1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Sultanahmet Adliyesi Binasının Müze Olması Gündemde!

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın hizmete girmesiyle boşaltılan Sultanahmet Adliyesi’yle birlikte bir devir de kapandı. 1955’ten beri hizmet veren adliye, üç askeri darbeye tanıklık etmişti

Kapısına “elveda” pankartı asılan tarihi binanın müze olarak korunması gündemde

Sultanahmet Adliyesi “Elveda” yazılı bir pankartla, 56 yıllık görevine veda etti. Dosyaların saçıldığı mahkemeleriyle yeni akıbetini bekleyen bina, inşa edildiği günden beri sorunlarla boğuşuyordu. Önce uzun yıllar yerine karar verilememiş, sonra inşa edildiği yerin tarihi kalıntılar üzerinde olduğu anlaşılmış, planına uygun şekilde büyütülemediği için hep yetersiz kalmıştı.

İstanbul’da ilk adliyeler Tanzimat döneminde kurulmuştu. Çağdaş yargıya doğru ilk adımların atıldığı dönemde hazırda bina olmadığı için üniversite olarak hizmet veren Darülfünun Binası, bu görevi 1908’de II. Meşrutiyet’le beraber devraldı, Cumhuriyet döneminde de sürdürdü. Darülfünun binası, Ayasofya yakınında antik Senato’nun yerinde bulunan Defterhane üzerine kurulmuş, Fossati kardeşler tarafından tasarlanmıştı.

İnşaatı bir türlü bitmedi
25 yıl boyunca İstanbul’un merkez adliyelerinden biri olma görevini sürdüren binanın 1933 yılında yanması adalet sisteminin sekteye uğramasına neden oldu. İstanbul’un “başkent” payesinden indirildiği, bütün kalkınma projelerinin Ankara için düşünüldüğü yıllardı. Bu yüzden adalet sarayı ihtiyacı uzun süre karşılık bulmadı.

Artık ihtiyaç göze batacak kadar büyüdüğünde bu sefer yer tartışmaları, faaliyetlerin hemen başlamasına engel oldu. İstanbul’un dört bir yanında süren inşaat faaliyetlerinde Osmanlı devrini hatırlatan tarihi eserlerin yok edildiği iddiaları yer arayışlarına sekte vurdu. Günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan İbrahim Paşa Sarayı’nın yıktırılması fikri infial yarattı, İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine duraklama dönemine giren istimlak çalışmaları savaşın bitimine ertelendi.

İlk proje yarışması 1949’da açıldı. Dönemin ünlü mimarlarından Sedad Hakkı Eldem ve Ord. Prof. Emin Halid Onat imzalı bir proje, yarışmayı kazanarak yeni İstanbul Adliyesi’ni tasarlama hakkı elde etti. 1951’de inşaat başladı, 1955’te bitti. Binanın aslında 6 bloktan oluşması planlanıyordu ama yine binanın yapımı sırasında göz ardı edilen bir ayrıntı “tarihe” takıldı. Binanın yapıldığı yerin Bizans döneminden bir yapı olduğunun anlaşılması inşaatı tamamen durdurdu.

Sultanahmet Adliyesi bu bir türlü bitmeyen inşaatı, bitmediği için bir türlü yetmeyen yapısıyla uzun zamandır şikayet konusuydu. Teknik imkanlarının yetersizliği yüzünden, Gülhane, Sirkeci, Beşiktaş ve Levent’e bulunan dört ek binada hizmet vermeye devam eden adliye Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın hizmete girmesiyle birlikte boşaltıldı.

Müze olabilir
Kapanış töreninde adliyede yılları geçmiş hâkimler, savcılar, avukatlar hazır bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı bir konuşma yaptı. Çolakkadı’nın konuşması binanın geleceğine dair ipuçları da taşıyordu: “Hepimizin bu binada anıları var. Ancak Çağlayan’daki adliye çok modern bir merkez oldu. Adliyedeki dosyalar ve evrak arşiv yönetmeliğine göre taşınıp değerlendirilecek. Binanın anahtarları bizde. Büyükşehir Belediyesi’nin burayla ilgili kent müzesi projesi var. Ancak henüz netleşen bir karar yok.” Boş koridorlar artık mübaşir sesleriyle çınlamıyor.

Avukatlar ne diyor?

ALışveriş Merkezine Bile Metro var
Avukat Hülya Gülbahar:

Kentin değişik yerlerinde dağınık bir halde bulunan adliyelerin tek bir binada toplanması olumlu bir gelişme. Ancak şehir planlaması yaparken, alışveriş merkezlerine metro koyup, dünyanın en büyük adliye sarayına metro durağı koymamak gibi akıldışı ve mantıksızlıkların sadece bize özgü olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında güvenlik nedeniyle avukatların her türlü arama ve kontrole tabi tutulması, değiştirilmesi gereken ilk uygulamalardan biri. Kamu görevlisi olan avukatların hızlı ve huzurlu bir şekilde çalışabilmesi bina güvenliğinden daha önemli bir sorun olsa gerek.

Yenİ Adliye Modern Cezaevİ Gİbİ
Avukat Kemal Aytaç

Ben yeni yapılan Çağlayan Adliyesi’ni modern bir cezaevine benzetiyorum. Adliye dıştan büyük gözüküyor olabilir ancak duruşmalar 50-60 kişinin zar zor sığabildiği salon denemeyecek ufaklıkta odalarda yapılıyor. Ankara Adliyesi’nde bulunan büyük salonlar burada yok. Büyük kapsamlı duruşmalar nerede yapılacak ben onu sormak istiyorum. Bunun yanında İstanbul’un çeşitli yerlerinde dağınık bir halde bulunan adliyelerin tek bir binada toplanması olumlu bir gelişme. Ancak büyük bir adliye sarayı yapacağız diye herşeyi oldukça karışık hale getirmişler. Koridorlar, merdivenler daracık ve adliyenin havalandırma sorunu var. Son olarak, adliye girişinde yapılan hukuk dışı aramalara bir an önce son verilmesi gerekiyor. Sultanahmet ve Bakırköy Adliyeleri’nin kendine göre bir usulü vardı. Avukatların girişleri avukat kapılarından yapılıyordu. Burada ise görevini yapmakta olan avukatların her gün arama ve taramaya tabi tutulması ayıp. Hukuk dışı olan bu arama hususunda İstanbul Barosu yakın zamanda bir tavır gösterecek.

Trafik Sorunu Boğuyordu
Avukat Hikmet Şenses

Sultanahmet Adliyesi kapasite açısından oldukça yetersiz kalıyordu. Bu sebepten dolayı yeni bir bina yapılmasının gayet doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü İstanbul gibi büyük bir şehir daha modern ve yeterli bir adliyeye ihtiyaç duyuyor. Ancak trafiğin böylesine yoğun olduğu bir yere adalet sarayının inşa edilmesini yanlış buluyorum. Sultanahmet Adliyesi’nin binası bazı avukatlar için özel bir anlam teşkil edebilir ancak bana pek bir şey ifade etmiyor. Sonuçta benim için yargılama yargılamadır.

İlçe adlİyelerİnİn bİrleşmesİ Yerİnde
Avukat Osman Sultuybek

Sultanahmet ve Çağlayan Adliye binalarına her şeyden önce çok geniş bir perspektiften bakmak gerekiyor. Bence Sultanahmet gibi tarihsel dokunun olduğu bir alana adliye binasının yapılmış olması yanlış bir uygulamaydı. Tarihsel yapıya uygun bir binanın inşa edilmesi gerekirdi ve o sebepten ötürü binanın en baştan buraya yapılması yanlış alınan bir karardı. Çağlayan adliyesinin bu sorunlara cevap verip veremeyeceğini ileri zamanlarda göreceğiz, ama günde 70 bin kişilik insan ve trafik sirkülasyonunun döndüğü bir yerin düzgün çalışabilmesi için kapasitenin yeterli olması gerekir. Bunun dışında, ilçe adliyelerinin de tek bir çatı haline alınması gayet olumlu bir değişiklik. 1970’li yılların sonlarına doğru alınan bir kararla ilçe adliyeleri ortaya çıkarılmıştı ve kanımca bu yanlış bir uygulamaydı.

Yeni Adliye Kaba ve Yetersiz Görünüyor
Avukat Pelin Şirin

Elbette herkes tarafından bilindiği gibi Sultanahmet Adliyesi’nin en büyük sorunu alan yetersizliği, teknolojik imkanların yetersizliği gibi fiziksel imkansızlıklardı. Örnek olarak Sultanahmet binası oldukça havasızdı ve kötü kokuyordu. Bu durum nispeten daha modern inşa edilmiş Çağlayan Adliyesi’nde giderilmiş bulunmaktadır. Ancak Sultanahmet gibi İstanbul’un tarihi açıdan merkez semtinde bulunan eski İstanbul Adliyesi gibi, Çağlayan Adliyesi de mimari açıdan değerlendirildiğinde oldukça kaba ve estetik açıdan oldukça yetersiz. Ayrıca doğrudan hukukla ilgili olmayan kişilerin bilmediği bir durum var. Çağlayan Adliyesi yalnızca Sultanahmet Adliyesi’ni değil, Sarıyer, Beyoğlu, Eyüp, Şişli gibi adliyeleri de bünyesinde toplayacak. Birbirinden bu kadar uzak mesafelerde bulunan adliyelerin bir binada toplanması çok ciddi ulaşım zorlukları yaratabilir.

Radikal/Ayça Örer-Alpbuğra Bahadır Gültekin

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Bankalar İkametgah İstemeyecek!

Kimlik Paylaşımı Sistemi çerçevesinde adres bilgisine erişebilen kurumlar ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde faaliyette …