1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Kemal Eskenazi: Herkes Evinde Kendi Sebzesini Yetiştirecek!

Eski bir tekstilci olan Botanika’nın Genel Müdürü Kemal Eskenazi, 2001’de tekstil sektörünü bırakıp nasıl Botanika’yı kurduğunu ve konutta bahçe ihtiyacının nasıl karşılanabileceğini anlattı

Kemal Eskenazi Botanika’nın Genel Müdürü. Aslında o eski bir tekstilci. 2001’de tekstil sektörünü bırakıp Botanika’yı kurdu. Botanika, bir bahçe ekipmanları şirketi. Başta ‘Bu nasıl bir iş?’ diyebilirsiniz ama bunu demeden önce çevrenize bir bakın, dünyanın gittiği yeri düşünün, son zamanlarda da daha çok nelerden konuştuğumuzu aklınızdan geçirin. Kemal Eskenazi şehirlerde günlük koşuşturma içinde yaşayan insanların toprağa, çiçeğe dokunmayı özlemesinden yola çıkmış, çocuklarına hormonsuz ürün arayan ebeveynleri düşünmüş ve şirketini kurmuş. Çiçek Çoşturan gibi evlerdeki çiçekli bitkilere vitamin sağlayan ürünlerden tutun da evde balkonunuzda küçük bir organik bahçe kurmanızı sağlayacak tüm ürünlere kadar geniş kapsamlı bir işi var. Eskenazi, 2012’de çok daha fazla insanın evinde “pencere önü bostanları” kurulacağını söylüyor.

Bahçeyi, yeşili, çiçeği seven bir toplum olduğumuzu söyleyebilir misiniz?

Şimdi çevremize baktığımızda bunu söylemek biraz zor ama Anadolu’da durum farklı. Anadolu insanı sever. Ne yazık ki şehirleşme, son yıllarda özellikle İstanbul’da artan yoğun stresli iş ortamı toprağa, yeşile, çiçeğe özlemi de artırdı. Küçücük bahçelerinde farklı dünyalar kuranlar var.

* Siz de aslında tekstilciydiniz. İşinizi değiştirdiniz…
Evet. Tam 16 yıl tekstille uğraştım. Çok küçük yaşlarda çalışmaya başladım. Babamın yanına giderdim. Sultanhamam’daydı babam, orada ilk iş deneyimlerimi edindim. Oradan öğrendiğim en önemli şey etik. Ticareti doğru dürüst yapmak. Avusturya Lisesi’ni bitirdim. 17-27 yaş arası yurt dışındaydım. İsrail’de 10 yıl geçirdim. Ailem Türkiye’deydi. Orada akrabalarım vardı. 5 yıl anneannemle yaşadım. Liseden sonra Türkiye’ye askerlik yapmaya geri döndüm. Ve daha sonra da Türkiye’de kaldım. Tekstil işine girdik, 2006’da bıraktım ve botanik işine geçtim.

“Avrupalı bahçesiyle kendi ilgileniyor bizde ise bahçıvan tutuyorlar”
* Nasıl oldu bu işe başlamanız? Hobi bahçeciliği çok yeni bir iş alanı…

Haklısınız. Aslında bu iş Avrupa ve Amerika’da biliniyor ve önemseniyor. Çiçeğe, bahçelerine önem veriyorlar oralarda. Hobi bahçeciliği ise bize tam uymuyor.

* Neden uymuyor? Kaç kişi ‘Hobim bahçem’ der?
Burada ben işe başlarken şunu gördüm, İstanbul’da da bahçeli ev tercih edenler artıyordu. Ayrıca İstanbul’daki hayat çok yorucu. Doğaya özlem artıyor. İnsanlar evlerinde balkonlarında bahçeleri olmasa da birkaç çiçek yetiştirip mutlu olabilir… Bunlar olumlu yanları… Ancak Türkiye’de hobiye para harcamak çok yeni. Bizim işi geliştiren çok önemli bir şey var. Belediyeler peyzaja önem vermeye başladı. ‘Göz görür ister’ ya, onun gibi. Şu andaki duruma bakınca Avrupa ve Amerika’da insanlar bahçelerine kendileri bakıyor, Türkiye’de ise bahçıvanlar çalıştırılıyor. Bahçecilik henüz hobi gibi görülmüyor Türkiye’de. Avrupa’da ve Amerika’da insanlar bahçelerine bakarak stres atıyor.

“Roma sardunyaları İstanbul’da neden olmasın?”
* Avrupa kentlerinde yalnızca bahçeler değil balkonlar da çiçekli… Türkiye’de maliyetli mi geliyor insanlara bunlar?
Roma’nın sardunyaları, ilk aklıma gelenler. Roma’nın güzelliğine güzellik katan şey evlerin de bakımlı olması. Bakıyorsunuz burada da sıklamen 1 lira, sakız sardunyası daha ucuz. Küçük bir balkonunuz varsa 5-6 çiçek alırsınız, en az 6 ay yaşar bu çiçekler. Maliyeti yüksek değil. İstanbul neden Roma gibi olmasın?

* Sevmiyoruz yeteri kadar…
Evet, galiba az seviyoruz. Genelleme yapmak istemem ama baktığımızda şehrin balkonlarına durum ortada… Hayvanseverler gibi bitkiseverler de olmalı. Bence sorun burada. İnsanlar bitkilerin canlı olduğunun farkında değil. Bitkilerle ilgilenirseniz bitkideki gelişmeyi görürsünüz. Bitki de sevgi ister. Toplumda az sevgi olduğu için bu kadar az yeşil var çevremizde.

“Bitkiye su vermek yetmez”
* Siz bitkiler için gereken her şeyi üretiyor musunuz?

Başta gübre olmak üzere kürek, bitki besini, çapa gibi birçok şey üretiyoruz. Bitki destekleri üretiyoruz.

* Bitkiyi sulamak yetmez diyorsunuz…
Bitkileri de insanlar gibi düşünün. Su yeter mi size? Bitkiler yalnızca suyla beslenemez. Doğadan farklı mineraller almalı. Doğal ortamdan alıp bitkiyi saksıya koyuyorsunuz. Her şeyi topraktan alamaz.

Biz nasıl protein, kalsiyum alıyoruz, yalnızca suyla beslenmiyoruz, bitki besini de bunun gibi. Ayrıca küresel ısınma gerçeği var, daha az suyla daha çok beslenebilir bitkiler. Evet, bu bir maliyet ama çiçeği sevenler için büyük bir maliyet değil.

* Sizin çiçek çoşturanlarınız var. Kaç çeşit oldu?
10 çeşit çiçek çoşturanlar var. 5 litrelik çiçek çoşturanlarımız da var. Yaz aylarında daha çok çiçek oluyor, bu yüzden büyük paketler de yaptık. Sonuçta bir litre suya bir kapak konuluyor, ekonomik boylarını da yaptık.

“Pencere önü bostanlarında en çok maydanoz yetişiyor”
* ‘Pencere ö
nü bostanları’ diye bir kategori yarattınız… İnsanlar evlerinde organik bahçeler kurdular. Bu iş nasıl gidiyor?
Her geçen gün büyüyor. Artık herkes bu konularda duyarlı. Çoluğuna çocuğuna doğal ürünler yedirmek isteyenler yol arıyor kendilerine. Bu yollardan biri pencere önü bostanları. Tohum satışlar çok hızla artıyor. Bu yıl yüzde 30 oranında arttı. İnsanlar evlerine küçük bahçeler kuruyor. Bu projeyi bizim şirketimizin AR-GE’sinden sorumlu arkadaşımız Erkan Şamcı kurdu. Evde nasıl roka, nane yetiştirebilirimin yanıtını pencere önü bostanları veriyor. Günümüzde evde bitki yetiştirmek isteyenler çok. İstanbul’da çok farklı adreslere pencere önü bostanları kurduk.

* Kolay verim alınabiliyor mu?
Özellikle de yeşillik kolay. Evde meyve yetiştirmek zordur ama yeşillikler çok kolay. Önümüzdeki yıllarda evlerinde organik bahçeler yapacakların sayısı artacak.

* Pencere bostanlarında en çok ne yetiştiriliyor?
Maydanoz. Biz çok şaşırdık. Sonra gördük ki maydanoz çok tüketiliyor ve marketlerdeki maydanozlar eskisi gibi değil, sert ve kalın. Evlerde o eski tatları yakalamak mümkün. En önemlisi de kokusu. Roka, nane de yetiştirmek çok kolay. Biber, domates, patlıcan, fasulye, çilek yetiştirenler de var.

Eskiden orkide pahalıydı ama çok ithal edilince ucuzladı
* Orkide nasıl bu kadar ucuzladı?

Eskiden orkide bulmak da zordu ve pahalıydı. Ulaşılamazdı orkideye. Şimdi Türkiye’de yetiştiren de çok arttı. Orkide nemli ve tropik bölgede yetişir. Işık ister. Orkide çok ithal edildi, çok sürüm oldu fiyatları da düştü.

* Büyük bahçenin maliyeti ne kadardır? Ne kadar emek ister?
Büyük bahçe para ister. Hakikaten ucuz değil. Çim en zoru. Topraktan ve su direninden işe başlayacaksınız. Bunlar da para tutar. Çim bakımı para istemez ama alt yapı ister. Para harcamadan da bahçe yapılır, bu nasıl bir bahçe istediğinizle ve bakmanızla ilgili. Taşlar, şelaleler yapanlar var. Biz gübre kısmı, su tesisatları, otomatik hortum sarmalar gibi bahçeyle ilgili her şeyi satıyoruz.

“Boğaz’da tüm balkonlar çiçekli olsa şehrin çehresi değişir”
Botanika Genel Müdürü Eskanazi belediyelerin ‘Her balkona çiçek’ gibi kampanyalarına destek verdiklerini belirterek şunları söylüyor: “Bazı dergiler de en güzel bahçeleri, balkonları seçiyor. Bunlar çok önemli. İstanbul Belediyesi sokak lambalarının altına saksılarda çiçek koydu, çok güzel görünüyor. Bitki Kültürü Okulu da bizim bir projemiz. Amacımız insanlara bitkileri öğretmek. Evlerinde, bahçelerinde ne yetiştireceklerini öğretmek istedik. Bize başvurdular, toplantılar düzenledik. Kadıköy Belediyesi’yle bir çalışma yaptık. Düşünün Boğaz’da tüm balkonlar çiçekli olsa… Çok site yapıldı. Balkonlar çiçeksiz. Bakımsız bahçe olmasa, apartman girişlerine çiçek konulsa, İstanbul’un çehresi değişir.” Eskanazi, ayrıca çiçeklere doğum kontrol hapı verilebileceği görüşünde: “Çiçeklere yumurta kabuğunu suda bekletip o suyu çiçeklere vermek, kahve ve çay tortusu vermek, doğum kontrol hapı vermek işe yarar. Bir ara Starbucks kahve tortusu biriktirip veriyordu. Doğum kontrol hapı verildiğini duydum ama tam nasıl bir yararı var bilemiyorum.”

Elif Ergu/Vatan

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

İş Dünyasından “Deprem Fonu” Önerisi

Beklenen İstanbul depreminin ekonomik hasarını telafi edebilmek için en az üç Marmara Bölgesi’ne ihtiyaç duyulduğunu …