Erciş’in tanınmış ailelerinden Nalbantoğlu ailesinin yaptırdığı bina kâğıt gibi yıkıldı. 4 katlı Nalbantoğlu Apartmanı’nda 8 aile üyesiyle birlikte 2 misafir hayatını kaybetti
Erciş’in tanınan ailelerinden, Serhat Otel’in sahibi Nalbantoğlu ailesinin, kendi yaptırdığı bina, aileden 8 kişiye mezar oldu. Deprem sırasında kağıt gibi yıkılan Nalbantoğlu Apartmanı’ndan sağ çıkan olmadı. 4 katlı binada yaşayan Şükran, Esra-Orhan, Funda-Ergün-Emre, Demet ve kızı Şuheda Nalbantoğlu artık yok. Bursa’da yaşayan Furkan Nalbantoğlu (23), felaket haberini aldığı gibi Van’a gelmiş. Konuşurken yüzü bulutlanan Furkan anlatıyor:
“Kendi yaptırdığımız binada oturuyorduk. Amcalarım burada yaşıyordu. Misafirliğe gelen bir kadın ile kızıyla beraber toplam 10 kişi burada yaşamını yitirdi. Emre 8, Şuheda 10 yaşındaydı.”
Furkan şimdi ailesinin başına gelen felaketten sonra Bursa’ya dönmeyi düşünmüyor. “Çalışabileceğimi zannetmiyorum. Erciş’e dönerim herhalde” derken ailesini yalnız bırakmak istemediğini yineliyor.
Enkaz altında iki oğlunu kaybeden dedesi Alaeddin Nalbantoğlu da aynı binada gelini ve damadı ile yaşıyormuş. Ancak dede Nalbantoğlu deprem sırasında oğulları İlhami ve Hasan ile beraber sahibi oldukları Serhat Otel’de bulunduğu için enkaz altında kalmaktan kurtulmuş. Alaeddin Dede’nin yerle bir olmuş binanın etrafında ağlayarak dört dönmesi görenlerin içini parçalıyor.
“Artık yaşamak istemiyorum”
Önceki gün enkazdan eşi ve oğluyla yan yana çıkarılan Funda Nalbantoğlu (30), İnönü Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra evlenip Erciş’e taşınmış. Aslen Malatyalı olan Funda’nın kuzeni Fulya Özek, çiftin birbirlerini çok sevdiğini gözleri dolarak anlatıyor:
“Eniştem Ergün, ‘Güzel kız bulup evlenirim’ diyerek yıllarca evlenmemiş. Bizim ailenin en güzel kızı Funda’mızı 22 yaşındayken gelin aldı. Evlendikten bir yıl sonra anne oldu.”
Enkazdan tesadüfen çıkan fotoğraf albümüne bakıyoruz beraber. Emre, fotoğraflarda daha ufacık. Kuzeninin anlattığına göre, Funda 3 gün önce Malatya’dan kendisini görmeye gelen annesine artık yaşamak istemediğini söylemiş: “Teyzeme, ‘Bu dünyada her şey aynı. Artık tat alamıyorum. Emre’yi ve Ergün’ü de götüreceğim. Onlarla beraber ölmek istiyorum’ demiş. Teyzem de ‘Neden öyle diyorsun? Evlat acısı göstermesin Allah bana’ deyince ‘Keşke siz de gelseniz’ demiş. İçine doğmuş sanki.”
‘Dünyam dar oldu’
Depremin olduğu Pazar gecesi 23.00 sularında Esra Nalbantoğlu ise, cep telefonundan çağrı atınca aileyi bir umut almış ancak sonra ses çıkmamış. Akrabalarının anlattıklarına göre, tüp bebek tedavisi için Ankara’da bir ay kalan Esra, Erciş’e birkaç gün önce dönmüş. Kızı için ağıt yakan Şaduman Hanım durmadan sayıklıyor: “Bebek istiyordu benim kınalı kuzum. Gözleri yemyeşildi. Dünyam dar oldu. Sığamıyorum bir yerlere.”
Funda ve Emre Nalbantoğlu binada can verdi.
‘Dayanıklılık testi yaptırın demiştim’
Funda’nın ABD’deki Boston Üniversitesi’nde jeofizik mühendisliği üzerine yüksek lisans yapan kardeşi Muhlis Ünaldı, haberi duyunca soluğu Türkiye’de almış. Yıllar önce binayı kendilerinin yaptırdıklarını öğrendiği vakit Nalbantoğlu ailesine depreme dayanıklılık testi yaptırmalarını söylemiş genç adam, “Ben test yaptırın demiştim. Yaptırmadılar. Enkazı inceledim. Düz demir kullanılmış. Burgulu demir kullanılması gerekirdi” diyor.
Milliyet/Burcu Karakaş