Anadolu ile Kafkas kültürünü birleştiren sivil mimarlık örneklerini ortaya koyması yönünden Kars ve yöresi çok önemli bir bölgedir. Ancak sınır kenti olması ve sürekli savaşlara sahne oluşundan ötürü de büyük zorluklar yaşamıştır.
Kars’taki sivil mimari günümüzde eski ve yeni olmak üzere iki ayrı şehir olarak sivil mimari yönünden incelenmelidir. Eski Kars bugün kale içerisinde ve onun eteklerinde olup Kaleiçi Mahallesi de bu yerleşimin ana noktasıdır. Günümüzde buradaki yerleşim eğri ve dar yolların iki yanında sıralanmış evleri ile sıkışık bir yapılanmayı göstermektedir. Kırsal kesimlerde ise iklim yerleşimi büyük ölçüde etkilemiş, bu nedenle de toplu yerleşime geniş yer verilmiştir. Bu tür yerleşimlerde bir alanın çevresinde çember biçiminde evler bir arada toplanmışlardır. Bu yerleşimlerin orta noktasını da cami oluşturmaktadır. Evler tek katlı toprak damlı taş yapılardır. Yapılarda yörede çok olan bazalt, andezit, tüf, aglomera taşları sık kullanılmıştır. Ayrıca çamur harçla örülü duvarlar çam veya kavak ağacından hatıllarla desteklenmiş, üst örtüyü ise toprak damlar oluşturmuştur.
Geleneksel Kars evlerinde iki ayrı plan tipinin uygulandığı görülmektedir. Bunlardan birincisinde giriş holleri yapının bir köşesine yerleştirilmiştir. Giriş holü yapının sağ veya sol köşesinde olanlarda odalardan biri bu girişin yanındadır. Giriş holünden çift kanatlı bir kapı ile salona, salondan da yine girişe benzer bir kapı ile yanındaki odaya geçilir. Yana yana dizilmiş odalardan diğerlerine daima bir geçiş vardır. Böylece ev içerisinde dairevi bir dolaşım sağlanır. Diğer tiplerde ise, giriş holünün bir tarafından salona, diğer taraftan da misafir odasına geçilmektedir. Bu tip evlerin birbirleri ile bağlantılı olduğu açıkça görülmektedir.
Kars’ın sivil mimari örneklerini oluşturan, Rusların yapmış olduğu evler çoğunlukla taş ve kerpiçten yapılmıştır. Kars’ın eski evleri 1878-1918 arasında Kars’ın Rus işgaline uğradığı sırada eski evler olduğu gibi bırakılmış, yeni yerleşim Taht Düzü denilen güneydeki alana kurulmuştur. Osmanlı sivil mimarisine benzemeyen, üst düzey memur, subay ve yabancı ailelerin yaşamaya başladığı yeni binalar bu yeni yerleşim alanında yapılmıştır.
Rusların askeri vilayeti olan ve 40 yıl işgal ettikleri bu şehirde yeni bir yapılanmaya gitmişlerdir. Bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinin bulunduğu alanlara 1890 yıllarında Hollanda’dan getirilen mimar ve mühendislere ızgara planlı, birbirini kesen caddelerden oluşan yeni bir şehir kurdurmuşlardır. Geniş ve düzgün taş kaldırımlı caddeler ile geniş parklar ile şehrin görünümü değişmiştir. Kars’ın yeni yapılanmasında Kuzey Avrupa mimarisi üslubundan yararlanılmış, düzgün bazalt taşından iki ve üç katlı binalar yapılmıştır. Bunların yanı sıra villa tipi evlere de geniş yer verilmiştir. Bu evlerin bazıları cadde üzerinde olmalarına karşılık geniş bahçe içerisinde olanları da bulunmaktadır. Bu yapıların geniş cepheleri duvara dayalı yarım sütunlarla ve kabartma bordürlerle bezenmiş, iç mekanlarda ise odalar uzun koridorların çevresinde sıralanmıştır. Bu koridorun çevresinde birbirlerine açılan odalar, salonlar bulunmaktadır.
Ayrıca Peç ismi verilen şömine biçiminde yeni bir ısıtma sistemi burada uygulanmıştır. Bu sistemde Peçlerin içerisinde yakılan kömürlerin çıkardığı sıcaklık iç mekan duvarlarından geçirilen borularla yapıların tümünü ısıtmıştır. Kışların soğuk ve uzun geçtiği Kars’ta Peçlerin yanı sıra daha değişik ısıtma sistemleri de geliştirilmiştir. Odaları birbirinden ayıran duvarların köşesine yarım daire biçimli ve çıkıntılı “galanka” denilen büyük bir soba yerleştirilmiştir. Altı demir döküm olan ve yüksekliği tavana kadar ulaşan, yukarıya doğru daralan ve boruya dönüşen sobalarla evler ısıtılmıştır.
XIX.yüzyıldan günümüze gelen kesme taşların kullanıldığı yapılardan birisi Rus Konsolosluğu olarak yapılan iki katlı yapıdır. Yapının cephesi siyah ve deve tüyü renginde tüf taşı ile kaplanmıştır. Diğer cepheler de moloz taş duvarlıdır. Üst katların köşe balkonlarının korkulukları dökme demirden olup, kendine özgü şekiller içermektedir. XIX.yüzyıldan günümüze kalan Devlet demir Yolları binaları ise Rus işgali sırasında Ruslar tarafından yapılmıştır. Bu yapılarda siyah kesme taşlar cephelerde ağırlıklı olarak kullanılmıştır.
XIX.yüzyıldan kalan Osmanlı yapılarından bazılarının avlulu olduğu görülmektedir. Bu evlere genellikle sokaktan bir duvar ile ayrılan avludan girilmektedir. Ahşap bir merdiven üst kattaki açık sofaya çıkışı sağlamaktadır. Bu açık sofalar boydan boya cepheyi doldurmaktadır. Aynı zamanda bunlar direklerin taşıdığı ahşap balkonlar halindedir. Direklerin arasındaki kirişler adeta bir dantel gibi oyulmuş ahşap süslemelerle bezelidir. Bunlardan Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın XIX.yüzyıl sonlarına tarihlenen köşkü, burmalı sütunları, ajurlu süslemeleri ve diğer evlerden farklı ahşap bezemeleri ile dikkati çekmektedir. XIX. yüzyılda Çarlık Rusya’sının şehri yönetenler için Kaleiçi Mahallesi’nde yaptırdığı köşk dönemin mimarisini en güzel biçimde yansıtan bir yapıdır. Konak ismi verilen bu yapı çatı katıyla birlikte üç katlıdır. Köşkün L şeklindeki avlusunda müştemilat binaları bulunmaktadır. Bu yapı günümüze çok harap durumda gelmiştir.
Kars evleri arasında Namık Kemal’in dedesi Abdüllatif Paşa’nın Kars Mutasarrıfı olduğu ve 1853 yılında yaşadığı üç katlı binanın yalnızca zemin katı günümüze gelebilmiştir. Namık Kemal bu evde küçük yaşlarda yaşamış ve ilk şiirini de burada yazmıştır.
Yusufpaşa Mahallesi, Ordu Caddesi üzerinde bulunan Eski Hastane binasının ön cephesi andezit taşından yapılmıştır. Cephe tamamen oyma ve kabartma bezeme ile kaplanmıştır. Bu bezemede stilize edilmiş ve geometrik motifler dikkati çekmektedir. Yapının diğer cepheleri bazalt taşından düz duvarlar şeklinde örülmüştür. Üç katlı olan bu bina L şeklinde bir plan düzenindedir. Yapı 1985 yılında restore edilmiş olup, günümüzde Kars İl Sağlık Müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmaktadır.
Kars sivil mimari örnekleri arasında Katerina Köşkü, Hekimler Evi olarak kullanılan yapı, İsmet Paşa İlköğretim Okulu, Defterdarlık Binası, Taşkahve, Kars Anadolu Lisesi bulunmaktadır.