Öğretmen tatilde, doktor öğle yemeği molasında, öğrenciler sınav arasında Eyüp Körler Kütüphanesi’ne gelip, görme engelliler için kitap okuyor.
SES VEREN VAR MI?
Öğretmen tatilde, doktor öğle yemeği molasında, öğrenciler sınav arasında Eyüp Körler Kütüphanesi’ne gelip, görme engelliler için kitap okuyor.
Seslendirilen kitaplar, Türkiye’nin her köşesine hatta yurt dışına bile gönderiliyor. Kütüphane yetkilileri “gönüllü okuyuculara ihtiyacımız var” diyor.
Ramazan, İstanbul’un kalbi Eyüp Sultan’da atar. Sadece metropolün ilçelerinden değil, Türkiye’nin her vilayetinden insan akar bu kadim beldeye…
Bu hafta sizleri Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesinin yüz-yüzelli metre aşağısında, sahilde bir mekâna götüreceğiz.
Burası İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Eyüp Körler Kütüphanesi.
Temelleri 1997’de Taksim Atatürk Kitaplığıyla atılan kütüphanede örnek bir çalışma yürütülüyor. Esnaf, doktor, öğrenci, öğretmen… Her meslekten gelen onlarca kişi, gönüllü okuyucu olup görme engellilere ses veriyor. 5 bin sesli kitabın bulunduğu kütüphanenin sorumlusu Nihal Çağlan Türkmen “Burası görmeyenlerle gönüllü okuyucuların buluştuğu nokta” diyor. Türkmen, şöyle anlatıyor: “Görme engelliler için sesli kitap hayata tutunma aracı. Kendilerini dinleyerek geliştiriyor, böylece eğitimlerini tamamlıyorlar. Kütüphanemiz, gönüllü okuyucularımızla ayakta duruyor. Şu an kayıt altında bine yakın okuyucumuz var fakat sürekli okumaya gelen sayısı az. Bunlar arasında esnaf, doktor, öğretmen, öğrenci, akademisyenler bulunuyor. Eyüp Hastanesi doktorları öğle arası gelip burada yarım saat kitap okuyup gidiyor. Okunan kitapları, görmeyen okurlarımıza teslim ediyoruz. Dilerlerse kendi bilgisayarlarına alıyorlar. İsterlerse DVD ve CD ortamında teslim ediyoruz. Ses kayıtları, sadece kütüphanemizde kalmıyor, bunları Türkiye’nin her tarafına yolluyoruz. Diğer kütüphanelerle paylaşıyoruz. Yurt dışından bile istek geliyor. İngiltere, Azerbaycan, Almanya’ya sesli kitap gönderdik. Kitap sayımız ise her geçen gün artıyor. Gönüllü okuyuculara çok ihtiyacımız var. Özellikle yaz aylarında sayımız azalıyor. Okuması düzgün olan herkesi bekliyoruz.”
Peki her talep eden sesli kitap okuyabiliyor mu?
Nihal Çağlan Türkmen, gönüllüleri önce sütüdyoya alıp, seslerini değerlendirdiklerini anlatıyor: “Bir kere okurun telaffuzu düzgün olmalı. Sesini kontrol etmesini bilmeli. Vurguya, imlâya özen göstermeli. Sabırlı olmalı. Bir kitabın bir tek sesten çıkması gerekiyor. Bazen yarım bırakıyorlar. Bu sefer o okunanlar boşa gidiyor. Bir kişinin değişik günlerde okuduklarını kitap bitiminde montajla birleştiriyoruz.”
OKUYUCULAR MEMNUN: Bu da ilmimizin zekâtı
Emekli resim öğretmeni Ayşe Nursev Çiftçi, Körler Kütüphanesinin müdavim okuyucularından. İnternetten keşfettiği kütüphaneye Çekmeköy’den üç vasıta değiştirerek ulaşıyor. İstanbul’un kangrene dönüşen trafiğine aldırmadan 4 yıldır, haftada iki gün ses vermeye geliyor. “Ne kadar eser okuduğumu bilmiyorum” diyor ve şöyle anlatıyor: “Görme engelliler için bir şeyler yapmak müthiş keyif. Herkesi burayı görmeye çağırıyorum. Güzel dostluklar kuruyoruz. Bazen onlardan sipariş kitap alıyorum. Şu an bir yüksek lisans öğrencisi için Mimar Sinan kitabını okuyorum. Ağustosa yetiştireceğim inşallah.”
Beyazıt Devlet Kütüphanesinde uzun yıllar gönüllü okuyuculuk yapan emekli Perizat Altınay ise “Biz öldükten sonra sonra sesimiz kalsın. Sadece malınızın paranızın zekâtı olmaz. İlminizin ve bedeninizin da zekâtı var. Bu borcu vermenin en kolay yolu buraya gelip ses vermek diye düşünüyorum” diyor.
Üniversite öğrencisi Merve Kılıç da kütüphaneye iki senedir geliyor. “Burada kendimi çok mutlu hissediyorum” diyen genç kız, “Kütüphane, yol üstünde. Her gün binlerce kişinin gelip geçtiği bir yerde. Ama fark etmek lazım. Görme engellilerin bu hayatta biz görenlerden alacakları var. Bu borcu ödemek için geliyorum” diye konuşuyor. Eyüp’te oturan ev kızı Cahide Kazoğlu ise şunları söylüyor: “Ben bu ilçede oturuyorum. Kütüphaneye çok yakınım. Burada güzel bir ortam var. İlk defa karşılaştığımız görme engelli arkadaşlarımız bizi sesimizden tanıyor. Kulakları çok iyi. Hemen ayırt ediyorlar.”
GÖNÜLLÜ OKUYUCU OLMAK İSTİYORSANIZ
Görme engellilere ses vermek ya da sesli kitaplardan faydalanmak için işte adres ve telefonu:
Telefon: (0212) 417 25 46 / Eyüp korlerbolumu@ibb.gov.tr
7 bin 778 engelli kadrosu Ağustos’ta dolacak
Mimar Öğrencisine Engelli Dersi
Haber Merkezi ANKARA
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, YÖK ile yaptıkları çalışma ile mimarlık öğrencilerinin engellilerin ulaşılabilirliliğiyle ilgili temel eğitim alacağını bildirdi. Bakan Şahin, basın kuruluşlarının Ankara Temsilcileriyle Devlet Konukevi’nde önceki hafta bir araya gelerek, bakanlıktaki bir yılını değerlendirdi. Engellilerin günlük hayatta yaşadıkları sorunlara temas eden Bakan Şahin, son on yılda Başbakan Erdoğan’ın da çabalarıyla engellilerin sokağa çıktığını ancak sokağın yapısının engelliye uygun hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Bakan Şahin, bir yıl içinde bu konudaki eksiklikleri gidermek ve ikinci yılda da sivil toplumla beraber her ilde işin muhataplarıyla gelişmeleri takip etmeyi ve gerekirse cezalandırarak güçlü bir denetim mekanizması oluşturmayı amaçladıklarını dile getirdi. Engelli bireylerin girdiği ÖMSS ile 7 bin 778 boş kadronun Ağustos’ta doldurulacağını da açıklayan Bakan Şahin, “Diyanet İşleri Başkanı talimat verdi. Başkanlığında boş engelli kadro kalmadı. Sağlık Bakanlığı da çok yüksek bir kadroyu açtı ve aldı. Geriye kalanların da takibini yapacağız” dedi. Sosyal harcama bütçesinin 1 milyar TL’lerden bugün 22 milyar TL’ye ulaştığını ifade eden Şahin, ?Bu yoksullukla mücadelede önemli bir başarı. Bu miktarın artırılması içen çaba sarf edeceğiz” diye konuştu.
DOWN SENDROMLU ÇOCUKLAR KONUK OYUNCU OLDU
Dizide “engelimiz yok” dediler
Cüneyt Bitikçioğlu
Down sendromlu çocuklar, Samanyolu TV’de yayınlanan “İki Dünya Arasında” dizisine konuk oyuncu oldu. Dizinin 17. bölümünde bir dünya gerçeği gündeme getirildi. Dizi karakterleri İmam Ahmet ile Nisan’ın beklediği Down sendromlu çocuklarını dünyaya getirmekte kararlı olmasına karşın çevreden gelen kürtaj baskıları kafalarını karıştırdı. Çocuklarını dünyaya getirmekte kararlı olan Ahmet ve Nisan, Down sendromlu çocuklarına nasıl bakacaklarını düşünürken Şişli’deki Down Cafe’yi ziyaret etti. Cafe sorumlusu Sibel Burunsuz, down sendromlu çocuklara sahip çıkıldığında, arkalarında durulduğunda ve desteklendiğinde sınırları aştıklarını belirterek, “Emek harcandığında diğer çocuklar gibi, resim yapabiliyor, şiir yazabiliyorlar. Kafemize gelenlere hizmet edebiliyorlar. Onlar da bizim çocuklarımız sadece diğerlerinden farklılar o kadar. İki Dünya Arasında dizisi sayesinde çocuklarımızın her şeyi başarabilecek durumda olduklarını bir kez daha göstermek istedik” diye konuştu.