kentlerde yaşayan depremzedeler konteynerlere transfer edildi. Şubat 2012 itibariyle çadır kentler tamamen kaldırıldı Van Merkez’de 31, Erciş’te 4 olmak üzere toplamda 35 konteyner kent kuruldu. Konteynerlerde 170 bin kişi yaşamaya başladı Yaklaşık 30 bin kişi devlet kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının inisiyatifinde batı illerinde geçici olarak misafir edildi Akraba, dost ve arkadaşlarına ulaşımı için 50.000 depremzedenin ulaşım ücretleri karşılandı Hasar tespiti yapılan 130.000 konuttan yaklaşık 30.000’inin ağır hasarlı, 10.000’inin orta hasarlı olduğu belirlendi. 15 bin işyerinin de 2.500’ünün ağır, 2.700’ünün orta hasarlı olduğu tespit edildi Van, Erciş ve köylerde ağır hasarlı 30 bine yakın evin büyük kısmı yıkıldı. Felaket manzaraları silindi Van için ilk etapta 2011 bütçesinden 2 milyar TL tahsis edildi. Eylül 2012 tarihine kadar kalıcı konutlar dâhil olmak üzere yaklaşık 5 milyar TL bölge için harcandı Depremden bir ay sonra kalıcı konutların inşasına başlandı. 4.880’i Erciş’te, 12.366’ü Van merkezde olmak üzere yaklaşık 17.246 kalıcı konutta teslim aşamasına gelindi TOKİ afet konutlarının yapıldığı alanlarda 30 okul (800 derslik) , 27 cami, 17 ticari merkezden oluşan sosyal tesisler inşa edildi Köylerde yaklaşık 9.000 hak sahibine konut ve yaklaşık 4.000 ahır “Evini Yapana Yardım Modeli” ile yapıldı. Van ve Erciş’de modern köyler inşa edildi Esnaf ve tüccarın SSK ve vergi borçları ertelendi. Toplamda 4.500 işletmeye sıfır faizli 300 milyon TL’yi aşan Acil Destek ve İşletme Sermayesi Destek Kredileri sağlandı İş-Kur’dan toplum yararına çalışma projesi kapsamında 6.000’den fazla depremzede istihdam edildi. Bu personele 100 milyon TL’den fazla ödeme yapıldı TOKİ konutunun yapımında 15 bin kişi çalıştı.