Afet Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Kubilay Kaptan, olası bir İstanbul depreminde Topkapı ve Dolmabahçe saraylarının yıkılabileceğini belirterek, “Yağmayı engelleyemeyiz” dedi.
Afet Araştırma Merkezi Müdürü ve İstanbul Aydın Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kubilay Kaptan, Türkiye genelinde önümüzdeki ay başlayacak deprem odaklı kentsel dönüşüm öncesi İstanbul’la ilgili sorularımızı yanıtladı. İstanbul için karamsar bir tablo ortaya koyan Kaptan’a göre, açıklamaların aksine depreme karşı neredeyse hiçbir tedbir alınmadı.
Depremle ilgili bugüne kadar gündeme gelmeyen bir tehlikeye de dikkati çeken Kaptan, Topkapı ve Dolmabahçe saraylarının büyük tehlike altında olduğunu belirterek “Olası bir depremde sarayları yağmadan koruyamayız” dedi.
Hükümet ve yerel yönetim olası bir İstanbul depremine karşı önlem olarak neler yaptı?
1999 depreminden sonra geçen 13 sene sonunda ülkemizin ve İstanbul’un depreme hazır olduğunu söylemek mümkün değil. Bugüne kadar yapılanlar, bazı kurumların özel gayretlerini, dağınık bireysel çabaları, masa başı çalışmalarını, teorik konuları, bazı yol, köprü, viyadük, hastane, okul ve devlet dairelerinin bir kısmının güçlendirilmesini geçmedi. Bunun tersini belirtip, “bir sorunumuz yoktur, depreme hazırız” demek kendimizi kandırmaktır. İstanbul’da ne gibi tedbirler alındığını halk bilmiyor. Bir depremden sonra ben nereden ekmek alacağım, suyumu nereden temin edeceğim, haberleşmeyi nasıl yapacağız? Ulaşım nasıl sağlanacak? Saha hastaneleri nerelerde kurulacak? Bu soruların İstanbul’un tamamı düşünüldüğünde bir cevabı yok.
Bir başka endişe konusu da İstanbul’da bulunan tarihî eserler. Tarihî eserler arasında bulunan Topkapı Sarayı, Dolmabahçe, Atatürk Florya Köşkü büyük tehlike altında. Bu yerlerde makyaj çalışmaları hariç yapısal anlamda hiçbir çalışma yapılmamıştır. Bir İstanbul depreminden sonra Topkapı Sarayı yıkılırsa meydana gelecek yağmanın nasıl önleneceği sorusu hâlâ cevaplanmadı.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde başlatılan kentsel dönüşüm, deprem için önlem olabilir mi?
Başarılı kentsel dönüşümler toplumla uzlaşma ile gerçekleşir. Dolayısıyla, gerçekleştirildiği bölgede yaşayanların daha sağlıklı, insanca yaşanabilir bir konut özlemini dikkate almalı ve yıllarca buralarda yaşamış, dişiyle, tırnağıyla, emeğiyle buraları var etmiş olan insanların haklarını göz önüne almalı. Bugün yapılan ve uygulamaya geçirilen kentsel dönüşüm projeleri ise söz konusu faktörleri dikkate almamasının yanında, hem çevre hem de insan açısından başka bir duruma işaret ediyor. Bugün kentsel dönüşüm adı altında gerçekleştirilen birtakım projeler, hakkaniyet ölçüsünden uzak, ranta dayalı, insan ihtiyaçlarını geri plana iten ve kamuya yararı tartışmalı projeler olarak karşımıza çıkıyor.
İstanbul’da olası bir deprem en fazla hangi ilçeleri etkiler?
Marmara Denizi’nde olası bir depremin büyüklüğünün en az yedi olacağı konusunda herkes hemfikir. İstanbul depreminde, İstanbullular Marmara Depremi’ne göre 10-20 kat daha fazla sarsıntı hissedecektir. Bizim yaptığımız çalışmalar, İstanbul’da altı bin binanın yerle bir olacağını, her 25 binadan birinin oturulamaz hale geleceğini, ulaşım ve iletişim ağlarının kesileceğini ortaya koyuyor. Bunun anlamı 1,6 milyon insanın evsiz kalacağı ve en az 60 bin kişinin hayatını kaybedeceğidir. Yapılan çalışmalarda İstanbul depreminin en fazla Avcılar, Küçükçekmece, Bahçelievler, Bakırköy, Bayrampaşa, Zeytinburnu ve Tuzla ilçelerini etkileyeceği belirlendi. Diğer ilçelerde de daha fazla hasar görecek noktalar belirlendi.
Depremin yıkıcı etkisini azaltmak için hükümet öncelikle ne yapmalı?
Depremle ilgili yapılması planlanan güçlendirme, yeniden yapılaşma çalışmaları zaman alacak. Çok kısıtlı bir vakitte alınması gereken ilk tedbir deprem sırasında halkımıza ne yapacağını öğretmektir. Depremin saniyeler sürdüğünü düşündüğünüzde, kendinize, yakınlarınıza sağlayabileceğiniz şans bu zaman ile sınırlı. Tabii, ne yapacağınızı biliyorsanız. İkinci olarak beni çok üzen bir konuya değinmek isterim; hükümet, gayet güzel bir biçimde süt, kitap, kömür, bilgisayar dağıtabiliyor da neden hiçbir okulumuza acil durum çantası, deprem çantası dağıtmıyor.
Köprüler dayanıksız
İstanbul’da köprüler bakıma alınıyor. Köprüler depreme dayanabilir mi?
Boğaziçi Köprüsü şu haliyle riskli durumda. Köprü 40 yıldır kullanımda. Yapıldığı zaman dahi bazı hataları barındıran köprü bu kadar yıl sonra oldukça yorulmuş durumdadır. Bir an önce bakıma alınması gerekiyor.
Haliç Köprüsü ise inşaat çalışmalarının sonucunda zemin oturmaları ve kolon oynamaları nedeniyle zarar gördü. Kendi başına hareket etmesini sağlayan mekanizma devre dışı kaldı. Bu mekanizmanın üç ay içinde yerine konulacağı söylenmiş olmasına rağmen, geçen bunca zaman sonunda bu sürenin neresinde olduğumuz bile bilinmiyor. Köprü bu haliyle kullanılmaya devam ediliyor. Köprüde yapılan son çalışmalar sadece yol, asfalt çalışmaları, depremle bir ilgisi yok.
Zeytinburnu’nda kentsel dönüşüm adı altında bazı konutlar yapıldı. Bu konutlar örnek teşkil edecek dendi. Bunlar depreme karşı dayanıklı mı? Eski binalardan farkları ne?
Marmara Depremi’nden sonra pilot bölge seçilen Zeytinburnu’nda 5 yıldır kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilemedi. Yapılan farklı çalışmalar sonucunda ilçede iki bin 300 binanın çürük olduğu söylendi ama bu binalarla ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadı. Zeytinburnu İlçesi’nde iyi niyetli olarak başlayan “kentsel dönüşüm” çalışması sonunda metrekaresi anormal rakamlara varan konutların yapılması konuya bakış açısını net olarak gösteriyor.
Taraf