Geçen 40 yıllık sürede yurt dışında toplam 205 milyar dolarlık işe imza atan Türkiye müteahhitlik sektörünün sadece 2011 cirosu 20 milyar dolardı
Özellikle yurt dışında sertleşen rekabet koşullarına karşı mevzi kaybetmek istemeyen müteahhitlik firmaları, yurt içinde ise potansiyelini 400 milyar dolar olarak gördükleri kentsel dönüşüm yasasının uygulamasından ümitli.
Türkiye ekonomisinin yakaladığı büyüme rüzgârında en önemli katkıyı sunan inşaat sektörü, 2011 yılını krize rağmen yine iyi bir performansla kapattı.
Türkiye müteahhitlik firmaları yurt dışında 20 milyar dolara yakın projeyi alarak yine önemli bir başarıya imza attı. Yurt dışı faaliyetlerde 2010 yılındaki 23 milyar dolarda küçük bir düşüş yaşayan sektör temsilcileri, bu yıla ise temkinli girdi. Yurt dışında 93 ülkede 1972 2011 yılları arasında 6 bin 500 projeye imza atan Türkiye müteahhitlerinin, 2012 yılında sertleşen rekabet koşullarına nasıl hazırlandıklarını, beklentilerini, kentsel dönüşüm projelerini ve deprem kuşağındaki Türkiye’yi, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak ile konuştuk.
Ekonomist: Deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm ile başlamak gerekirse sizce nerede hata yapıyoruz, neden binalarımız en ufak bir depremde can alıyor?
Emin Sazak: Genel olarak farkındalığa ihtiyacımız var aslında. Maalesef tevekkül, tedbirin önüne geçiyor, o zamanda hep beraber hata yapıyoruz. En son yaşanan Van depremi örneğin, orada insanların güvenli olmadığı kanıtlanmış binaların içinde yaşamaya devam etmesinin iki nedeni var aslında. Birincisi başka gidecek yerleri yok, ikincisi insanlar alışıyorlar ve yer değiştirmek istemiyorlar. Bu da bir tevekkül işte. İnançları doğrultusunda orada yaşamanın herhangi bir sıkıntı yaratmayacağına inanıyorlar.
Kentsel dönüşüm bunun önüne geçebilecek mi?
Geçmeli. Bakınız topraklarımıza yüzde 92’si, nüfusumuzun ise yüzde 98’i deprem riski altında. Bu riski yaşanan depremlerde görüyoruz, yetmezliklerimiz ani ve acı bir şekilde ortaya dökülüyor. İşte kentsel dönüşüm bu nedenle çok önemli.
Bu süreç beklediğiniz gibi devam ederse ne kadarlık bir eko sistem yaratır?
Bizim beklentimiz 400 milyar liralık bir ekonomi yaratacak potansiyel var. Fakat bu işte önemli olan kararlılık. Kentsel dönüşüm yasasının çıkmasıyla birlikte de inşaat sektörüne önemli bir iş potansiyel açacağı kaçağı kesin.
Ne kadar sürecek bu yapılanma sizce?
Kademelendirme yapılması lazım ama her şeyden önce tespitler doğru yapılmalı. Depreme dayanıklı olan veya olmayan binaların envanteri ortaya konmalı. Böyle bir dönüşümün 10 yıldan önce tamamlanmasını beklemek ise gerçekçi olmaz. Ama daha kritik bölgelere konsantre olarak bu hızlandırılabilir.
Başarılı olacak mı hükümet bu çalışmasında, öngörünüz ne?
Deprem sonrası konuşup sonra rafa kaldırıyoruz. Bu olmamalı. Hükümetin ve bakanlığın bu konuda
ciddi bir yaklaşımı var. Hem depremsel kentsel dönüşüm hem de benzeri yıkımlarla karşılaşmamak amacıyla yapı denetimdeki getirecekleri yeni uygulamalar var. Biz bu konuyu çok önemsiyoruz ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na da görüşlerimizi anlattık. Bakan ile yaptığımız görüşme sonrası yasa değişikliği önerisinde bizim önerilerimizin genişçe yer aldığım gördük. Bu çok önemli.
Tüm bu gelişmelerin gölgesinde 2011 yılını nasıl geçirdi Türkiye müteahhitlik sektörü?
Sadece yurt dışında ilk 9 ayda 15 milyar dolar yeni iş alınmış, yılsonunda ise 20 milyar doları yakalamış durumdayız. Avrupa’da yaşanan kriz ortamı ve Arap baharıyla yaşanan sosyo ekonomik değişimlerin olduğu bölgelerde çalışarak bu rakamı yakalamış olmak çok iyi. 2010’da 23 milyar dolardı bu rakam. Küçük bir düşüş var fakat yine de başarılı demek lazım.
Peki 2012…
Bu yıl biraz daha temkinli olacak firmalar. Yurt dışında aktivite çok yoğun ama herkes Avrupa’nın bugünkü ekonomik sıkıntıları nasıl yöneteceğini bekliyor. Son beş yıldır yıllık ortalama 20 milyar dolar projeye imza atan sektörün bu yıl bu rakamı yakalaması büyük bir başarı olur.
İç pazara gelirsek orada öngörünüz nedir?
İnşaatta son 10 yıldır sürükleyici olan özel sektör yatırımlarına karşı kamu yatırımları biraz arkadan geliyor. İnşaat sektörü açısından yüzde 10 büyümeyle kapanan 2011’de de yine böyle oldu. Fakat 2012 biraz belirsiz. Belirsiz dönemlerde özel sektörün daha itinalı davranacağı düşüncesiyle büyümeyi sürdürülebilir kılmak için kamuya büyük görevler düşüyor.
Bunun için de alt yapı yatırımlarının sürmesi gerektiğini düşünüyoruz. 2012 yılında daha ziyade alt yapı yatırımları açısından hareketlilik bekliyorum. Tabii devletin yatırımlarını bir kısmını bütçeden karşılarken, diğer yandan alternatif finansman yöntemlerine de başvuracak.
Kamu özel sektör işbirliği artacak mı?
Tabii, bu çerçevede kamu-özel sektör işbirliklerinin daha da artacağını düşünüyorum. Büyük projeler özel sektör ve kamu birlikte yürüyecektir. Özellikle eğitim kurumlarında ve kamu binalarının yeniden inşa noktasında işbirlikleri olacaktır. Otoyollarla ilgili de bu öyle olacaktır. Bu tip projelerin tutarları büyük ve ciddi finansman kaynağı gerektiriyor. Dolayısıyla ihalelere çıkılırken zamanlama çok önemli. Uluslararası piyasaların durumu da göz önünde bulundurulmalı. Ona göre ihaleye çıkılmalı.
MÜTEAHHİTLER POLİTİK RİSK SİGORTASI İSTİYOR
Arap baharıyla özellikle Libya pazarında ciddi kayıplar yaşayan Türkiye müteahhitlik sektörü için bir an evvel bir politik risk sigortasının devreye girmesi gerektiğini ifade eden Emin Sazak, konuyla ilgili çalışmalar yaptıklarını söylüyor.
Güney Avrupalı müteahhitlik firmalarının daha önce ilgi göstermedikleri pazarda ihalele girerek rekabeti daha da tırmandırdığına işaret eden ve sektörün yurt dışında Çinli ve Güney Avrupalı firmalara karşı elinin güçlü olması gerektiğini aktaran Sazak şöyle diyor:
“Bu durumda yurt dışındaki pazar payımız tehlikede. Arap baharı nedeniyle yaşanan kayıpları da düşünecek olursak mutlaka bir risk sigortası gündeme alınmalı. Fakat bu inşaat firmalarının rekabetini negatif etkilemeyecek bir maliyette olmalı. Yapılan işin ne kadarı risk altında r risk altında diye bakıp ona göre bir teminatlandırma yapılabilir. Şu günlerde böyle bir sigorta sisteminde primlerin rekabeti negatif etkilemeyecek seviyelerde tutulması için devletin önderliğinde oluşturulacak bir fonun güvencesi maliyetleri aşağıya çeker mi diye sorguluyoruz” diyor.
Sibel Atik-Ekonomist