Okmeydanı dönüşümüyle İstanbul’un ortasında, 1 milyon metrekarelik ilave bir konut alanı doğacak. Projeden kim, nasıl etkilenecek? Endişeli bir bekleyiş var…
Okmeydanı halkı dönüşüm planlarını endişeyle izliyor. En kızdıkları kendilerine ‘işgalci’ denmesi, en büyük korkuları tapu beklerken evlerinden olmak, “Dedelerimiz, babalarımız köydeki tarlamızı sattı, öyle aldık buraları” diyorlar. 60’larda aile büyükleri gelmiş önce, aileler genişledikçe evler büyümüş, belediyelerin göz yummasıyla katlar yükselmiş, sonra tapu tahsis belgeleri dağıtılmış. Emekli tersane işçisi Nazım Horlu, “Ya emekçi ya emekliyiz” diye anlatıyor: “ Beyoğlu ’nun çöplerini bile biz topladık. Şimdi işleri bitti, bize üvey evlat muamelesi yapıyorlar.”
Halkın ortak kaygısı, Sulukule ve Tarlabaşı örneklerinde yaşananların burada da tekrarlanması…
‘Çöplerimizi yemeye mahalleye kurt inerdi’
Kadir Yılar, ‘televizyon tamircisi’:
“Babam 1963’te Sivas’tan buraya, tersanede çalışan akrabalarının yanına gelmiş. Buraya yerleşen insanların en büyük iş sahası Haliç kıyısındaki tersanelerdi. 80’den sonra da buranın halkı belediyelerde, PTT’de, TEK’te çalıştı. Yani devlete çalıştılar. Şimdi buradaki halk terörist onların gözünde. 40 yıldır bölge emniyette kırmızı daire içinde.’
‘Arsamızı 1971’de Arnavutlar’dan aldık. Şimdi işgalci dediklerine bakmayın, ciddi paralar verildi buralara. 83’te Özal ‘Tapularınızı vereceğim’ dedi, mühendislik firmalarına tomarla para verildi, sonra da 2 bin lira ödedik tapu tahsis belgesi almak için. Buraya defalarca bedel ödendi.”
‘15-20 ev vardı en fazla, mahalleye kurt gelirdi çöpü yemek için. Su yoktu kendimiz kuyu açtık. O günden beri bütün kazancımızı buraya gömdük. Sivas Hafik’ten, Giresun Alucra’dan gelenler, Tokat, Gümüşhaneliler çoğunlukta. Zorunlu göçle 90’larda gelen Kürtler de çok.”
Ali Pek, ‘tekstilci’: “En az 25 senedir bodrumlarda tekstil-fason dikim atölyeleri işliyor. Şu an 500’ün üzerinde atölye olduğunu tahmin ediyorum, genelde 10-30 kişi arasında insan çalışır. Çoğunlukla burada yaşayanlar çalışır atölyelerde. Yarısı da kadındır, gelip burada parça işi yapıp ailelerini geçindirirler. ’Kaçak’ diyorlar, bak vergi levhama!’
‘Tekstil piyasasının merkezine, Osmanbey-Eminönü-Laleli’ye yakınız. Beni İkitelli’ye gönderirlerse Osmanbey’den nasıl iş alayım? Çalışanların işlerini ellerinden alırlarsa ev paralarını nasıl ödeyecekler?”
Köyler yakılınca geldik
Hanife Canpolat, ‘parçabaşı tekstil işçisi’: “Okmeydanı’na ben 2 yaşındayken Sivas’tan geldik. Abim evin borcu verilecek diye okumadı, çalıştı. Buralar hep böyle alındı, kıyıda köşede ne varsa evlere verildi. Parça başına 200 kuruş alıyoruz, günde 20 lira anca kazanıyoruz. Geri kalan vaktimde de 3-4 apartmanda tuvalet, merpen temizliyorum. Eşimden ayrıyım, bir çocuğum evli, diğeri de askerde. Evin tek gelir kaynağı yıllardır benim. “
Sultan Yurt, ‘market işletmecisi’:
“Eşim Tunceli ’de iş bulamadı, 86’da evlendikten bir yıl sonra buraya taşındık. Köyler yakıldığında da çok kişi buralara kaçtı. Abim, amca çocuklarım da burada. Evimiz lüks değil, doğalgazımız yok. Genelde yoksul insanlar komşularımız. Eve 500 lira kira ödüyoruz, bu dükkân da kiralık. Buralar yıkılacak diyorlar. Kiracılar çıkartılırsa herkes çok mağdur olur. Artık burası ikinci Tunceli bizim için, çıksak nereye gideriz bilmem. “
Tarlabaşı güveni sarsmış
Nazım Horlu, ‘emekli tersane işçisi’: “Babam 60’ta Sivas’tan gelmiş, dedem hayvanları satmış öyle almış arsayı. Çamurlar içinde yaşadık yıllarca. Şimdi barınma yerimizi şehrin göbeğinde olduğu için ‘ kentsel dönüşüm ’ adı altında elimizden almaya çalışıyorlar. Tarlabaşı’nda olanları görmedik mi?”
Feyzi Tokmak, ‘emekli memur’: “Burada tersanelerde çalışmayan çoğu kişi devlet memuruydu. Ben de İSKİ’den emekliyim. Beyoğlu ’nun çöplerini topladı buranın insanı. Su, elektrik hatta kanalizasyonu bile kendi elleriyle yaptı. İşleri bitti paramızla aldığımız yerden atmak istiyorlar. Üvey evladı bile olamadık buranın. Ev sahiplerinin hepsi emekli, 750 lira maaşla geçiniyoruz.”
Yalçın Köse: “2005’te 14 adayı sit alanı diye boşaltacaklarını söylediler. Tepki çığ gibi büyüdü, miting oldu, 5 bin kişi sokaktaydık. Tepkimizi görünce diğer adaları yıkamadılar. Şimdi yine aynı durumdayız. Herkesin yerinde kalacağını söylüyorlar ama inanmıyoruz. Bu kadar yoğun bir yerleşim alanından nasıl müteahhit payı çıkartacaklar?”
Radikal/Elif İnce