“Arap Baharı” ile emperyalist dönüşümün gerçekleştiği Libya, Türk sermayesi özellikle de müteahhitlik firmaları için “fırsatlar ülkesi” haline gelirken emekçiler için ise sömürü diyarı oldu.
Libya’da emperyalizm desteğiyle yürütülen ve Kaddafi’nin vahşice öldürülmesiyle son bulan savaştan sonra Türkiye’ye dönen ve çalıştıkları firmalardan ücretlerini alamayan işçiler birer birer işverenlerine dava açıyor.
Libya Türk müteahhitlerin de en çok iş yüklendikleri ülke. Ülkede halihazırda inşaat projelerinin yüzde 70’ini Türk sermaye grupları üstlenmiş durumda. Sadece 2010 yılında Türk şirketlerinin üstlendikleri inşaat projelerinin toplam sözleşme değeri 2,6 milyar dolar. Libya’daki altyapı yatırımlarının toplam değeri ise 15 milyar dolar.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren müteahhitlik firmalarının Libya’ya olan ilgisinin arttığı biliniyor. Ancak Libya’daki işleri AKP’yle birlikte açılan inşaat firmaları bundan önce yaptıkları yatırımlar ile basına yansırken, savaşın ardından ise haklarını gasp ederek mağdur ettikleri işçiler üzerinden tekrar gündeme geldi.
Türkiye’nin Trablusgarp Büyükelçiliği’nin verilerine göre Libya’da Türk şirketleri 124 proje yürütüyor. Ülkede iş alan Türk firmaları arasında Rönesans, Doğuş, Güriş, Enka, Nurol, Metiş, Tekser, Taşyapı, Yüksel İnşaat, Baytur gibi müteahhitlik firmaları bulunuyor. Son iki yılda Libya’da Enka 5, Güriş 3, Doğuş 2, Nurol, Metiş ve Yüksel İnşaat 1’er iş üstlendi. 2009-2010 yılları arasında Türk firmalarının aldığı işler arasında altyapı, otel, alışveriş merkezi, üniversite binası, stadyum gibi projeler yer alıyor.
Libya’da faaliyette bulunan şirketlerin işçilerin ücretlerini ülkede yaşanan savaşı mücbir (zorlayıcı) sebep gibi göstererek ödemediği öğrenildi. İşçiler paralarını alamadıkları gerekçesiyle mağdur olduklarını belirtirken, işverenin de Libya’da zarara uğradığı için ödeme yapamadığı dile getiriyor.
AA’nın haberine göre, Ankara Barosu avukatlarından Emrah Altunç, Libya mağduru birçok işçi bulunduğunu ve bunların haklarını aramak için dava açmaya başladıklarını ifade etti.
“Bu şirketlerin Libya’da hiçbir zararı söz konusu değil”
Bu konuda şu ana kadar 3 işçinin vekâletini aldığını ve bu sayının önümüzdeki hafta 10’u bulmasını beklediğini kaydeden Altunç, “Libya’da ihale alarak orada yatırımcı olan firmalar iş makineleri, inşaat malzemeleri gibi ihtiyaçlarını Libya devletinin verdiği ödenekten karşılıyorlardı. Yani Libya hükümeti bu yatırımları üstleniyor ve giderlerini karşılıyordu. Bu şirketlerin orada herhangi bir yatırım zararı yok. Bu şirketlerin sadece yaptıkları iş karşılığında bir kısım istihkakları savaş sonrası Libya hükümetinde kalmış, onlarda Yeni Hükümet tarafından kendilerine ödenmiş, ödenmektedir. Yani kısacası bu şirketlerin önemli zararları söz konusu değil” şeklinde konuştu.
Türkiye’ye getirilince işçilerin sigortaları hemen kesilmiş
Altunç sözlerine şöyle devam etti:
“İşçiler orada canları pahasına şirketin şantiyesini korumalarına ve son ana kadar direnmelerine rağmen Dışişleri Bakanlığı kanalıyla Türkiye’ye getirildikleri günün hemen ertesinde şirket tarafından sigortaları kesilmiş. Hiçbir bildirim olmaksızın işten çıkarılmışlar. 2 yıllık süre zarfında çoğunluğu aranmamış, hep oyalanmış. İŞKUR tarafından işçilere kısa bir süreliğine kısa çalışma ödeneği adı altında bir ödenek verileceği, ancak bunun için işveren firmanın başvuru yapması gerektiği duyurulmuş ancak çoğu firma işçilerin bu imkandan faydalanmasını sağlayacak başvuruyu yapmamış.
Türkiye Gazetesi’nde yer alan bir haberde “Arap Baharı” ile emperyalist dönüşümün gerçekleştiği Libya’yı sermaye için “Fırsatlar ülkesi” olarak sunması anlaşılan yalnızca yapılacak işin, elde edilecek kârın çok olmasından değil aynı zamanda ucuz, kayıt dışı işçinin de bol olmasıyla ilgili.
Örneğin bizim işçilerin çalıştığı bir inşaat firması bu başvuruyu yapmamış. Firma hem Libya’da petrol işinde, hem de Azerbaycan hükümetiyle işlerine devam etmektedir. Ancak çoğu işçi halen alacağını alamamış durumda.”
Mağdur işçilerin alacak miktarlarının her işçinin çalışma süresine göre değiştiğini aktaran Altunç, ihber, kıdem tazminatı, fazla çalışma süresi gibi haklar dâhil edildiğinde işçilerin 10 bin liradan 80 bin liraya kadar alacağı olduğunu ve net rakamların dava aşamasında bilirkişi tarafından hesaplanacağını kaydetti.
Altunç, eğer dava işçiler lehine sonuçlanırsa, bu yönde umudu olmayan binlerce işçinin dava açma konusunda cesaretlenip bu haklarını talep edebileceğini belirtti.
“Biz oradan ekmek yedik ama biz de emek verdik”
Libya’da çalışan ve çalıştığı firmaya dava açmaya hazırlanan işçilerden Vural Türkmen, Libya’dan ayrılalı 20-21 ay olduğunu, eski şirketini aradığını ancak muhatap bulamadığını söyledi. Türkmen şunları dile getirdi:
“Libya’dan 150 arkadaşla birlikte geldik ve hepsinin çalıştığımız şirkette alacağı vardı. İşveren ‘tekrar gideceğiz’ diyor. Tamam, biz oradan ekmek yedik ama biz de emek verdik. Şu anda görüştüğüm arkadaşlardan ya da başkalarından ödeme yapılan birini duymadım hiç… Benim olduğum şantiyede 200 civarında Türk işçi vardı. Libya’da 25-30 bin civarında Türk işçi vardı. Daha fazla da olabilir çünkü illegal yöntemlerle gelen bir sürü işçi de vardı.”
Bir diğer işçi Niyazi Gök ise çalıştığı şirketin Libya Hükümeti’nden 4 milyon lira aldığını ama işçilere herhangi bir ödeme yapmadığını dile getirdi.
Sol Portal