Marmara Depremi’nden sonra yönetmelik değişti, denetimler arttı, C 20 ve C30 gibi hazır beton kullanımı yaygınlaştı. Hazır Betoncular, 1999 yılından sonra inşa edilen projelerin, birer can simidi olduğunu açıkladı
Türkiye Marmara Depremi’nden çıkardığı dersle inşaat sektöründe pek çok yeniliğe gitti. Dayanıklılığı C14’e göre çok daha fazla olan C30 sınıfı hazır beton kullanımı yüzde 0.6’dan yüzde 40’a yükseldi. Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı hazırlandı, yapı denetiminde uygulamalar sıkılaştırıldı. Depremde yıkılan binaların yüzde 64’ünde su yalıtımının olmadığının anlaşılması nedeniyle su yalıtımı geç de olsa tartışılmaya başlandı. 1999 sonrası yapılan yeni binalar, depreme karşı daha güvenli tedbirler sunan yeni yönetmelikle yapıldı. Bütün bunları birarada değerlendiren Hazır Beton Birliği “Her yeni bina bir can simididir” derken, İMSAD önlemlerin yeteri hızda alınmadığından şikayet ederek “Ok yaydan çıkmadan yapamıyorsak yıkalım” önerisini getirdi.
17 Ağustos 1999 depremi tüm Türkiye’yi 7.4 büyüklüğünde sarsmıştı. Marmara depreminin ardından 12 yıl geçti. Depremin yıldönümünde bir açıklama yapan Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Ayhan Güleryüz, kaliteli ve yüksek dayanım sınıfında beton kullanılması için çalışmaları sürdürdüklerini belirtti. Güleryüz sözlerini şöyle sürdürdü:
Bazı bölgelerde C20 de yetmez
“2010 yılında yaptığımız araştırmaya göre 1996 yılında ‘C 14’ dayanım sınıfında kullanılan betonun oranı yüzde 37,5 iken, 2010 yılında bu oran yüzde 2’ye geriledi. Buna karşılık C30 ve üstü dayanım sınıfı beton kullanım oranı yüzde 0.6’dan yüzde 40’a yükseldi. Afet Bölgeleri’nde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’te 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde kullanılacak en düşük beton sınıfının C 20 olduğunu biliyoruz. Ancak, korozyon gerçeğini düşünürsek bu sınıf yeterli değildir. Bu nedenle ‘C 30’ (santimetrekarede en az 300 kg basınca dayanıklı beton) ve üstünde kullanılan kaliteli betonlarla inşa edilen binaların depremde az hasar alacağını öngörebiliyoruz. 1999 depreminden sonra yapılan tüm yönetmelik değişikliklerinin yanı sıra depremde riskleri azaltmak, kaliteli ve standart betonun kullanımının yanı sıra eski binaların yenilenmesi ile de gerçekleşecektir. 1988 öncesinde inşa edilen yapılarda elle karılan dayanım sınıfı düşük olan betonlar kullanılmıştır. 1999 yılına kadar inşa edilen projeler ise yeni Yönetmelik kapsamında inşa edilmedi. Biz her yeni dairenin bir can simidi olduğunu savunmaktayız. Bu nedenle yeni projeler büyük önem taşımaktadır. Bu projeler, ‘Afet Bölgeleri’nde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’e uygun olarak yapı denetim kuruluşlarının kontrolünde ve standartlara uygun kaliteli beton ile inşa edilmektedir.”
Yüzde 64’ünde su yalıtımı yoktu
Radikal kararlar alarak depreme dayanıksız ve hasarlı binaların iyileştirilemiyorsa yıkılması gerektiğini savunan İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) da Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı 2023’ ile çalışmaların olumlu bir ivme kazanmasını beklediklerini açıkladı. Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç, bu alanda kaynakların verimli kullanılamadığını savunurken, mevcut yapı stoğu için harekete geçilmesi gerektiğini belirterek “Ok yaydan çıkmadan yapamıyorsa yıkmalıyız” dedi. Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği Başkanı Mehmet Özcan da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı rapora değinerek, yıkılan binaların yüzde 64’ünde su yalıtımı olmadığına vurgu yaptı. Özcan “Herhangi bir yoldan yapı donatısına sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek donatının özelliğini yitirmesine yol açıyor. Korozyon nedeniyle binanın taşıyıcı sistemi zayıflıyor. 10 yıl sonra donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin yaklaşık yüzde 66’sını kaybediyor” dedi.
BUGÜN/Selma ŞENOL