Evet renkler hayatımızı etkiler, bazen de değiştirir. Renklerin gücünü küçümsememek gerekir. Tabii ki doğru kullanılırsa… Bu aşamada üç konuya dikkat: İlki vermek istediğimiz mesaj, ikincisi mesajı vermek istediğimiz hedef kişi/kitle, üçüncüsü ise kişisel renk skalamız ile uyumu.
Eve giderken rengarenk çiçekleri görünce dayanamadım. Ben kır çiçeklerine bakarken, “kırmızı gül istiyorsanız hiç kalmadı!” dedi çiçekçi. 14 Şubat günü akşam saatlerinde bu durum normal geldi bana. Sevgililer Gününde başka çiçek alınır mı? Daha da önemlisi başka bir renk olabilir mi aldığınız çiçek ya da hediye? Beyaz ya da sarı bir gül verseniz sevdiğinize, kırmızı gül ile aynı etkiyi uyandırır mı?
Renkler ve Mesajları
Hayatımızın her anında, her alanında renkler bizimle. Çoğu zaman kontrol edemiyoruz nerede nasıl karşımıza çıkacaklarını. Ya da bize olan psikolojik ya da fiziksel etkilerini… Bazen denizin mavisi o kadar saf bir mavi olur ki bakarken dalıp gidersiniz, kendinizi sakinleşmiş, rahatlamış hissedersiniz. Yemyeşil bir doğa manzarası ne kadar da dinlendirir hepimizi. Diğer taraftan gri bir gökyüzü içimizdeki neşeyi öldürür, sıkıldığımızı hissederiz. Yapılan araştırmalar renklerin, kültürler arasında fark göstermekle birlikte, pek çok kişide aynı tarz duyguları uyandırdığını söylemektedir. Yeşil, Amerika’da para ile özdeşleştirilirken, Orta Doğu’da daha ziyade din ve inanç ile birlikte anılan kutsal bir renktir. Ama her iki kültürde de yeşil ağacın, doğanın rengidir aslında. Mavi gökyüzüdür, belki de hayatımız boyunca hiç değişmeyen, sürekli gözümüzün önünde olan, devamlılığından şüphe etmeyeceğimiz gökyüzü.
Renk algıları bir anlamda öznel olmakla birlikte, bazı renk özellikleri evrensel anlamlara sahiptir. Işık tayfının kırmızı tarafında bulunan sarı, kırmızı, turuncu renkleri sıcak renkler olarak adlandırılır. Bu renkler sıcaklık, yakınlık duygularından öfkeye kadar uzanan bir duygu aralığının oluşmasına neden olur. Tayfın mavi tarafındaki mavi, mor ve yeşil renkleri ise soğuk renkler olarak nitelendirilir ve sakinlik, rahatlama ile hüzün arasındaki duyguların tanımlanmasında kullanılır. Bu ortak paydayı göz önünde bulundurararak, bizler kültürümüzü ve toplumumuzun genel yargılarını da en iyi şekilde anlamak kaydıyla, günlük hayatımızda renkleri belli mesajları vermek için kullanabiliriz.
İş hayatında renkler
Özellikle giyim tarzımızı oluştururken üzerinde düşünmemiz gereken bir konudur, renkleri nasıl kullanacağımız. Günümüzde, iş hayatında şirketler renkleri kurumsal anlamda mesaj vermek için en etkili biçimde logoları aracılığıyla kullanıyorlar. Bizler de bireysel olarak kendi mesajlarımızı vermek için kıyafetlerimizi kullanabiliriz. Bir satış temsilcisi isek vermek istediğimiz ana mesaj tabii ki güven olmalıdır ancak sattığımız ürünü ve şirketimizin kurumsal mesajını da göz önünde bulundurmamız gerekir. Bir sigorta şirketinde pazarlama ile uğraşan kişi mutlaka renkleri, bir reklam ajansında benzer görevi paylaşan kişiden daha farklı kullanacaktır. Çalıştığınız sektör klasik bir sektör ise karşınızdaki kişilerde muhafazakar, güvenilir ve klasik bir algı uyandırmanız gerekir. Yaratıcı sektörlerde ise daha yaklaşılabilir ve daha sıcak renk ve kombinasyonların kullanılması hedef kitlenizde olumlu bir izlenim bırakacaktır. Çalışanlarınız üzerinde otoriter bir etki yaratmak isteyen bir yönetici misiniz? O halde size önerim belirgin bir kontrast yaratmanızdır. Çok koyu renklerin çok açık renklerle oluşturduğu yüksek kontrast, böyle giyinen kişinin otorite ve kontrol sahibi olduğu şeklinde algılanır. Siyah ve beyaz, koyu lacivert ve beyaz ya da krem, veya gri mavi, koyu mavi, gri gibi soğuk renkler otoriterdir. İnsanlar size baktıkları zaman ilk dikkatlerini çeken kullandığınız renktir. Dolayısıyla ilk verilen tepkilerde seçtiğimiz renklerin etkisini inkar edemeyiz.
Hangi rengi ne zaman, kime, hangi mesajı vermek için giydiğimiz önemli bir konudur. Banka da çalışan bir anne iseniz, müdürünüzü mutlu etmenin yolu lacivert takım elbiseden geçerken, 3 yaşındaki küçük oğlunuzu mutlu etmenin yolu parlak, sıcak ve eğlenceli renklerden-örneğin turuncu- bir kazaktan geçer.
Renklerle göz yanılsaması yaratmak…
Renklerden bahsederken aklımıza gelen sadece duygular mıdır? Ya size yanılsama – illusion dersem, ne düşünürsünüz? Latince illudere yani taklit etmek kelimesinden gelen ilüzyon kavramı, bizim bir şeyi olduğundan farklı algılamamız için yapılan bir tür hiledir. Dolayısıyla gördüğümüzü zannettiğimiz şey, fiziksel gerçeklikle uyuşmaz. Tabii ki renkleri bu amaçla da kullanıyoruz. Özelikle sıcak, parlak ve açık renkler bulundukları alanı olduğundan daha büyük, geniş gösterirler. Koyu, soğuk renkler ise aynı alanların daha dar görünmelerine sebep olur. Dolayısıyla giyim tarzımızı belirlerken, vücut yapımıza bakarak hangi kıyafetlerin ne tür renklerden seçilmesi gerektiğine karar verebiliriz. Kıyafetlerimizin odak noktalarını renkler aracılığı ile belirleyebiliriz. Bu tür göz yanılsamalarını kullanarak neler yapabileceğinizi bir düşünür müsünüz? Bir anda daha zayıf, daha uzun görünebilir ya da daha orantılı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Eminim bu yazıyı okuyan herkes kilosunda hiç bir değişiklik olmadığı halde çevresindekilerden “sen kilo mu verdin/aldın?” sorusu ile sıklıkla karşılaşır. Bir çok bayan gardrobunda sadece koyu renklere yer verir. Sebebi bu renkleri çok sevmeleri değil, daha ince görünmek arzusudur. Ancak renkleri kullanarak, farklı kombinasyonlarla çok daha ince görünmek ellerindedir. Tabii ki doğru tarzı yakalamayı da ihmal etmeden…
Kişisel Renk Skalanızı biliyor musunuz?
Fransız kimyacı Michel Eugene Chevreul (1786-1889.), döşemelik kumaş üreten bir fabrikanın başında çalışırken renklerin yanyana yerleştirildiklerinde birbirlerini etkilediklerini farketti. Bir müşterisi için sarı desenli bir halıya uygun sarı bir perdelik kumaş ürettiğinde kumaşın tek başına istenilen renkten farklı olduğunu düşündü. Ancak kumaşı halının yanına yerleştirdiği zaman sarıların birebir tuttuğunu farketti. Daha sonra bu konuda yaptığı araştırmalarla vardığı sonucu “Renklerin Eşzamanlı Kontrastı Kanunu” adı altında topladı ve aynı isimli bir kitap yazdı. Peki ben bu anektodu sizlerle neden paylaştım dersiniz? İlginçtir Chevreul kitabında kıyafet ve saç rengi üzerine bir bölüm ayırmış ve yüze yakın olarak kullanılan renklerin, saç rengimiz dahil olmak üzere, ten rengini olduğundan değişik gösterebileceği sonucuna varmış. Gerçekten de ten ve göz renginizi göz ardı ederek kıyafetinizi ya da aksesuarlarınızı seçme yoluna giderseniz, hastalıklı ve sarı bir yüz/ten rengi ile karşılaşabilirsiniz. Bayanlar aynaya bakıp, hasta görünüyorum diyerek makyaj hilelerine başvurabiliyorlar ama ya siz beyler? Asıl sizin dikat etmeniz gerekiyor? Özellikle de etkili bir mesaj vermek istediğiniz önemli bir görüşmenizin olduğu zamanlarda. Yanlış anlamayın, kullanabileceğiniz renkleri kıstlamak değil amaç. Tam tersine doğadaki bütün renkleri kullanalım diyorum ben, sadece nasıl kullanacağımıza dikkat edelim. Sağlıklı bir görünüm, hem iş hayatında hem de sosyal hayatımızda karşımızdaki insanlarda en olumlu etkiyi yaratacak araçtır. Bu aralar kıyafet alışverişine gitmeyi planlıyorsanız, size önerim aynı rengin koyu/açık, mat/parlak, sıcak/soğuk özelliklerde olanlarını yüzünüze yakın tutarak deneyin. Göreceksiniz ki bazıları diğerlerinden daha iyi duracak. Bazen çok severek aldığımız bir giysiyi, üzerimize bir kere giydikten sonra dolabımızın derinliklerine atar ve unuturuz. Mavi bir gömlekse ihtiyacınız, önce kişisel renk skalanıza uygun olan maviyi bulun ki satın aldığınız gömlek, gardrobunuzda giyilmeyi bekleyerek eskimesin.
Son Söz
Akşam eve gidince dolabınızı açın, ağırlıklı renklere bakın ve düşünün… Siz renkleri doğru kullanabiliyor musunuz? Doğru mesajları verebiliyor musunuz? En önemlisi de dolabınızda bulunan renkler sizi yansıtıyor mu gerçekten? Belki değişiklik yapma zamanınız gelmiştir. Belki de renklerin gücüne inanmanın, onları doğru kullanmanın zamanı şimdidir, ne dersiniz?
Rana ÖZŞEKER
Kariyer Dergi
Mart 2007