Mehmet Yılmaz: Dün Milliyet’in birinci sayfasında bir fotoğraf yayımlandı. Kadıköy sahil şeridinde yapılmış bir cam küp şeklinde bina bu. Gazeteden öğrendiğime göre bir otel yapılıyormuş…
Fotoğraf denizden çekilmiş. Siyah devasa bir cam küp kıyıda öylece duruyor. Sağında solunda da bildiğimiz “Türk işi apartmanlar”dan bir dizi! Geri planda iki tane gökdelen inşaatının sürdüğü de hayal meyal görülüyor.
Gazete fotoğrafın üstüne şu manşeti atmış: “Kadıköy’e yakışmış mı?”
Bir soru sorulunca yanıtlamadan duramam! Hemen fotoğrafı inceledim tabii. Soru cam küp için sorulmuş ama “Bulmacalarda her zaman yanıltmalar olabilir” diyerek binaları tek tek inceledim.
İşte yanıtım: O sahil şeridindeki binaların hiçbiri yakışmamış! Cam küp de, sağındaki solundaki bahçeleri olmayan ve odalarının camlarından birbirinin içine bakılabilen cüce apartmanlar da, arka plandaki gökdelen inşaatları da!
Tersi bir yanıt da olurdu tabii. Şöyle: “O cam küpün sağındaki solundaki binalar Kadıköy’e yakışıyorsa, cam küp de yakışmış demektir!”
Değerli mimarlarımız cam küp için “Moda’nın bağrına saplanmış bir hançer” değerlendirmesi yapmışlar ama doğrusunu isterlerse o bina Moda’ya saplanmış bir “hançer” ise sağındaki solundaki çirkin apartmanlar da “sustalı çakı” olmalı!
Dünkü Hürriyet’te bir inşaat firmasının yapmakta olduğu bir site ile ilgili bir reklam vardı.
İstanbul’un her sokağında rastlayabileceğimiz, balkonlarında çanak anten bulunan çirkin bir apartmanın siyah beyaz fotoğrafı üzerine “İstanbul’da evlerin yüzde 93’ünün manzarası budur” yazılmış.
Oran gerçekten o kadar mıdır bilemiyorum ama doğru olma olasılığı çok yüksek!
Yaşadığımız kentleri çirkinleştirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ama bunda en büyük suç da sanırım mimarların olmalı!
O binaların projelerinin hepsinin altında bir mimarın imzası var ve şu koca kentte “İşte değerli bir mimari eser” diyebileceğimiz binaları üşenmezsek tek tek sayabiliriz!
Hürriyet/Mehmet Y. YILMAZ