1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Yaşar Aşçıoğlu: İstanbul’un Yüzde 90’ı Yıkılmalı Yoksa Milyonlarca İnsan Ölür!

Selenium markasının yaratıcısı Yaşar Aşçıoğlu, 45 yıllık inşaatçı. Bu yıllar, ona İstanbul’daki yapıların ne kadar niteliksiz yapıldığını da göstermiş. Yıkılması gereken binaların İstanbul’un yüzde 90’ını oluşturduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yoksa milyonlar ölür”

Yaşar Aşçıoğlu Oflu. Karadeniz’in bu coğrafya insanına yüklediği genetik kodlardan birinin gereği olarak müteahhitlik yapıyor. TOKİ Başkanlığından sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yönetimini üstlenen Erdoğan Bayraktar da Oflu olunca kazandığı Ali Sami Yen ve Likör arazisi ihaleleri, eleştiri oklarının ona yönelmesine neden oldu. “ihaleyi kaç kez kazandım, iptal edildi. Yine en yükseğini verdim, yine kazandım. Başbakan patron pazarlığı yaptı, üstüne yine para alarak devletin kasasına koydu. Bu nasıl hemşehrilik peki” diyor Aşçıoğlu’nun patronu Yaşar Aşçıoğlu. Fulya’daki ikiz kuleler dahil olmak üzere Selenium markalı pek çok proje yapan Aşçıoğlu, söz Bakan

Bayraktar’a gelince kaygılı konuşuyor. Çok çalışan bakanın birilerinin canını yakacağını anlatıp endişeli ekliyor: “Bir ayağı cezaevinde, bir ayağı mezarda.” Bir diğer kaygısı, İstanbul’da yüzde 90’ının niteliksiz olduğunu söylediği yapılar. “Nasıl yapıldıklarını biliyorum. Yıkılmazlarsa milyonlarca insan ölecek” diyor.

Eğer olur da bir gün Fulya’da Selenium Twins projesindeki ofisine yolunuz düşerse bir zamanlar çiftliğinde koşturan ama şimdi cansız ceylanlarını göreceksiniz. Hayvanlan, onun için ayrı bir dünya. Klasik Türk Sanat Müziği de öyle. Yunanistan’da proje için hazırlanan Aşçıoğlu ile epey bir Türkiye ve sektörü, bir o kadar da dünyalarını konuştuk.

MESLEK
KADINA AŞIK OLMAK GİBİ

Para kazanmak için değil, inşaatı, aşık olduğum için yapıyorum. Bir kadına aşık olmak gibi bir şey bu. Zaten parasal açıdan da zengin değilim; zenginliğim yapılarım.

Bu mesleği yapmasaydım
BULUŞ YAPMAK İSTEDİM

Hep bir buluş yapmak istedim. Unutulmamak, tarihte iz bırakmak için.

İlk adımlar
ÇOĞU PREMATÜRE…

Akyazı’dan Mecidiyeköy’e geldik. Babam müteahhitlik yapıyordu. Okulu bırakıp yaşımı büyüterek 17 yaşında askere gittim. Döndüm, evlendim. Babamın işlerini devraldım. Hedefim hep çok büyüktü. Hiç küçük düşünmedim. Bir yığın apartman yaptım. Hepsi benim çocuklarım. Ama, ne yazık ki prematüre doğdu. Yapabileceğim bir şey yok. En sağlıklı çocuklarım, Selenium’lar.

Ünlü isimleri nasıl çekti?
PIRELLI’NIN PATRONU DA BURADA, ÇÜNKÜ…

Of un dağ köyünden gelmiş bir çocuğum. Yaptığın her şey sen ve hedeflerinle ilgili. Bir de insanoğlu kalbinin derinliklerinden istediği zaman olur.

Selenium Twins’te bugün çok ünlü isimler var. Bir gün golf oynuyorum. Rahmi Koç’la tanıştım ve sattım. Sabancılar, kendileri geldi. Pirelli’nin patronu Marco Tronchetti Provera da öyle. Bili Clinton’a (ABD eski Başkanı) satacaktım, ama eşi Hillary Gin-ton bakan olunca olmadı. Birleşmiş Milletler de burada. Sadece bina, çok güzel olduğu için burayı seçmediler. Sinerji lazım. Marka, markayı çeker.

Dünyaya proje
ADALARA ANITSAL BİR PROJE

İstanbul, dünyanın en güzel şehri. Başbakana çok söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum: İstanbul, Avrupa ile Anadolu yakalarını birleştirir. Bu yetmezmiş gibi adaları var. Sivri Ada mesela. Büyük bir proje yapalım. Balan o zaman nasıl markalaşıyor İstanbul ve markaları nasıl çekiyor…

Ne söylendi cevabı ne oldu?
OY BİLE VERMEDİM

Ben iktidara yakın değilim ama, uzak da değilim. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye için büyük bir şans. Efsunlu bir adam. Ama ona hiç oy vermedim. Bu da benim hatam. Geçmişten gelen siyasi bir görüşüm var ve maalesef dönemiyorum.

Ayrıca, madem yakındım, neden kazandığım Ali Sami Yen ihalesi iptal edildi de fiyatı rekor derecede yükselterek 461 milyon 500 bin liraya aidim. Bitmedi, son kez kazandığımda Başbakan, benimle pazarlığa oturdu. 10 milyonluk fark daha oldu.

Erdoğan Bayraktar (Çevre ve Şehircilik Bakanı ve bir dönem TOKİ Başkanı), hemşehrimdir. Beni hiç kollamadı. Mesela, Mecidiyeköy’de Tekel Likör Fabrikası’nın arazisi. 190 milyon liraya satıldı. Ucuz diye iptal edildi. 6-8 ay sonra 415 milyona aldım. Su nasıl yakınlık peki?

Türkiye’nin en önemli sorunu
MARKAYA ÇOK PARA ÖDÜYORUZ

En önemli sorunlardan biri, bugüne kadar yapı-lan binaların yüzde 90’ıriın kalitesiz oluşu ve bunların da ivedilikle değiştirilme ihtiyacıdır.

Makro sorun ise Türkiye’nin dünyanın üç lider ülkesi araşma girmesi hedefidir. Büyük düşünenler, bu hedefi bir sorun haline getirir. Ki, ben de onlardanım. ABD miadını dolduruyor. Avrupa da öyle. Yeni lider Çin, Hindistan ve 600 yıllık Osmanlı deneyimiyle Türkiye arasından çıkacaktır. Ancak, Başbakanımızın söylediği gibi Türkiye’nin henüz bir markası yok. Dünyaya çok ciddi marka parası ödüyoruz. Bir markanız olmadan da marka olamazsınız. Çok çalışmalıyız.

Yabancı
150 HEKTAR OLSA NE FARK EDER?

Yabancıya verilecek arazi 2 hektardan 30 hektara değil de, 150 hektara çıkarılsa ne fark eder? Toprağın bir metre üstü onundur. Altı senin. Yabancıları buraya çekeceksiniz ki, markalaşabileceksiniz.

Müteahhite sicil
CAN EMANET ETTİĞİNİN BELGESİ YOK

Brövesi olmayan kuaför yok. Sonuçta saçımızı emanet ediyoruz. Ama, canımızı, ailemizi emanet ettiğimiz müteahhidin brövesi yok. Böyle, olmaz.

Faiz artist yaralar mı
YAPILABİLECEK BİR ŞEY YOK

Faiz, dünyanın problemi. Yapılacak bir şey yok. Hükümet, sert açıklamalar yapıyor. Gerekenden fazla faizin önünü kesiyor. Bankacıların da kendilerini korumaları lazım. Sonuçta bir Yunanistan örneği var.

Kriz kapıyı çalar mı?

DÜNYA DÜZENİ
DEĞİŞİYOR

Türk müteahhidi yıkılmaz. Ama, dünyanın gidişatı belli değil. Maya’lara göre, 2012, dünyanın sonu. Nostradamus’a da katılıyorum. Ama bu son, yeni bir düzeni başlatacak.

Fiyatlar şişti mi?

YAŞAMANIN BİR BEDELİ OLMALI
Asla. Çok düşük. İstanbul’da yaşamanın bedelini ödeyemeyen yaşamamalıdır. İstanbul’un kendi içinde markalaşmış yerleri var. Mesela, Boğaz. Orada yalılar, metrekaresi 100 bin dolardan satılmalı. Beşiktaş, Kadıköy, Bağdat Caddesi gibi denizi iyi gören yerlerde de rakamın 20 bin dolarları görmesi lazım.

Milliyet

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.