Varlıbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, kentsel dönüşümde bağımsız hareket eden müteahhitlerin zarara uğrayacağını düşünüyor. Varlıbaş’a göre ihale aşamasına kadar kamu etkin olmalı…
Süleyman Varlıbaş, Türkiye’nin önde gelen müteahhitlerinden. Hem yaptığı taahhüt işleriyle hem de özel gayrimenkul projeleriyle adından söz ettiriyor. Kurucusu olduğu Varlıbaş Holding, son yıllarda Türk Telekom Arena Stadyumu, Çağlayan’daki Adliye Sarayı gibi önemli üst yapı projelerine imza attı. Uphill Court Ataşehir, Uphill Court Bahçeşehir, Varyap Meridian da kamuoyunda bilinen markalı projelerinden sadece birkaçı…
Halen Gap İnşaat’la birlikte Doğu Ataşehir’deki Metropol İstanbul projesini inşa eden Varlıbaş Holding’in devam eden işlerinin tutarı 2.5 milyar doları buluyor. Bunun 1 milyar dolarını taahhüt işleri oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı için Erzurum, Konya ve Hatay Kırıkhan’da üç sağlık kompleksi yapan Varlıbaş’ın kadrolu çalışan sayısı 5 bini buluyor. Türkiye’nin ilk lens fabrikasını kurarak 2 yıl önce medikal sektörüne giren Varlıbaş’ın gözü şimdi de enerjide.
Süleyman Varlıbaş, memleketi Trabzon’u da ihmal etmiyor. 2010 yılında bu ilde kurduğu Varlıbaş Atapark AVM’nin ardından şimdi de bir sanayi yatırımına hazırlanıyor. Ytong’la birlikte 100 milyon dolarlık yatırımla’kurulacak fabrikanın temeli yıl sonuna kadar atılacak. Varlıbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş ile hem yeni yatırımlarını hem de kentsel dönüşümü konuştuk.
Son projeniz Varyap Meridian’la ilgili belirlediğiniz hedeflere ulaşabildiniz mi?
Evet, ulaştık. Bu projeyle İstanbul’un uluslararası tanıtımına katkıda bulunmayı, şehrin siluetine kalıcı bir etki sağlamayı amaçlamıştık. Nitekim Varyap Meridian, Londra’da düzenlenen “2010 Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri”nde “Dünyanın En İyi Mimari Projesi” seçildi. Bu sadece bizim değil Türkiye için de bir kazanç oldu. Dünyanın farklı üniversitelerinden projemizle ilgili bilgi almak için ziyaretçiler geliyor. Son olarak Hollanda’dan bir mimar grubu, projenin nasıl yapıldığını incelemek üzere mayıs ayında projemizi ziyaret etti. Satışla ilgili sorunumuz yok. Zaten büyük ölçüde bitti.
Şu anda enerjinizin büyük bölümünü hangi proje alıyor?
Aslında projelerimiz enerjimizi almıyor, bize enerji veriyor. Çünkü bunlar aynı zamanda yeşil projeler, enerjisinin bir kısmını kendisi üretiyor.
Zaten Trabzonluda enerji bitmez diyorsunuz!
Bitmez, hamsiden gelen bir enerji var.
Gap İnşaat’la yaptığınız Metropol İstanbul’da hedefleriniz nedir?
Metropol İstanbul, Varyap Meridian’dan sonra başladığımız, kriterleri biraz daha yükselttiğimiz, yine dünya gayrimenkul piyasasında çok konuşulacak bir proje. Üç ana kulesi var. Bunlar ofis, rezidans ve hem ofis, hem rezidans hem de otelin olacağı karma kule şeklinde olacak. Daha büyük bir alışveriş merkezi, geniş caddeleri olacak. En iyi yeme içme markalarına yer vereceğiz. Tüm bunlarla yeni finans merkezinin sosyal ihtiyaçlarını karşılamayı, Anadolu Yakası’nın yeni cazibe merkezi olmayı amaçlıyoruz. 2014 sonunda bu projenin tamamlanacağını düşünüyoruz.
Satışlara yeni başladınız sanırım. Nasıl gidiyor?
İstediğimiz seviyelerde gidiyor. Henüz hepsini satışa açmadık. Açtığımız alanda ise yüzde 60’ını sattık. Varyap Meridian, satışlar başladığından bu yana yüzde 300 prim yaptı. Metropol İstanbul’da da aynı primi öngörüyoruz.
Hem taahhüt hem de gayrimenkul tarafında olmak özel bir strateji mi?
Elbette, taahhüt bizim çıkış noktamız. Ondan vazgeçemeyiz. Ancak taahhüt derken herkesin yaptığı projelerle ilgilenmiyoruz. Türk Telekom Arena Stadyu¬mu gibi zor ve iddialı projelerde söz sahibi olmak istiyoruz.
Devam eden işlerinizin tutarı nedir?
Devam eden taahhüt işlerimizin tutarı sanırım 1 milyar doları bulur. Diğer projeler de eklendiğinde şu anda elimizdeki toplam iş hacmi 2.5 milyar doların üzerinde.
Medikal sektöründe lens yatırımı yaptınız. Memnun musunuz?
VSY (Varlıbaş Sağlık Yatırımları) şirketimiz, dünyada çok az firmanın yapabildiği bir lensi geliştirdi. Bu lensle aynı andahem uzak, hem yakın hem de ortayı görebiliyorsunuz. Bu yıl da kişiye özel lens üretmeye başladık. Halen İstanbul Ataşehir ve Almanya Stutgart’ta fabrikalarımız var. Türkiye’de lens ihtiyacının yüzde 60’ını karşılıyoruz. 50’ye yakın ülkeye de ihracat yapıyoruz.
Enerji sektörü de ilginizi çekiyordur değil mi?
Evet, enerji olmak istediğimiz bir alan. Zaten Urla’da 30 megavatlık RES (rüzgar eneıjisi santrali) lisansımız var. Bu yıl içinde inşaatına başlayacağız. Hidroelektrik santralleri de kurmak istiyoruz. Lisansı alınan ama başlanmayan projeler var. Bize ortaklık teklif edenler de… Hepsini değerlendiriyoruz.
Son olarak memleketiniz Trabzon’a bir alışveriş merkezi yaptınız, şimdi sırada nasıl bir yatırım var?
Trabzon’da Ytong’la birlikte fabrika kurmayı düşünüyoruz. 100 milyon doları bulacak bir yatırım bu. Büyük ortak biz olacağız. Bu yılın sonlarına doğru başlamayı düşünüyoruz. Fabrikanın üretime alınması ise iki yıl sürer. 275 kişi istihdam edeceğiz.
Kentsel dönüşüm projeleriyle de ilgileniyor musunuz?
Yeni yasa müteahhitlerin o işi tek başına yapmasını gerektirecek düzenleme getirmiyor. Riskli alanları devletin tespit etmesi, oradaki binaları yıkıp arsaya dönüştürmesi, ardından da bu arsalar için devletin ilgili kuruluşlarının hasılat paylaşımı modeliyle ihale açması gerekiyor. Böylece hem hak sahiplerinin hakkı korunacak hem de işi alan müteahhitler bir disiplin içinde proje yapma imkanına sahip olacak. Bu yüzden şimdilik kentsel dönüşüm alanlarında doğrudan proje geliştirmeye talip olmadık. Hasılat paylaşımı modeliyle olursa yer alırız.
Memurluktan müteahhitliğe
Süleyman Varlıbaş, 1951 Trabzon Çaykara doğumlu. 1971’de Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zirai Ekonomi Bölümü’nden ziraat yüksek mühendisi olarak mezun oldu. 1980 yılına kadar Çaykur’da çalıştı. Bu kurumun bazı fabrikalarında müdürlük yaptı. Ardından kendi isteğiyle ayrıldı ve baba mesleği müteahhitliğe başladı. Varlıbaş, “Çaykur’daki memur anlayışı beni sıkmıştı. Daha çok risk almayı gerektirecek işlerin içine atılmak istedim” diye konuşuyor.
Çaykur’dan ayrılsa da Varlıbaş’ın çay sevgisi sürüyor. “Günde kaç bardak içtiğimi bilmiyorum. Fırsat buldukça su yerine çay içiyorum. Şekersiz içtiğim için zararı da olmuyor” diyor.
Para Dergisi/RAHİME BAŞ UÇAR