1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Renklerle Anadolu 7 – 27 Şubat 2013 Fehim Güler – AKYOL ART CENTER

Akyol Sanat; ressam Fehim Güler’in Renklerle Anadolu isimli eserlerine 17 – 27 Şubat 2013 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

renklerle-anadolu-7-27-subat-2013-fehim-guler-akyol-art-center

Anadolu demek tarih demek, Anadolu demek renk demek. Binlerce hayatın içinde var olmak, var olmanın içinde hayat bulmak demek. Renkleri yaşamak, renklerle yaşamak demek. Gökyüzünden maviyi tarladaki sarılarla buluşturup büyümeye çalışan insanı çıkartmak demek. Zoru başarmak, zorluklarla baş etmek demek. Anadolu demek medeniyet demek. Dilinden insanından ruhundan anlamak doyasıya yaşamak demek.

Ressam Fehim Güler imgelediği Anadolu’yu gökkuşağının tüm renklerini kullanarak tuvalinden izleyenlere aktarıyor. Anadolu’nun duygularını, kendi içindeki ritimlerini, bir olan seslerini hayat bulan renklerini canlandırıyor eserlerinde.

Boğaziçi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mutlu ERBAY’a göre ressam Güler’in eserleri, renkli izlenimleri, sarı, yeşil ve lacivert görünümlü Anadolu siluetleridir. Biçimsel anlam kaymaları kimi zaman Anadolu’nun gündüz manzarası içinde görülmektedir. Sıcak renklerin soğuk renklerle uyumu kimi zaman da biçimlerin iç içe girmesi çok faklı enstantaneleri Anadolu’dan bizlerin imgeleme dünyası içinde yansıtmaktadır.

Ressam Fehim Güler’in Renklerle Anadolu isimli sergisi 27 Şubat 2013 tarihine kadar Akyol Art Center’da görülebilir.

Açılış : 7 Şubat 2013 Perşembe Saat: 17.00 – 20.00
İletişim : Ayla Akyol
Adres : Şakayık Sok. Desen Apt. No:17 D:1 Teşvikiye – İstanbul
Tel : 0212 231 61 50 GSM: 0532 271 13 43
Web : www.akyolsanat.com
E-mail : akyolsanat@akyolsanat.com

**********

Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu’yum ben,
Tanıyor musun?
Ahmed ARİF

YERELDEN EVRENSELE

Gök karardı… Ilık nemli rüzgâr biçim değiştirdi. Doğa evrimini sürdürüyor. Aynı bir insan varlığı gibi… Bu gök altında, yağmur altında kararlı yürüyüşleri bu evrimleşmede buluyoruz… Doğa ve insan bütünleşmesi… Doğada insanın onurunu bularak, emek ve güç birliği yapması temasını oluştururlar hep. Bu kervan insan ile doğa arasında birer köprü olurlar. Bu yaşam geçidinden başka bir şey değildir.

Onlarda, yeşil – sarı – lacivert renklerin geçişlerinde yaşam bulurlar. İnsanı büyülüyorlar. İlkel kavimlerin dinsel törenlerinde olduğu gibi. Ve onların gizemli güzel güneşi gibi.

Ressam, güçlü bir üslûp, kendine özgü bir anlatım ile yaşamın belirli bir kesitini çarpıtmaksızın bize aktarıyor. Bu kesitte, ucuz olmayan, duyarlı ve gerçekten resim olma niteliklerini sağlam bir biçimde taşıyan toplumsal gerçekçi temalarla yüz yüze geliyoruz.

Slogan olmaksızın bize, bir mesaj ileten resimler. Ayrıca, ressamın boyama tekniği ile belli bir ustalığı gösteren fırça darbeleridir. Renkler arasındaki ince tonlamalardaki geçişler bu ustalığı oldukça pekiştirmekte ve resme gerekli ışık düzenini sağlamaktadır.

Kararan gök altında, rüzgârda uçar gibi tablodan çıktı ve Anadolu’nun bozkırlarında uzaklaştı. Öznel boyutta düş kurmanın soyut sahnesi… Somuttan soyuta yükselerekten yaratma olgusu…

Sanatçının, yerel öğelerin ağırlık taşıdığı içerik, bir ölçüde soyutlanarak daha evrensel bir anlatıma ulaştırılmak isteniyor. Özellikle büyük boyutlu resimlerde yer yer gizemli, fantastik bir ortamda yorumlayıcı özelliklere açılıyor. Daha çok geniş ve devingen, leke, renk dokuları, bozkır ve bulutlar arasında Hitit kabartmalarını andıran figür grupları, anıtsal duruşlarıyla akıp giden zamana karşı koyan ve yaşamdan kopmayan bir anlam taşıyorlar. Yakıcı sarılar, kaçıverecekmiş gibi duran yeşiller, lacivertler, umudumuzu çoğaltan maviler, hüznümüzü yoğunlaştıran griler, edilgen edilgen duran beyazlar, direnişimizi kamçılayan kahverengilerle Fehim Güler karşımızda Anadolu’nun sıcağı resimlerinde kendini belli ediveriyor.

Peyzajları, kırsal kesim insanının dünyasıyla, günlük yaşamın yaşadığı, çalıştığı doğasıyla, rengiyle, düşüncesiyle dolu. Renkler biçimlere, biçimler renklere, düşüncelere, yaşamlara başka bir canlılık veriyor.

Mavi umut, sarı umut, düş ve gerçeklik arasında kuruyorlar dünyalarını. Yeşillenmeye durmuş çevremiz, Anadolu insanı yansıyor resimlere. Kendi doğaları, düşleri, yaşadıkları doğal çerçeve içinde, bin bir renge bürünmüş, çerçevelerde taşarak giriyor duygularımıza, düşlerimize… Sarılar dönüp duruyor… Usumuzda ya geleceğimiz, ya yaşamamız için nelerin değişmesi gerektiği… Umutlarımızın zenginliği ve sabırlılığı… Bir yandan da açıkça görünen güçsüzlüğümüz. Resimlerden fışkıran sarı sarı yakıcı sıcaklar… Biricik umudunu hiç yitirmeyen, biricik umudunu, işe giderim benzinliği, hep birlikte çalışmanın güzelliği ve yeni bir başlangıcın içinde umut ve son’u yaşayan Anadolu.

Resimlerden insanın bağrını delen bir uzun hava yükseliyor sanki. Bir direniş türküsü duyuluyor sanki yorgun, omuz omuza çalışan, yaşayan insanların dillerinden; tarlalardan, ekinlerden, bunaltıcı sıcaklardan…

Resimler, sanki Anadolu’nun bin yıllık geçmişini sürüyor, eski uygarlıklar damla damla resimlere ve gönlümüze doluyor; renk renk yayılıyor. Bozkırdaki yalnız ağaçlar gibiler; geleceklerini düşlerler hep, rüzgârın önüne katıp savurduğu nesnelere benzerler. Köksüz gibi dururlar, oysa kökleri çok derindir. Türlü türlü, kadın kadın, çocuk çocuk, ağaç ağaç, renk renk, ilmik ilmik, buram buram Anadolu’dur…

Resimlerden sıcaklık, zorluklar, acılar, türküler, ağıtlar, yalnızlıklar fışkırıyor.

İçimiz ısınıyor, özlemlerimiz kabarıyor…

Ayfer ALICI
28.11.2012
Bursa

* * *

Sergide bulunan eserler Güler’in, renkli izlenimleri, sarı, yeşil ve lacivert görünümlü Anadolu siluetleridir. Biçimsel anlam kaymaları kimi zaman Anadolu’nun gündüz manzarası içinde görülmektedir. Sıcak renklerin soğuk renklerle uyumu kimi zaman da biçimlerin iç içe girmesi çok faklı enstantaneleri Anadolu’dan bizlerin imgeleme dünyası içinde yansıtmaktadır. Önümüzdeki yıllarda Güler’i yeni betimlemeleri yansıttığı yeni sergilerde görmek dileğimizle…

Doç. Dr. Mutlu ERBAY
Boğaziçi Üniversitesi
Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı

* * *

(…)

Geçmişten günümüze Türkiye Resim Sanatının ana sorunu ve sorusu, “Ne kadar evrensel, ne kadar yerel olalım? İşimize neyi katsak, bizden olur. Ama böyle davranarak evrenselliğin önüne geçmiş olur muyuz..?”

Sanatçının yapıtını ona esinleyen karmaşık süreç, başlı başına bir araştırma konusuyken, sanatçı, yerellik-evrensellik sorununu bilimsel araştırma tekniğiyle çözebilir mi?

Ressam Fehim Güler, batı sanatı eğitimi almış bir sanatçı. Onun soyutlamaya dönüşen peyzajlarına ilk bakışta soyut ekspresyonist diyebiliriz. Daha dikkatli baktığınızda, doğunun kilim ve yöresel giysilerinin renk armonisinin içinde buluveririz kendimizi. Sanatçı, yerelden yararlanmak için çaba harcamadan başarmıştır bunu. Görsel algısı güçlü olan çocuk, bütün bu bize ait olan şeyleri beynine kazımış ve günü gelince evrensel dille birleştirivermiştir. Acaba sız, kendiliğinden.

Saime YADİGAR

Beyoğlu-Atölye Hatti

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.