1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

İstanbul’la Pera’yı Birbirine 2 Köprü Bağlıyor!

“Pera ile İstanbul, biri neredeyse metruk ötekiyse yıkıldı yıkılacak iki köprüyle bağlı” sözü, Santralistanbul’daki “Doğu Gezisi 1911: Türkiye Notları” sergisinde yer verilen, 100 yıl önce bu kenti ziyaret eden Le Corbusier’ye ait notlardan biri…

İstanbul, Le Corbusier’nin 1911 yılında gerçekleştirdiği ve Türk kentlerine de uğradığı Doğu Gezisi’nin 100. yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen bir dizi etkinliğe ev sahipliği yapıyor.

BİLGİ-Mimarlık ile Fondation Le Corbusier’nin ortaklaşa düzenlediği ve Kalebodur’un ana sponsor olarak destek verdiği etkinlik, iki gün sürecek bir konferans ve iki sergiden oluşuyor.

Her ikisi de İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde açılan, “Görsel Kayıt: Le Corbusier Yapıtdökümüne Bir Bakış” ve “Doğu Gezisi 1911: Türkiye Notları” sergilerine eşlik eden “Doğu Gezisi / Mimarın Formasyonunda Seyahatin Rolü” konferansı bu sabah, Le Corbusier üzerine önemli yapıtları bulunan Stanislaus von Moos ve Zeynep Çelik’in ikili açılış konuşması ile başladı.

Konferans, etkinliğe destek veren Bilgi Üniversitesi, FLC (Foundation Le Corbusier), İstanbul İsviçre Başkonsolosluğu ve ana sponsor Kalebodur’dan temsilcilerin yaptığı açılış konuşmalarında, FLC’yi temsilen konuşan FLC Başkanı Jean Pierre Duport, bu yıl İstanbul, Atina ve Napoli’de gerçekleşecek etkinliklerin, mimarın 50. ölüm yıldönümü olan 2015 yılına dek Moskova’dan New York’a dünyanın farklı kentlerinde süreceği müjdesini verdi.

Konferansın ilk konuşmacısı olan Stanislau von Moos, “Le Corbusier, Büyük Turist” adlı sunumunda, bu gün Rem Koolhaas’a kadar uzanan “gezgin mimar” olgusunu Le Corbusier örneği üzerinden ele aldı. Le Corbusier’nin kendini yalnızca bir turist ya da gezgin olarak değil edebi bir kişilik olarak gördüğünü belirten Moos, bu doğrultuda gezilerinin kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi aktarmak amacıyla notlarını ve çizimlerini yayınlamaya karar verdiğini belirterek, söz konusu “edebi kişi” olma durumunun bu yapıtlara yansıdığına değimdi.

Moos, Doğunun yanı sıra, Avrupa’nın farklı kentlerine ve Amerika’ya yaptığı yolculukların, gittiği yerlerin yapıları ve kentleri ötesinde, ulaşım araçlarıyla da (transatlantik ve Unité d’Habitation ilişkisindeki gibi) Le Corbusier mimarlığı üzerinde ilginç etkileri bulunduğunu ifade etti. Moos, Le Corbusier’nin bir mimar olarak yaptığı seyahatlerin kendinden sonra olanakların daha da artmasıyla yaygınlaşan “gezgin mimar” olgusunda önemli bir belirleyici niteliğinde olduğunu ekledi.

Konferansın ilk oturumunun Zeynep Çelik’e ait olan, ancak Çelik’in konferansta hazır bulunamadığı için Burcu Kütükçüoğlu tarafından yapılan ikinci konuşması ise, “Le Corbusier, Oryantalizm ve Sömürgecilik” adını taşıyordu. Konuşmada, mimarın İstanbul’a gelişinin ötesinde İslam mimarisi ve şehirciliği ile yaşamı boyunca süren ilişkisi, 1930’lardaki Fransız sömürgeleri Fas ve Cezayir’e ilişkin kent tasarımları üzerinden ele alındı.

Bu bağlamda mimarın uygulamaya dönük tasarımlarında ya da Fransız sömürgesi doğu kentlerine ilişkin önerilerinde, Doğu Gezisi’nin ötesinde doğuya bakışı da ortaya konmuş oldu.

Bu akşam (7 Ekim 2011) saat 19:00’daki “Görsel Kayıt” sergi açılışına dek sürecek olan konferans, yarın (8 Ekim 2011) da devam edecek. Etkinlik dizisi, 14:00-18:00 saatleri arasında Le Corbusier’nin İstanbul’da gezdiği yerlere yapılacak ziyaret ile son bulacak.

“Görsel Kayıt” sergisi 13 Kasım, “Doğu Gezisi 1911” sergisi ise 2 Aralık’a kadar görülebilecek.

Sercan ALTAN/mimarizm.com

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

İş Dünyasından “Deprem Fonu” Önerisi

Beklenen İstanbul depreminin ekonomik hasarını telafi edebilmek için en az üç Marmara Bölgesi’ne ihtiyaç duyulduğunu …