Cumhuriyet Gazete Yazarı Ebru Güzel, Mehmet Ahi ile Kentsel dönüşüm ve deprem hakkında konuştu. İşte o yazı!
Deprem Dede 2014 dedi ama olası bir Marmara depremi için ne yazık ki kesin bir tarih öngörmek mümkün değil! Yerküre oldukça hareketli ve her gün yeni bir deprem haberi alıyoruz. Tahminlerin çoğu geçmiş istatistiklere dayanıyor. Buna göre 15 yıl ve sonrası ile 30-60 yıl diyenler de var. Diğer yandan yerkabuğUndaki bu aşırı hareketliliğinin deprem takvimini öne çekeceği konuşuluyor. Devlet, alarm düğmesine bastı. “Afet Yasası” olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi’’ kapsamında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelik çerçevesinde riskli yapılar tespit edilecek.
Peki, yasanın içeriği ve uygulaması ya da emlak piyasasına yansımaları nasıl olacak?
İnşaat alanında güçlü ve güvenilir bir firmada görev yapan Mehmet Ahi ile Teknik Yapı Holding’te bir araya geldik. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü ile İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi İşletme iktisadı Enstitüsü’nü bitiren ve inşaat sektöründeki çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunan Ahi, 2007’den bu yana Batı AtaşehirUphilI Court, Kartal Uprise Elite ve Uplife Park gibi tamamlanmış projelerin yanı sıra, kentsel dönüşüm kapsamında Fikirtepe, Etiler Uçaksavar Sitesi ve Esentepe Emekli Subay Evleri’nde başlattıkları projelerin hayata geçirilmesi sürecinde önemli görev ve sorumluluklar almış.
Kentsel Dönüşüm Yasası’nı bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Bu yasanın amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen, sanat, norm ve standartlara uygun sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir. Diğer bir deyişle de çok riskli bir deprem coğrafyasında bulunan ülkemizi afetlere karşı daha dirençli binalar inşası ile güvenli yaşam koşullarını sağlamaktır.
Hangi tür yapılar bu yasa kapsamında yenilenecek?
Riskli alan içinde veya dışında olan ve riskli yapı tanımına uyan yapılar. İstanbul’da ruhsatlı olsun olmasın binaların büyük bölümü 1978 deprem yönetmeliği kriterlerine göre inşa edilmiştir. İstanbul o zaman ikinci derecede yer alırken şimdi birinci derece deprem bölgesi sayılıyor. Mevcut yapıların önemli bir bölümünün 2007 (güncel) deprem yönetmeliği ve eklerindeki şartları sağlamadığı, genel olarak riskli yapı grubuna girdiği söylenebilir.
Mevcut yasalar ile karşılaştırıldığında bu yasa ne gibi farklılıklar getirmektedir?
Bu yasa kapsamına giren alanlar ile riskli yapı grubuna giren binalar açısından, yasalardaki bazı uygulamalara değişiklik getirilmektedir. Örneğin oturduğunuz binayı veya siteyi yenilemek istediğinizde kat maliklerinin yüzde 100’ünün, kabul şartı ile alınacak kararlarla mümkünken, riskli olduğu tespitlenmiş yapılarda yeterli karar oranı için artık 2/3’lik çoğunluğu yeterli görmektedir. Yapıların depreme karşı güçlendirme veya yıkılarak yeniden inşası gündeme geldiğinde bir kişinin “ben bu binada yaşamımı tamamlamak istiyorum, burada ölmek istiyorum, yeni dekore ettim, tadilata şu kadar para harcadım, prensip olarak İstemiyorum, bizim yapımız sağlammış” gibi nedenler ile hayır denilmesi karşısında geriye kalan çoğunluğa söz düşmezken, artık çoğunluğun tek kişi karşısında hakları savunulmaktadır.
Depreme hazırlık için geç kalındı mı?
Kronometre çalışıyor. Olabildiğince hızlı önlem alınmaz ise Türkiye ekonomisinin can damarı olan bölgelerdeki yıkımın, sanayinin çökmesi tüm ülkeyi yıllarca geriye götürecek ve geri kazanım maliyeti tahmin edilemeyecek boyutta olacaktır.
Keşke bununla ilgili düzenleyici yasalar 13 yıl sonra değil de hemen akabinde çıkarılabilseydi, tahminiınce epey yol alınmış olurdu. Artık zamanın çok iyi değerlendirilme mecburiyeti var.
Japonya’nın bu konudaki başarısını örnek alabiliriz.
Ebru Güzel/Cumhuriyet