TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar, “Türkiye’de kentlerin yüzyıllardır tekrar eden depremlere, sıradan yağışlara ve kısa süreli dönemsel kuraklıklara karşı dahi dirençsiz olduğunu” belirtti
Uyar, her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan “Dünya Konut Günü” ve “Dünya Habitat Günü” nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, her yıl farklı bir tema ile kutlanan “Dünya Habitat Günü”nün bu yılki temasının Birleşmiş Milletler tarafından “Kentler ve İklim Değişikliği” olarak belirlendiğini kaydetti.
Yeryüzünde yaşanmaya başlanan iklim değişikliğinin sonuçlarının kimi zaman uzun süren kuraklıklar, kimi zaman da yaşanan sellerle kendini gösterdiğini ifade eden Uyar, değişimin olumsuz sonuçlarının doğal alanların yanı sıra kentsel ve kırsal insan yerleşmelerini de doğrudan etkilediğine dikkati çekti.
Kuraklık sonucu içme ve kullanma suyunda yaşanan azalma ve ani yağışlardan kaynaklanan sel baskınlarının, günümüz kentlerinin önemli ve önlem alınması zorunlu sorunları arasında yer aldığını belirten Uyar, “Türkiye kentlerinin önemli bir bölümü, yetersiz ve sağlıksız içme suyu altyapısından kaynaklanan nedenlerle bir yandan sıklıkla susuzlukla karşı karşıya kalırken, diğer yandan kaçak ve kayıp oranlarının büyüklüğü nedeniyle dünyanın en müsrif kentleri arasında da yer almaktadır. Yasal düzenlemelerdeki yetersizlik, kontrolsüz yer altı suyu kullanımı, su şebekelerinde ve depolamada yaşanan sorunlar kentlerimizin yaşamakta olduğu su sorununu giderek daha da büyütmekte, yaşanan dönemsel kuraklıklara karşı dirençsiz hale getirmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Sıradan yağışların sellere ve can kayıplarına neden olduğu Türkiye’deki kentlerin, yanlış uygulamalar ve plansızlık nedeniyle risk altında olduğunu vurgulayan Uyar, yapılan yeni hataların da riskleri büyüttüğünü ileri sürdü.
Uyar, şunları kaydetti:
“Dünya kentlerinin iklim değişikliğinin olası sonuçlarına karşı önlemleri tartıştığı bir ortamda, iklim değişikliği bir yana kentlerimiz; yüzyıllardır tekrar eden depremlere, sıradan yağışlara ve kısa süreli dönemsel kuraklıklara karşı dahi dirençsizdir ve sakınma refleksi gelişmemiştir.
Yüzyıllardır gerçekleşen depremlerle onlarca kez yıkılan, her yağışta sel altında kalmaya başlayan kentlerimizde, yaşananlardan ders alınmaz ve sakınım planlaması çalışmaları bir türlü yaşama geçirilmez, olağan doğa olaylarının afete dönüşmesine seyirci kalınırken, iklim değişikliğinin sonuçlarına hazırlıklı olmak düşüncesinin yaşama geçirilmesi çok uzak olasılık gibi görünmektedir.”
Uyar, BM’nin bu yılki temasının Türkiye’de gündem maddesi haline getirilmesi gerektiğini belirterek, sera etkisinin oluşmasına katkı sağlayan yanlışlardan uzaklaşmaya yönelik adımlar atılması ve iklim değişikliğinin olası sonuçlarına karşı ciddi önlemler alınması gerektiğini belirtti.
Her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü, tüm insanlık için temel bir hak olan “yeterli ve sağlıklı” barınma hakkının devletler ve kentler düzeyinde karşılanmasına katkı sağlamak amacıyla, “Dünya Konut Günü” ve “Dünya Habitat Günü” olarak kutlanıyor.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar, yaptığı yazılı açıklamada, her yıl farklı bir tema çerçevesinde kutlanan Dünya Habitat Günü’nün 2011 yılı temasının Birleşmiş Milletler tarafından “Kentler ve İklim Değişikliği” olarak belirlendiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler tarafından tema seçimine ilişkin yapılan değerlendirmede, 21. yüzyılda dünya gelişiminin önündeki en zorlu koşulun iklim değişikliği olduğunu ifade eden Uyar, önümüzdeki 10- 20-30 yıllık zaman dilimlerinde kentlerin bu koşullara nasıl yanıt vereceğinin öngörülemediğini bildirdi.
Uyar, şunları kaydetti:
“Yeryüzünde yaşanmaya başlanan iklim değişikliğinin sonuçları kimi zaman uzun süren kuraklıklar, kimi zaman da yaşanan sellerle kendini gösterirken, değişimin olumsuz sonuçları doğal alanların yanı sıra kentsel ve kırsal insan yerleşmelerini de doğrudan etkilemektedir. Kuraklık sonucu içme ve kullanma suyunda yaşanan azalma ve ani yağışlardan kaynaklanan sel baskınları günümüz kentlerinin önemli ve önlem alınması zorunlu sorunları arasında ön sıralarda yer almaktadır.
Türkiye kentlerinin önemli bir bölümü, yetersiz ve sağlıksız içme suyu altyapısından kaynaklanan nedenlerle bir yandan sıklıkla susuzlukla karşı karşıya kalırken, diğer yandan kaçak ve kayıp oranlarının büyüklüğü nedeniyle dünyanın en müsrif kentleri arasında da yer almaktadır.
Yasal düzenlemelerdeki yetersizlik, kontrolsüz yer altı suyu kullanımı, su şebekelerinde ve depolamada yaşanan sorunlar kentlerimizin yaşamakta olduğu su sorununu giderek daha da büyütmekte, yaşanan dönemsel kuraklıklara karşı dirençsiz hale getirmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Ankara’da yaşanan ve Kızılırmak’tan kente sağlıksız su verilmesi ile giderilmeye çalışılan dönemde olduğu gibi, yöneticilerin bilim ve teknik dışı tercihleri yaşanan sorunları daha da büyütmektedir. Sıradan yağışların sellere ve can kayıplarına neden olduğu kentlerimiz, yanlış uygulamalar ve plansızlık nedeniyle risk altındadır ve iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı dirençsizdir.
Türkiye’de kentler büyük risk taşıdığı halde gerekli önlemler alınması bir yana, yapılan yeni hatalar riskleri büyütmektedir. Yapılaşmaya açılan betonlaştırılan vadiler, dere yatakları, kent içinde üstü kapatılarak sokağa dönüştürülen dereler, yanlış projelendirme ve uygulamalar nedeniyle yağışlarda su kanalına dönüşen sokaklar, dere yataklarına yapılan, altyapısı çözümsüz alt geçitler, dere yatakları ile deniz arasına çekilen yapılaşma ve otoyol setleri, kentlerimizi güvensiz hale getirmektedir.”
İklim değişikliğini ve olası sonuçlarını ve sonuçların günlük yaşama yansımasını görmezden gelmenin, gerekli önlemleri almamanın, çözümden hızla uzaklaşmaya neden olacağını belirten Uyar, “Ülkemiz kentlerinde raylı toplu taşıma sistemlerine, bisiklet ve yaya ağırlıklı düzenlemelere yeterince yer verilmezken, özel araç kullanımını özendiren uygulamalar desteklenmekte, modalaştırılmaktadır. BM’nin bu yılki teması, ülkemiz kentleri için sürekli gündem maddesi haline getirilmeli, bir yandan sera etkisinin oluşmasına katkı sağlayan yanlışlardan uzaklaşmaya yönelik adımlar atılırken, diğer yandan iklim değişikliğinin olası sonuçlarına karşı ciddi önlemlerin vakit geçirilmeden alınmalıdır” önerisinde bulundu.
AA