Türkiye’nin popüler tatil mekanlarından Bodrum, son yıllarda İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerden giderek daha fazla göç almaya başladı.
Özellikle 40 yaş üstünün sakin ve aynı zamanda hareketli bir yaşama alanı olarak seçtikleri Bodrum Yarımadası, yapılan araştırmalara göre önümüzdeki 10 yıl içinde milyonlarla telaffuz edilebilecek nüfusa sahip olacak.Bu nedenle Bodrum’da yaz ve kış aylarında rahatça yaşanabilecek evlere ihtiyaç olduğunu söyleyen mimar Ebru Erol, bölgenin yüz yıllardır sahip olduğu geleneksel mimarinin bilgi ve birikiminden yararlanıp, bunu modern inşaat teknikleriyle birleştirerek ‘Yaka Taş Evleri’nin ortaya çıktığını dile getirdi.
Teslimat seneye yazın
Projenin 2013 yaz aylarında teslim edileceğini aktaran Erol, taş evlerinin en önemli özelliğinin bölgenin iklim koşullarına göre dizayn edilişi olduğunu belirtti. Ebru Erol, “İçinde yaşayanları yazın sıcak, kışın soğuk ve nemden koruyan bir yalıtıma sahip. Günümüz ihtiyaçlarına cevap veren ve her türlü konforu sunan bu evler, aynı zamanda sahiplerine sürekli bakım masrafı çıkarmayacak biçimde tasarlandı. Yaka Evleri’nin en önemli özelliği, bölgenin taş ev mimarisine sahip çıkmasının yanında kendine ve doğaya saygılı evler olması” dedi.Yaka Taş Evleri’nin sınırlı sayıda yapıldığını aktaran Ömer İçinsel ise, projenin mimari ve mühendislik özelliklerinin yanında konumuyla da büyük avantajlar sunduğuna dikkat çekti. İçinsel, Ortakent-Yahşi Belediyesi sınırlarında yer alan projeyle ilgili şunları kaydetti:“Bodrum Yarımadası’nın merkezinde ve ulaşımı kolay bir konumda olan projemiz, plaj, pazaryeri ve alışveriş merkezlerine araba veya dolmuşla 5-10 dakikalık mesafede. En sıcak yaz günlerinde bile, konumu itibariyle aldığı yumuşak rüzgarlar sayesinde bunaltmıyor. Yüzde 18’lik eğimi, arazi ve mimari planlaması, birbirinin önünü kapamayan evleriyle ferah bir yerleşim sağlıyor. Bodrum Yarımadası’nın merkezinde yer almasına rağmen sakin ve huzurlu bir bölgede olmasının yanı sıra arsanın önündeki derin vadi evlerin değerini artırıyor. Yaka Taş Evleri’nin inşaatı sırasında bölgedeki bitki örtüsünü koruyoruz. Böylece, inşaat bittikten sonra çevre düzeni açısından yapay bir cennet yaratmak yerine, var olan doğal bir cennette yaşama imkanı yaratıyoruz.”
Ruhumuzu okşuyor
Günümüzde taş ev yapma tekniklerinin giderek geliştiğine dikkat çeken Ebru Erol, ekledi: “Bugün taş ev dediğimizde, değişen yaşama biçimimizi ve konfor ihtiyaçlarımızı karşılayan, coğrafyasıyla barışık, yerel mimariyle örtüşen yapılardan bahsediyoruz. Bu yapılar, hem yaşadığımız yere saygılı hem de hayatımıza değer katan mekanlar olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan binaların yöresel dokuya uygun olması sadece estetik bir gereklikten öte, binlerce yıllık yapı geleneğinin sahip olduğu tecrübelerden faydalanmamızı da sağlayan bir bilincin temellerini atıyor. Taş evlerin yapımında kullanılan malzemeler doğal olduğundan çevreye yaydığı titreşimler de içinde yaşayanları rahatlatıyor, mutlu ediyor. Estetik hatlarıyla, iyi bir müzik veya güzel bir sanat eseri gibi ruhumuzu okşuyor.”
Yeni istihdam
Taş yapıların sayısının azalmasıyla birlikte bu işi yapan ustaların azaldığını ve giderek kaybolduğuna dikkat çeken Ebru Erol, “İş imkanları sağlandığında, mevcut ustalar zanaatlarına devam ederek ve hatta yeni ustalar yetiştirerek ekonomik bakımdan da istihdam alanı yaratılmış oluyor” dedi.
Mete Tamer OMUR
metetamer@hurriyet.com.tr