Halen 53,3 bin MW kurulu gücü bulunan Türkiye, 2023 yılında, hidrolikte 36 bin MW, rüzgarda 20 bin MW, güneşte 3 bin MW, jeotermalda 600 MW, biyokütlede ise 2 bin MW olmak üzere 61 bin 600 MW kurulu gücü kullanmayı hedefliyor
Nükleer santral kurmak için yoğun çabalarını sürdüren Türkiye, aynı zamanda yenilenebilir kaynaklarını da sonuna kadar kullanma kararlılığında.
Halen 53,3 bin MW kurulu gücü bulunan Türkiye, 2023 yılında, hidrolikte 36 bin MW, rüzgarda 20 bin MW, güneşte 3 bin MW, jeotermalda 600 MW, biyokütlede ise 2 bin MW olmak üzere 61 bin 600 MW kurulu gücü kullanmayı hedefliyor.
Türkiye’nin yenilenebilir enerjide (hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle) şu andaki tükettiği enerjiden daha fazla (yaklaşık 229,3 milyar kilovatsaat) potansiyeli bulunuyor. Ancak, Karadeniz’de olduğu gibi çevresel tepkiler ve kaygılar ile güvenilir bir enerji kaynağı olmaması, yenilenebilir enerji potansiyelinin kısıtlı miktarda kullanılmasına neden oluyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarında toplam kurulu güç potansiyeli 136 bin 600 Megavat (MW) düzeyinde bulunuyor.
Buna göre, hidrolikte 36 bin MW, rüzgarda 48 bin MW, güneşte 50 bin MW, jeotermalda 600 MW, biyokütlede ise 2 bin MW kurulu güç potansiyeli var. Türkiye’nin şu andaki kurulu gücü ise hidrolikte 16 bin 934 MW, rüzgarda bin 587 MW, jeotermalda 94 MW, biyokütlede 44 MW olmak üzere şu anda toplam 18 bin 659 MW düzeyinde bulunuyor. Buna göre, Türkiye yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının şu anda ancak yüzde 13,6’sını kullanabiliyor.
Şu anda en önemli potansiyel hidrolik
Türkiye’nin hidrolik potansiyeli teorik olarak yıllık 433 milyar kWh, teknik olarak 216 milyar kWh, ekonomik olarak ise 130-150 milyar kWh arasında öngörülüyor. Halen ekonomik potansiyelin yaklaşık yüzde 30’una denk gelen 16 bin 250 MW’lık kurulu güç işletmede, yüzde 15’lik kapasite ise inşa halende. Kalan potansiyelin de farklı seviyelerde proje halinde olduğu belirtiliyor.
Hidroliğin ardından ikinci önemli potansiyel rüzgar enerjisi. Türkiye’de 7,5 metresaniyenin (ms) üzerindeki rüzgar hızlarında toplam potansiyeli 48 bin MW. Halen rüzgarda yaklaşık bin 587 MW kurulu güç işletme halinde bulunuyor.
Bunun yanı sıra inşa halinde olan onlarca santral bulunuyor. İnşa halinde bulunan RES projeleri ve 1 Kasım 2007 başvurularıyla birlikte 12-13 bin MW düzeyinde izin verilmiş kapasite bulunduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin 2023 yılı için hedef ise 20 bin MW kurulu güç kapasitesi.
Bu arada rüzgar enerjisi açısında Türkiye’nin potansiyelinde homojen bir dağılım bulunmuyor. Rüzgar enerjisi bakımından öne çıkan bölgeler Marmara, Hatay ve Ege kıyıları.
Güneş için teknolojik gelişme gerekiyor
Enerji Bakanlığı verilerine göre, 2010 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin güneşte 50 bin MW’lik potansiyeli bulunuyor. Küçük çatı uygulamaları ise bu potansiyelin dışında.
Şu anda Türkiye’de belediyelerin, karayollarının, GSM işletmecilerinin küçük ölçekli uygulamaları olsa da büyük ölçekli bir enerji üretimi bulunmuyor. Enerji Bakanlığının Türkiye’nin güneş potansiyelini belirleme çalışmalarının 2015 yılına kadar süreceği belirtiliyor. Elektrik üretiminde güneş enerjisinde teknoloji şu anda diğer enerji türlerine göre daha pahalı.
Biyokütle kaynakları
Biyokütle kaynaklarının içerisinde tarımsal ve hayvansal atıklar, ortam atıkları ve şehir çöpleri bulunuyor. Bu maddelerden doğrudan yakma veya gazlaştırma yöntemleriyle enerji elde etme imkanı bulunuyor. Burada hammadde homojen olmadığı için Türkiye’de büyük bir santralin kurulması zor gözüküyor. Bu alanda ancak mikro ve küçük tesislerin kurulabileceği belirtiliyor.
Dinamik bir sektör olmakla birlikte orman artıklarından ortalama olarak yıllık 600 MW, tarımsal atıklardan 2 bin MW’ye yakın potansiyelden bahsediliyor. Hayvansal atıkların ise yıllık 4,5 milyar metreküplük doğalgaz eşdeğeri gaz elde edilebileceği de belirtiliyor.
Jeotermal
Türkiye jeotermal enerji potansiyeli açısından Avrupa’da birinci, dünyada ise yedinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin 2023 hedefi jeotermalda 600 MW’lik kurulu güç kapasitesine ulaşmak. Halen işletmede olan kapasite ise 94 MW düzeyinde. Jeotermalın Türkiye’de halen ısıtmada, seracılıkta, turizm tesislerinde uygulamaları bulunuyor. 100 binin üzerinde konut jeotermalle ısıtılırken, 300’ün üzerinde turizm tesisi de jeotermal kaynağı kullanıyor.
En önemli potansiyel verimlilik
Bu kaynakların yanı sıra aslında en ucuz enerji yatırım aracının enerji verimliliği olduğu belirtiliyor. Sadece konutlarda Türkiye’nin enerjiyi verimli kullanarak yapacağı tasarrufun yıllık 7,5 milyar doları aşacağı belirtiliyor.
Enerji Bakanlığı verilerine göre, binalarda yapılarak iyi bir yalıtım ile yüzde 2 bin 500, sanayide yüzde 20, ulaşımda ise yüzde 15 tasarruf potansiyeli bulunduğuna dikkat çekiliyor. Bu nedenle bu yıl Enerji Bakanlığı tarafından seçilen verimlilik artıcı projelere çeşitli oranlarda destek verilmesi gündemde buluyor.
Yenilenebilir dünya enerji talebindeki payı yüzde 2,5
Bu arada , Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, günümüzde tüm yenilenebilir ve alternatif enerji kaynakları enerji talebinin yaklaşık yüzde 2,5’luk kısmını karşılayabiliyor. Uluslararası Enerji Ajansı 2015 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarından toplam talebin yüzde 3,3’ünü karşılaması öngörülüyor.
En önemli sorun güvenilir olmaması
Yenilenebilir enerjinin en önemli sorunu güvenilir yani sürekli enerji kaynağı olmaması, alternatif enerji kaynağı olması. Nükleer, doğalgaz ve kömür santralleri gibi termik santraller, mevsimden ve iklim şartlarından bağımsız olarak sürekli çalışabiliyor. Her zaman rüzgar esmeyeceği, güneş çıkmayacağı, yağışın bol olmayacağı için yenilenebilir enerji kaynakları alternatif kaynaklar olarak gösteriliyor.
Yapılan hesaplamalara göre, yılda 8 bin 760 saatin bakım dönemleri çıkarıldığı zaman, nükleer santral yaklaşık 8 bin saat çalışabiliyor. Buna karşılık hidrolikte bu ortalama 4 bin saat, rüzgarda 3 bin saat, güneşte ise 2 bin 500 saat.
Öte yandan, yenilenebilir kaynaklardan atmosferi kirletecek hammaddeye ihtiyaç olmadan temiz enerji üretme şansı bulunsa da bunların çevreye olumsuz etkileri de olabiliyor. Yenilenebilir kaynakların en önemli dezavantajı kesintili enerji kaynakları oluşu.
Hidrolik enerjide baraj göllerinin geniş yüzey alanları buharlaşmayı artırdığı için tarım arazilerinde tuzlanma ve çoraklaşmaya neden olabiliyor. Ayrıca sudan kaynaklanan paraziter hastalıklar artabiliyor. Küçük HES’lerde de akıntı hızlarını kestiği için etrafındaki yeşil alanların susuz kalmasına neden olabiliyor.
Güneş panelleri için çok geniş araziler gerekiyor, rüzgar santralleri de büyük arazi kullanımına, görsel ve estetik etkilere, elektromanyetik alana etkisi, gölge ’gölge en fazla tarımsal arazileri etkiliyor) ve titreşimlere sebep olabiliyor. Rüzgar türbini veya üretim donatımları radyo-tv alıcılarında da parazit yapabiliyor.
Hedef yenilenebilirde 61 bin 600 MW
Enerji Bakanlığının 2023 yılı hedefi hidrolikte 36 bin MW, rüzgarda 20 bin MW, güneşte 3 bin MW, jeotermalda 600 MW, biyokütlede ise 2 bin MW olmak üzere 61 bin 600 MW kurulu güce ulaşmak.
Böylece 229 milyar 900 milyon kWh yıllık elektrik üretebilme potansiyeline sahip olunacak.
Neden doğalgaz veya nükleer?
Türkiye’nin 2011 yılında elektrik tüketimi 229,3 milyar kWh’ya ulaştı. Tüketimin 2023 yılında 500 milyar KWh’ya çıkması öngörülüyor. Buna görü tüm hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle potansiyelinin tamamı kullanılsa dahi, tüketim talebinin ancak yarısını karşılanabileceği öngörülüyor.
Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz güvenliği Strateji Belgesine göre, 2023 yılına kadar hedefin, elektrik üretiminde şu anda ortalama yüzde 46’larda olan doğalgazın payının yüzde 30’a çekmek, yenilenebilir enerjinin payının ise yüzde 30’a çıkarması hedefleniyor Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, “Bu da 2023 için, yenilenebilir ile doğalgazdan ayrı ayrı 150 milyar kWh elektrik sağlanması demektir. Yenilenebilir enerji, iklim koşullarına bağlı olarak sürekli değişkenlik göstermesi nedeniyle 4 mevsim, 7 gün 24 saat çalışan nükleer gibi baz yük santrallerine her halükarda ihtiyaç duyulmaktadır” denildi.
AA