İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesi’nin konut kiralarında uygulanan artış oranı üst sınırının “adil” olmadığı yönündeki kararı kamuoyunda kirada %25 sınırı kalkıyor yorumlarına neden olurken, kararın ne anlama geldiğini uzmanlar yorumladı.
Patronlar Dünyası yazarı Ali Kemal Erdem’in aktardığına göre kiralarda yaşanan kontrolsüz artış pek çok insanın hayatını zorlaştırmaya devam ediyor.
Bu kapsamda fahiş artışların önüne geçmek için kira artışlarına yüzde 25 sınırı getirilmişti. Ancak buna rağmen %25 sınırının kalkacağına dair iddialar ve haberler zaman zaman gündeme gelmeye devam ediyor.
Son olarak geçtiğimiz günlerde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf mahkemesi) 54. Hukuk Dairesi’nin konut kiralarında uygulanan artış oranı üst sınırının “adil” olmadığına hükmettiği iddia edildi.
Söz konusu haber sosyal medyada yüzde 25 sınırı kalkıyor mu yorumlarına yol açtı ve buna dair yorumlar yapıldı.
Ancak verilen kararı emlak hukuku üzerine çalışan Avukat Yankı Büyüksezer’e soran Erdem’in aktardığına göre kamuoyunda bir yanlış anlama olduğu ve kararın yüzde 25 sınırını kaldırmadığı bildirildi.
“Karar yanlış yorumlanıyor”
Konuyla ilgili Büyüksezer, haberlere konu mahkeme kararının yanlış yorumlanarak haber yapıldığını ve bunun da bazı vatandaşların yanlış düşünmesine neden olduğunu öne sürerek durumu şöyle açıkladı:
“Kira hukukumuzda, konut veya çatılı işyerlerine dair kira parasının ne olacağı 5 yıllık bir sürece tabi. Türk Borçlar Kanunu’nun 344. Maddesi uyarınca kira sözleşmesi 5 yılı geçmişse taraflar “kira parasının tespitini” isteyebilir. Genelde bu davayı kiraya veren yani mal sahipleri açıp, kira parasının beşinci yılından sonra emsalleri oranına getirilmesini istiyor. Bu davayı, emsallerine göre yüksek kira ödediğini düşünen kiracı da açabilir. Bir de yine Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi var. Bu madde ise kira sözleşmelerinden bağımsız tüm sözleşmelere uygulanabilen ve halk arasında “uyarlama” davası olarak bilinen dava. Ancak fark şu, 138. maddenin uygulanabilmesi için kanun zorlu şartlar öngörmüş. Öngörülemeyen ciddi bir değişiklik olmalı, sözleşmenin bu halde sürdürülmesi çekilmez hale gelmeli vs. Kamuoyunda ‘Sözleşme 5 yılın altındaysa uyarlama, 5 yılın üzerindeyse tespit açılır’ şeklinde yanlış bir kodlama oluşmaya başladı. Bu demin bahsettiğimiz karar da yanlış yorumlanarak bu algıya imkan sağlıyor.”
“İstinaf mahkemesi’nin itirazı başka konuya”
Bahse konu kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesinin verdiği bir istinaf kararı olduğunu belirten Büyüksezer, “O kararda henüz beş yılı dolmamış, sözleşmesinin dördüncü yılına girmiş bir konut için tespit açılamadığı için uyarlama davası açılıyor. İlk derece mahkemesi yani Sulh Hukuk Mahkemesi davayı ilk celseden “uyarlama açılamaz” diye reddediyor. Bölge Adliye Mahkemesi ise “uyarlama açılamaz diye reddedemezsin, davayı gör, rapor aldır, kanundaki şartları sağlıyor mu talep ona bak, buna göre karar ver diyor”. Yani İstinaf Mahkemesi “uyarlama davasını kabul et” demiyor.” ifadelerini kullandı.
“Karar yüzde 25 sınırına dokunmuyor”
Söz konusu davanın avukatlarından birinin arkadaşı olduğunu kaydeden Büyüksezer, “Zaten bu dava bir arkadaşımın. Kendisi karar ilk çıktığında bana haber vermişti ama kararın hukukçular ve kamuoyu tarafından yanlış anlaşılabileceğini, gereksiz bir dava yükü oluşturacağını tahmin ettiğinden paylaşmamamı rica etmişti. Çünkü dediğim gibi karar tahminimiz üzerine yanlış yorumlanıyor. Biz o zaman da bu karar üzerine, dosya üzerinden tartışmıştık. Dosya bende mevcut. Zaten kararı incelediğinizde karar %25 sınırına dokunmuyor, uyarlamanın şartlarını belirliyor ve mahkemeye bu yönde bir inceleme yapması gereğini hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.
“Yargıtay, enflasyon ve dövizdeki dalgalanmayı olağanüstü koşul saymıyor”
Yargıtay, uyarlama davası için olağanüstü koşullar istediğini ve bunların deprem, pandemi, sel, bir savaş hali vb. koşullar olduğunu belirten Büyüksezer, “Enflasyon veya dövizdeki dalgalanmayı olağanüstü koşul saymıyor. Hatta Yargıtay bir kararında uzun uzun, 1958’den beri ülkemizde devalüasyon olduğuna, ülkemizde enflasyonun öngörülemez olmadığına dair bir belirleme yapmış. Bu tabi Yargıtay’ın görüşü” dedi.
“Ev sahiplerini ve kiracıları daha da mağdur edebilir”
Büyüksezer, sonuç olarak aylardır gündeme getirilen uyarlama kararının %25 sınırı ile ilgisi olmadığını da kaydederek, sözlerini “Kamuoyunu yanıltıcı şekilde bu konuya yaklaşılması orta vadede hem mal sahiplerini hem de kiracıları daha da mağdur edebilir. Hukukçuların toplumu doğru bilgilendirmesi gerekir” diyerek sözlerini bitirdi.