1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Vali’den İstanbul’da Prefabrik Derslik Sorunu Cevabı

İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu, yeni eğitim öğretim yılı ile ilgili sorunları Haber 7’ye değerlendirdi. İstanbul’da eğitim-öğretim yılı öncesi okullar hazır mı? Derslik açığı nasıl kapatılacak?

eğitim, İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu, öğrenci, okul, röportaj, Serdem Coşkun

Geçtiğimiz hafta ’60 aylık çocuklara eğitimden büyük hizmet’ başlıklı yazıma gelen soruların çoğu İstanbullu velilerden gelince; cevap vermek amaçlı siz okurlarımız için İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu’nun kapısını çaldık.

Bizlere güleryüzü ile kapıyı açan Mutlu, sorularımıza içtenlikle cevap verdi. İşte Vali Mutlu’nun eğitim ile ilgili sorulara verdiği cevapları:

Sayın Valim, eğitim konusuna nasıl bakıyorsunuz?

En temel sorunumuz olan “EĞİTİM” artık sorun olmaktan çıkmıştır. Fakat en temel meselemizdir. Yani en büyük gücümüz en büyük zenginliğimiz eğitilmiş insan gücümüz. Bu alana ne kadar yatırım yaparsak kendimizi o kadar güçlü hissediyoruz. Eğitimle çok daha fazla meşgul olmamız gerekiyor ve bu eğitimin aslında ‘Örgün Eğitim’ dediğimiz işte şu an ki okullarımızdaki eğitim ötesinde hayat eğitimi, ailedeki eğitim itibari ile baktığınızda bir bütün olduğunu düşünüyorum ben. ‘İyi eğitilmiş insan, sayıca daha fazla eğitimli insan’ işte temel meselemiz budur.

Eğitim sisteminde yapılan 4+4+4 değişikliği için ne düşünüyorsunuz?
Çabalar içersinde özellikle bu yılın en temel desteklerinden bir tanesi eğitimin oniki yıla çıkartılmış olmasıdır. Türkiye’nin eğitim tarihinin en mühim aşamalardan bir tanesidir oniki yıllık eğitim. Eskiden ilköğretim zorunluydu. 8 yıl eğitim aldın mı karnenizi alırsınız, diplomanızı alıp okula devam etmeyebilirdiniz. Bunun sonucu ne oluyordu, İstanbul da yüzde altmış civarından çocuğumuz liseye devam ediyordu. Geri kalan yüzde kırk devam etmiyordu. E hani eğitilmiş insana yatırım yapacaktık? Dolayısı ile insanımızın daha fazla eğitimli olabilmesi için bana göre Türkiye çok büyük bir adım atmıştır. 12 yıllık kesintisiz eğitim Türkiye’nin reformcu yaklaşımları içersinde en temel adımlardan bir tanesidir.

Bu adımda hedef nedir?
Toplumun yüzde altmışının yetmişinin üniversite okur hale gelmesidir. Şu anda yüzde yirmi dört, beşlerdeyiz. Şunu söyleyeyim, önümüzdeki 10 yıl içersinde Amerika, Japonya gibi ülkelerde toplumun tamamının üniversite eğitimli olması için çalışmalar yapılmaktadır.

Demek ki yapılması gerekli olan şey üniversitede yüzde yüz eğitim seviyesine ulaşabilmektir. Bu sebeptendir ki liseler için muazzam mühim adımlar atıldı. 12 yıl eğitim alacağız. Güzel bir gelişme…

Tabii ki bu kadar büyük adımları attığınızda bunun içersinde 4+4+4 diye ifade ettiğimiz ilkokul ortaokul lise aşamalarına baktığımızda her birine 4 er yıllıkta, kademeli bir zorunlu eğitim söz konusudur. Bunlar zaten ülkemizde yüzde yüz seviyesine çıkartılmıştır. Okur yazar olmayan, ilkokulu bitirmeyen yurtdaşımız kalmayacak ve eğitim hakkı noktasında bütün çocuklarımız parasız bir şekilde okuyacaklar ve ilkokul mezunu olsunlar diye ciddi yatırımlar yapıldı. Türkiye bunu gerçekleştirdi. Şimdi bunu lise seviyesine taşıyacağız.
Bizim çocuklarımızı en küçük yaştan itibaren eğitimli hale getirmemiz lazım. İnsan hayatında en kıymetli şeydir ‘Zaman’. 76 ay ve üstü olan ilkokula başlama yaşı şimdi 66 ile 72 ay arasını da zorunlu hale getirdik. Eğitim zamanını erken yaşlara çektik ki bu çocuklarımızın temeli için çok büyük bir atılımdır. Bunlar ilgili muafiyete ilişkin hususlarda da kamuoyuyla paylaşıldı.

Arzu ederse veli çocuğunun ruhsal ve bedensel gelişimi, kapasitesi yeterli ise 60 aydan itibaren de evladını ilkokula kaydını yaptırmak koşulu ile eğitimin güvenli kollarına emanet edebiliyor.

Bu çocukların gelmesi ile birlikte kamuoyunda birçok soru işaretleri belirdi.
“Okulların kapasiteleri fiziki olarak yetersiz dolayısı ile çok büyük sıkıntılar yaşanacak, bütün okullarımız lebe leb çocuklarla dolacak taşacak, buna hazırlık yapılmadı” gibi pek çok vahim hususlar paylaşılıyor. Burada bilgi eksikliği hatta karmaşası olduğunu düşünüyorum.

İstanbul’umuzda geçen yıl 220 bin yavrumuz ilkokula başladı. Bu çocuklar mevzuatta 72 ay üstü olarak görünse de bunların içersinde 69 ay hatta 68 ay üstü çocuklarımız velilerinin arzusu ile zaten okullarımıza kayıtlarınızı gerçekleştirmişti. Bu geçen yıldan önceki seneler de böyleydi. Geçtiğimiz yıllarda ilkokullarımıza 68 ay ve üstü velilerinin rızası ile kayıt yaptıran çocuk sayısı yaklaşık 40 bin ile 50 bin arası olarak tespit edilmiştir.

Demek oluyor ki; bu çocukların birçoğu geçtiğimiz yıllarda zaten bizde öğrenciydi. O halde kamuoyunun sorularına ikna edici cevabı; sayıları “elli bin”e ulaşan ve geçtiğimiz yıllarda ilkokula velilerinin rızası ile kaydolan çocuklar vermiş oluyor.

Hiç kimse endişe etmesin. Denenmiş, netice alınmış ve 72 aylık çocuklar ile birlikte bir üst sınıfa geçmiş binlerce çocuğumuz var. O çocuklarımızın velileri bu konuda endişe duymazken yeni velilerimiz için de bu sürecin sancılı olmayacağının haberini vermek istiyoruz.

Türkiye’nin yetiştirdiği insan potansiyeline baktığımız da bizim çocuklarımız ruh ve zihin kapasitesi olarak farklı ülkelerde ki akranlarından daha eksik çocuklar değil ve bu o ülkelerde ki çocuklar zaten eğitime bu yıl zorunlu kıldığımız yaşlarda başlıyorlar.

Peki bu çocukları nerde eğitilecek diye soracak olurlarsa…
İstanbul’daki potansiyelimiz ile ilgili bir bilgi paylaşayım sizlerle… Derslikleri 20 öğrenci olan çocuklarımız var okullarımızda… Genelin yüzde yirmisi bu oranda.

Elbette pozitif olan durumlar kamuoyunda çok yer edinmiyor ve daha çocuk dağın en tepesi yani karlı kısmı göze batıyor lakin bu oranda “yüzde on beş”in altındadır.

30-40 kişilik sınıflara baktığımızda öğrencilerimizin “yüzde seksen beş”i standartları fevkalade rahat okullarda eğitim görüyorlar.

Sıkıntı nerde biliyor musunuz?
Derslik ve öğrenci sayısı fevkalade az olan bir piramidin zirvesindeki bölümde… Bunların sayısı onbeş bin civarında… Ama şimdi bunla ilgili ne yapıyoruz? Süratle okulların içine, kullanılmayan bölümlerine ‘Çelik konstrüksiyon’ yapılarla çözüm getiriyoruz. Bu yapıları okulların boş, öğrencilerin asla kullanmadığı yerlere konuşlandırıyoruz.

Bu yapılara ‘prefabrik’ demek haksızlık olur
Isı yalıtımları, ses yalıtımları mükemmel… Bazı yerlerde duyuyorum çok üzülüyorum. Soba mı kuracaksınız diyorlar. İstanbul’da artık soba kalktı. Türkiye’mizin pek çok yerinde kalktı. Köy okullarının çoğunda kalktı. Öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını görebilecek, depreme dayanıklı, insanın içini açan, keyifli derslikler… Amaç sınıflardaki öğrenci sayısını makule yani 40’ın altına düşürebilmek…

Yavrularımızın oyun alanlarına dokunmadık. Gittik, baktık, ölçtük. Gayet özenle arsa daraltmaksızın çalışmalarımızı sürdürdük.

Bütün bunların sonucunda siz nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Bu yıl 2,5 milyon öğrenci ile ders başı yapacağız. Biz İstanbul’da yavrularımızı en kısa zamanda en huzurlu şekilde eğitime kavuşturmuş olacağız. İstanbul’un gündeminde ‘Kalabalık sınıf’ diye bir şeye müsaade etmeyeceğiz. Sınıflarımızda ki öğrenci sayısını makul rakamlara yani 40’lara çekmek için tüm donanımızla seferber olmuş durumdayız.

Sıkıntı var mı dediğiniz de ben 2012-2013 eğitim yılına başlarken bu manada böyle bir şey görmüyorum. Ama olaylara elbette ki zayıf olan taraflarından bakacağız ve onları iyileştirmeye çalışacağız fakat ülkemizin, İstanbul’umuzun gücünü, çocuklarımızın mutlu güvenli ortamlarda iyi eğitim yapmaları ile ilgili bulunduğumuz pozisyonu yani olumlu taraflarımızı bize moral veren taraflarımızı asla göz ardı etmememiz lazım. Bizim 2.5 milyon öğrencimiz içerisinde sayıları fevkalade düşük olan bunu da bir ay gibi kısa süre içersinde rahatlıkla çözebileceğimiz bir meseleye odaklanarak bütün eğitim sistemimizin problemli olacağı yönündeki bir değerlendirmeyi Milli Eğitimimize bir haksızlık, sevgili velilerimizin morallerini bozmakta olan bir yaklaşım, bir kaygı olarak değerlendiririm. Milli Eğitim bakanlığı ve bizler bu konuyu sahiplenmiş ve bu yolda tüm imkânları seferber etmiş durumdayız.

Biz İstanbul’da geçen yıl huzurlu bir eğitim geçirdik. Bu yıl öğrenci sayımız artacak ama aynı standartların üstünde bir eğitim hizmeti ile vatandaşlarımızın hizmetinde olacağız.

Derslik açığı nasıl kapatılacak?
Geçtiğimiz yıllarda kırk dokuz bin altı yüz dersliğimiz vardı . Biz bu yıl bu hazırlıklar kapsamında özellikle 2500 derslik artımını mevcut okullarımızın kendi bünyelerinde mekânları dersliğe çevirmek suretiyle fiziki bir potansiyel elde ettik. Ne yaptık? Okullarımızın laboratuarlarına, kütüphanelerine, öğretmenler odasına, spor salonlarına dokunmadık. Bunların haricinde, atıl, değerlendirebileceğimiz kullanılmayan ne kadar alan varsa değerlendirmeye itina gösterdik. Dolayısıyla geçen yıldan derslik sayısı itibarı ile çok daha güçlüyüz.

Artı bir o kadar da İl Özel İdaremizin imkânları ve Milli Eğitim Bakanlığımızın kaynakları ile 2012 yılı içerinde yeni dersliklerin yapımını gerçekleştirdik ve 2500 ilave derslik sağladık.

Okullarımızın onarımlarını eğitim başlangıcına yetişecek şekilde yüzde doksanların üzerinde tamamladık. Ama yeni yaptığımız okullarla da 2500’e yakın ilave derslik sağladık ki bu İstanbul’umuzun eğitim tarihinde eğitime yatırım hususunda yaptığı en büyük yatırımdır.

Bütün bunları topladığınızda, geçen yılın 49 bin dersliğine bu yıl 4900 ilave derslik yapıyoruz. Bir yıl içinde yüzde on artış… Dersliklerin fiziki kalitesini de yükselttik. Velilerimiz rahat etsinler. Bir miktar problemimiz var onu da bir ay içerisinde çözeceğimize inanıyorum.

Bizim bütün derdimiz evlatlarımızı ve velilerimizi rahat ettirmek. Geleceğimiz olan yavrularımız için huzurlu eğitim yapacakları mekânları oluşturmak konusunda çalışmalarımızı sürdürdük ve halen devam ediyoruz. Bu alanda Bütün Milli Eğitim ve İl Özel İdaresi, bütün bir yazı performansı en yüksek bir surette geçirmiştir. İstanbul’un eğitim seviyesine en üstlere çıkartana kadar da devam edeceğiz.

Önümüzdeki yıl bununla ilgili atılımlarımız sürecek. Şimdi bile eğitime yeni alanlar üretmek için çalışmalarımız var. ‘Yeni alan bulmak’ İstanbul’un en zor meselelerinden biridir. Belediyelerimizle çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. İl ve ilçe belediyelerimiz yeni alanlar bulmak konusunda seferber olmuş durumda. Yeni arsalar üretip, nitelikli okullar yapabilmenin çabası içersindeyiz. Para bulmakta sıkıntımız yok ama arsa bulmakta sıkıntımız var buna rağmen şu an için 90 yeni okul yapacak arsayı tedarik etmiş ve bugün yapımına başlayacak durumdayız.

Endişeli değiliz, planlı ve programlı gidiyoruz. Yeni eğitim yılında öğrencilerimizi, velilerimizi ve öğretmenlerimizi asla mağdur etmeden bağrımıza basıyor, başarılar diliyorum.

Kaynak: Haber7 / Serdem Coşkun’un röportajı

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Filipinler’den Türk İnşaat Sektörüne Yatırım Daveti

Filipinler’in Ankara Büyükelçisi Raul Salavaria Hernandez, Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ı …