1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

İstanbul’un Eski Binaları Restorasyonla Canlanıyor!

Tarlabaşı, Beyoğlu, Galata gibi eski semtlerdeki 2-3 katlı binalar, varoşlaşan şehrin merkezlerini oluşturuyordu. Oysa bu binalar tarihi açıdan büyük öneme sahip. Bakımları yapılıp şehir hayatının içine katılmaya başlanan binalar, yerli ve yabancı pek çok yatırımcının ilgisini çekiyor. Eskiden müzeler ya da devlet kurumlar dışında pek kullanıcısı olmayan binalar, restorasyon projelerinin önünün açılmasıyla, yatırımcıların da ilgisini çekmeye başladı. Sanat galerisi, restoran ve butik otel haline getirilen tarihi eser binalar, oturum amaçlı olarak da değerlendirilebiliyor.

BELEDİYE “ÇİVİ ÇAKIMINA” İZİN VERMİYOR
3. derece tarihi eser olan bina tanımı artık kullanılmıyor. Birinci ve ikinci derece ayrımı ise, binaların tarzına göre belirleniyor. Birinci derece tarihi eser olan binalar, hem içi hem dışıyla bir kültür ve sanatı yansıtıyorlar. Herhangi bir onarım ya da restorasyon işinde, binaların içinin ve dışının aynen korunması gerekiyor. 2. derece yapılarda ise dönemin özellikleri bulunmuyor. Cephe mimarisiyle yapılan, tarihsel kimliği olan, çoğu da konut olarak kullanılan bu binalar daha sade, süsten uzak, düz binalar şeklinde yapılmış oluyorlar. Bu binalarda ufak tefek değişiklikler yapılabiliyor, içinde yeni fonksiyonlar yaratılabiliyor.

Birinci dereceden binalar için, “çivi bile çakılamaz” şeklinde özetlenen sıkı kurallar var. 2. derece tarihi eser olan binalar için ise restorasyon işleri biraz daha kolay. İkinci derece binaların basit bazı onarımlarını, Anıtlar Yüksek Kurulu’nun ya da Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün onayı gerekmeden yapabilmek mümkün. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan KUDEB (Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü), yapıların yaşamım sürdürmeyi amaçlayan bakımlar için izin verebiliyor. İç ve dış sıva, boya-badana, doğrama ve döşemede değişiklikler, sanat tarihi açısından özelliği olmayan tavan kaplamaları, -elektrik tesisatı ve sıhhi tesisat tamirlerinin yanında Müdürlük, çatı onarımı ve kiremit aktarılması ile, taşıyıcı unsuru etkilemeyen müdahelelere de izin veriyor.

ESKİ ESERLER GÜÇ SEMBOLÜ
Tarihi binalar eskiden sadece müze ya da devlete ait binalar olarak kullanılırdı. Şimdi ise restorasyon projelerinin artması ve kolaylaşmasıyla, pek çok kişi buraları yatırım amacıyla satın alıyor. Sanat galerisi, restoran, butik otel, genel müdürlük binaları olarak kullanılabilen tarihi eserler, oturum amaçlı olarak da tercih ediliyor.

Design Embassy mimarlık şirketinin yöneticilerinden Emrah Korkut Sevimli- Emrah Korkut soy, konut amaçlı Sevimlisoy kullanılan eski eserlerin çoğunlukla işadamları, büyük şirketler, yabana kuruluşlar ile turizm amaçlı çalışan firmalar tarafından alındığını belirtiyor. Yalanda yabancıların da bu mülklere talip olacağım söyleyen Sevimlisoy, “Yabancıların mülk edinebilmesini takiben özellikle Türkiye’den göç etmiş gayrimüslimler de yoğun şekilde tarihi yarımadadan, Balat, Eyüp, Galata, Cihangir ve Adalar’dan mülk edinmeye başladı. Önümüzdeki yıllarda bu yüzden ön görünüm ve geri görünüm bölgelerinde büyük oranlarda değer artışları olacak. Taksim, Beyoğlu, Cihangir, Tarlabaşı ve Tophane bölgelerindeki tarihi binalarda da büyük oranlarda değer artışları beklenilmesi kaçınılmazdır.

Özellikle bürokratlar, bankacılar, turizm şirketleri ve yabancıların talepleri yoğun biçimde artıyor. Adalar ve Kadıköy’de de yine gayrimüslimlerin talepleri var” diyor.

Sevimlisoy, eski eserlerin değerli yatırım araçları olduğunu belirterek, “Boğaziçi İstanbul’un tüm diğer yerleşim bölgelerine oranla daha fazla fiyat artışları gösteriyor. 2001 krizi sonrası düzelmeye başlayan ekonomimize paralel olarak özellikle işadamları, bu değer artışlarını da görerek, bir güç sembolü sayılan yalılar ve de eski eserlere yatırım yaptı. Bu da eski eserleri yükselen değerler haline getirdi” diyor.

“İŞGALCİLERLE BAŞIMIZ DERTTE”
Özellikle Beyoğlu bölgesindeki eski binaların sahipleri, mübadele zamanı Yunanistan’a gitmiş, buradaki mülkün tapusu hala elinde olan kişilerden oluşuyor. Bu binaları almak isteyen yatırımcılar ve emlakçılar, genellikle Yunanistan’a gidip onlardan vekalet alıyor ve tekrar tapulaştırma yapıyor. Ancak bu işlemler sırasında bina sahipsiz durumda olduğu için, “işgalci” denilen insanlar burada barınıyor.

Beyoğlu bölgesinde çalışan, BG Mimarlık’ın sahibi Bülent Güngör, bu bölgede birkaç tarihi bina alıp onları renove etmiş.

Buraları işletme haline getiren Güngör, “İşgalcilerle başımız dertte” diyor ve ekliyor: “Aldı-ğım binanın içindeki insanlar işgalciydi. Binayı mal sahibinden satın aldım ama işgalcileri çıkarmak için de büyük paralar verdim. 1 yıl mücadele ettim onlarla. Aslında kaçak kaldığı için bir hakkı yok, ama çıkmıyor işte. 10 TL kirayla oturuyor. Parasını yatırdığı için hukuk mücadelesi vermeniz lazım. Bu da 1-2 yıl sürüyor, o yüzden daha fazla paraya çıkartıyorsunuz.”

10 YIL İÇİNDE DEĞERLENECEKLER
Restorasyon projelerinin artması ve binaların elden geçirilmesinin ardından, önümüzdeki 10 yıl içinde, birinci ve ikinci derece tarihi eserlerin değeri daha da artacak. Boğaz’da Çubuklu-Beykoz arasındaki bölgenin yakın zamanda değerlenmesi beklenirken, Süleymaniye ve Tarlabaşı gibi semtlerin de orta vadede değerleneceği tahmin ediliyor. Ayrıca Eminönü ve ‘ Karaköy çevresinin de hükümet, belediye ve ticaret odalarının makro projeleri ile uzun vadede değer kazanması bekleniyor.

Bülent Güngör, eski kent merkezlerinin değerinin anlaşılmaya başladığım belirterek, “Buralarda toplu bir projeye gerek yok; mal sahipleri binaları yatırımcılara satmaya ve binalar el değiştirmeye başladı. Beyoğlu-Taksim tarafı ticaretle, Tünel tarafı sanatsal ağırlıklı ilerliyor. Dolayısıyla bu yönleriyle her zaman dünya çapında yerler olacaklar. Değeri anlaşılmaya başladı artık, önümüzdeki 10 yılda daha iyi olacak. Önümüzdeki 5 yılda Halic’in Dolapdere-Kasımpaşa yakası değerlenecek. Karaköy-Perşembe Pazarı da yemlenecek ve değerlenecek” diyor.

BAKANLIK ONARIM DESTEĞİ SAĞLIYOR
Kültür Bakanlığı, eski binaların onarımı için proje ve proje uygulama yardımları yapıyor. Hibe usulüne göre işleyen uygulamada öncelikle taşınmazın rölöve ve restorasyon projesi elde ediliyor, proje bedeli mimara ödeniyor. Taşınmazın projeleri temin edildikten soma proje uygulama yardımı talep ediliyor. Başvurular İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri’ne yapılıyor.

Yardım miktarları Bakanlık bütçesinden ayrılan ödenek ile başvuru sayışma bağlı olarak değişiyor. Proje uygulama yardırman 10 bin-50 bin TL arasında değişiyor. 4 Kasım’a kadar yapılan başvurular, Mart 2012’de değerlendirilecek.

Bir diğer uygulamada, emlak vergilerinden elde edilen ve özel bir hesapta toplanan gelirle kamulaştırma, imar planı, sokak sağlıklaştırması tek yapı ölçeğinde müdahaleler yapılıyor. Kamunun yanı sıra özel mülkiyette bulunan taşınmaz kültür varlıkları da katkı payından yararlanabiliyor. Belediye sınırlan içerisinde kalan taşınmazların yanı sıra, diğer taşınmazlar da katkı payından yararlanabiliyor. Hibe şeklinde yapılan bu uygulama, İl Özel İdareleri tarafından yürütülüyor.

Bunların dışında, TOKİ’nin Bakanlıkla yaptığı protokol sonucu, tescilli kültür varlıklarının restorasyonu için özel mülklere kredi desteği veriliyor. Başvuran projelerin Kültür Bakanlığı tarafından tarihi değerinin tescillenmiş olması yetiyor.

Krediden yararlanarak mülkiyetindeki tescilli taşınmaz kültür varlığının bakım ve onanırımı yaptırmak isteyen gayrimenkul sahipleri, Toplu Konut İdaresi’ne yazılı olarak başvuruda bulunabiliyor. 2011 yılı için keşif özetinin yüzde 70’i kadar kredi miktarı verilirken, kredi üst sının da 90 bin TL olarak belirlendi. 10 yıl geri ödemeli olarak verilen kredi, senelik yüzde 4 faiz oranıyla geri ödenebiliyor. 2011 yılı için başvurular 11 Mart’ta sona erdi.

ESKİ BİNALARI ALIP SATARKEN BUNLAR ÖNEMLİ
Turyap Çengelköy temsilcisi

Ulvi Özcan, önemli bir yatırım olan tarihi binaların, alım-satım işlemlerinde dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunun altım çiziyor. Binaların geçmişinin iyi araştırılması gerektiğini belirten Özcan, “Grubuna bakılmaksızın tüm eski eserlerde dosyalar iyi bilinmeli. Röleve, restitüsyon, restorasyon projelerinin varlığı araştırılmalı. Bölgede çalışan ve eski eser konusunda uzman bir mimardan profesyonel destek alınmalı. Birinci gurup eski eserlerde nitelikleri ve yaşanmışlıkları itibarı ile hiçbir oynama yapılamayacağı için, bu durum bilinerek alınmalı. Çünkü eski eserlerde izinsiz tamirat ve tadilatlar 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Bu tür yerler müze, prestij ofis, vb. işler için daha uygun olmaktadır” diyor.

İkinci grup eski eserlerde daha fazla esneklik olduğunu belirten Özcan, “Bununla birlikte yıkılmadan yapılması/yıkılarak yapılması, yerinin ileri-geri-yana alınması gibi konularda tüm insiyatifler ilgili bölge kuruluna aittir. Bu tür yerlerin fiyatlandırılması ile ilgili de bölgede uzman emlak danışmanlarından bilgi alınmalı, yetkili emlak danışmanı ile çalışılmalıdır. Danışmanlık istenen emlak danışmanından emsal şahlan yerler, halen satılmakta olan yerler, fiyatları, özellikleri, vb. konulan içeren bir rapor istenmelidir” diyor.

Hürriyet/Eda UTKU

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Ege Yapı’dan 6 Yeni Proje

Ege Yapı; Kağıthane, Yedikule, Çekmeköy, Maslak, Beyoğlu ve Beylerbeyi’nde yeni projelerini hayata geçirmeyi planlıyor. İstanbul’a …