Dünya ekonomileri krizle boğuşuyor. Krizden çıkışta, istihdam artışı ve ekonomik canlanmaya kısa vadede önemli katkı yaptığı için inşaat önemli bir sektör
ABD ve Çin gibi ülkelerde inşaat sektörü daha çok altyapı alanında kriz paketlerinin de parçası olmuştu.
Bu ay yayımlanan Global Construction 2020 raporu dünya inşaat sektörünün durumu hakkında ilginç bilgiler veriyor. Global Construction Perspective ve Oxford Economics adlı kuruluşlarca hazırlanan raporu Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) edindi ve üyelerinin kullanımına sundu. DEİK, Türkiye’nin ticaret partnerleriyle ilişkilerini genişleten faaliyetler yaparken bir taraftan da bu tür hizmetleriyle üyelerine destek veriyor.
Raporda yayımlanan rakamlara göre 2009 yılında dünyada 7,5 trilyon dolarlık inşaat katma değeri oluştu. Bu, dünya ekonomisinin (yani dünya GSYİH’sinin) yüzde 13,4’üne tekabül ediyor. Raporu yazan uzmanların tahminlerine bakılırsa sektör dünya ekonomisinden daha hızlı büyüyerek 2020 yılında 12,7 trilyon dolarlık bir hacme ulaşarak dünya ekonomisinin yüzde 14,6’sını temsil edecek.
Rakamların büyüklüğü, sadece yurtiçindeki inşaatçıları değil, (hatta onlardan daha fazla) yurtdışı müteahhitlik hizmeti veren şirketleri ilgilendiriyor. Bu açıdan bakıldığında şu sorular önem kazanıyor:
1- Hangi ülkelerde inşaat sektörü daha hızlı büyüyecek?
2- Hangi sektörler (altyapı, konut, ticari) daha hızlı büyüyecek?
3- Türkiye dünyanın neresinde?
Hangi ülkeler büyüyor?
Kriz öncesinde olduğu gibi kriz sonrasında da gelişmekte olan ekonomilerin, gelişmiş olanlara oranla pozitif ayrıştığını biliyoruz. Bu, inşaat sektörü için de geçerli. İnşaattaki büyüme, ekonomik büyümede olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerde yoğunlaşıyor. Bu trendin önümüzdeki on yılda da devam etmesi öngörülüyor. Raporda verilen rakamlara göre gelişmiş ülkelerde inşaat sektörü 2005-2009 yılları arasında yılda ortalama olarak 2,9 oranında daralırken, gelişmekte olan ülkeler yüzde 6,7 oranında büyüme yaşadı. 2010-2020 döneminde, gelişmiş ülkelerin ortalama 3,2 oranında büyümesi beklenirken gelişmekte olan ülkelerde büyüme beklentisi yüzde 7,2.
Bu eğilimler sonucunda, 2020 yılında dünya inşaat sektörü hacminin yarıdan fazlasının gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşeceği hesaplanıyor. 2009 yılında dünyanın en büyük ihracatçısı unvanını Almanya’nın elinden alan Çin’in, 2018’de dünyanın en büyük inşaat piyasasına sahip ülke unvanını da Amerika’nın elinden alması bekleniyor. Yine aynı şekilde Hindistan’ın 2020’de Japonya’nın önüne geçerek, en büyük üçüncü piyasaya sahip ülke olacağı tahmin ediliyor. Tabii bu rakamlar piyasa kurlarına göre yapılan hesaplara dayanıyor. Satın alma gücü paritesi temel alınırsa benim tahminime göre Çin inşaat pazarı şu anda ABD ile denk büyüklüğe sahip.
İnşaat sektörünün büyümesine etki eden birçok faktör, gelişmekte olan ülkelerin lehine gelişim gösteriyor. Sektörün gelişimini etkileyen faktörlerin başında nüfus geliyor. Japonya, Almanya, İtalya gibi ülkelerde nüfus azalırken, diğer gelişmiş ülkelerde ise artışlar son derece düşük seyrediyor. Diğer taraftan, başta Brezilya ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerde yüksek oranda nüfus artışları beklenmekte.
İnşaat sektörünün gelişimini etkileyen bir diğer önemli faktör de bütçenin yapısı. Özellikle altyapı yatırımlarında bütçe etkisi daha çok göze çarpıyor. Küresel kriz, gelişmiş ülkelerin bütçelerinde derin ve halen tedavi edilmemiş yaralar açtı. Başta Çin olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkelerin eli bu anlamda daha kuvvetli.
hangi alt sektörler gelişecek?
İnşaat sektörünü altyapı, konut ve ticari olarak üçe ayırabiliriz. Raporda yapılan hesaplara göre konut altyapı ve ticari inşaatlar toplam inşaat faaliyetinden yüzde 30’ar pay alırken konut inşaatı yüzde 40 pay alıyor.
Önümüzdeki dönemde inşaat sektörü büyümesinin büyük ölçüde gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanacağını söyledik. Gelişmekte olan ülkelerin ana eksikliği altyapı olduğu için, ana büyüme sahasının altyapı olması sürpriz değil. Rapora göre gelişmekte olan ülkelerde altyapı inşaatları gelecek on yılda yüzde 128 oranında artacak. Gelişmiş ülkeler için büyüme beklentisi ise sadece yüzde 28.
Çin’in krizden çıkma paketi olarak (hepsi uygulanmayan) 500 milyar dolarlık teşvik paketinin büyük ölçüde inşaata ve özellikle de altyapı inşaatına ayrıldığını da burada hatırlatmakta fayda var. ABD’de de benzer bir paket uygulanmış ancak yeni altyapı yerine bizdeki kaldırım tamirine benzer ‘Keynezyen’ yenileme harcamaları üzerinde durulmuş; bu da eleştiri konusu olmuştu.
Altyapıda hızlı büyüme bir yana, gelişmekte olan ülkelerdeki nüfus artışı ve ticari alan eksikliği konut ve ticari inşaatlarda da önemli artışlar yaşanacağını gösteriyor.
Ve Türkiye
Türkiye inşaat pazarının önümüzdeki on yılda dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından birisi olması bekleniyor. 2008 yılı itibarıyla 79,1 milyar dolar büyüklüğünde olan inşaat piyasasının, önümüzdeki on yılda ortalama 7,3’lük bir büyüme göstereceği tahmin ediliyor. Bu rakamları esas alırsak yurtiçi inşaat piyasası 2020 yılında bugünkünün reel fiyatlarla iki katına çıkacak.
Türkiye’de kişi başına inşaat harcaması (yaklaşık 100 dolar) piyasa kurları üzerinden dünya ortalamasına çok yakın; ABD’ninkinin dörtte biri seviyesinde, Çin’in ise yüzde 50 üzerinde. Bu farkların bir bölümü satın alma gücü farklılıklarından kaynaklanıyor. Ancak Türkiye-ABD arasındaki farkın kişi başına gelir arasındaki farka da paralel olduğunu söyleyelim.
Öte yandan, müteahhitlik sektörü Türkiye açısından önemli bir ihracat kalemi. Şu anda bu sektörün yıllık döviz gelirleri yılda 1 milyar dolar seviyesinde. Dünya inşaat sektörünün olumlu eğilimleri müteahhitlerin Türkiye’ye önümüzdeki dönemde daha çok döviz getirebileceğini gösteriyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden ve altyapı inşaatlarından.
Murat Yalçıntaş neden ziyaret edilemiyor?
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş’ı çok sayıda kişi ziyaret etmek istiyor. Benim tanıdıklarımdan talep yapanların bir iki tanesi hariç, ben dahil hemen hemen hepsi reddedildi. Retlere bir sebep gösterilmiyor. Ayıp oluyor. Yine de Türk hukukuna güvenimiz sarsılmış değil. Sabırla bekliyoruz.
Merkez Bankası doğru yaptı
Bu köşede Türkiye de dahil tüm dünyaya akan ve akacak olan adını ‘kötü para’ koyduğum (hadi İngilizce adını da koymuş olayım: junk money) akıma karşı yazmaktan artık kalemimde tüy bitmişti. Merkez Bankası kendine düşeni yaptı. Kısa zamanda görülecek ki bu yeterli değil. Daha kapsamlı hükümet politikalarını bekliyoruz. Sel beklentisi olunca devlet yönetimi göreve çağrıldığı gibi kötü para taşkını beklentisi olunca da devleti görev başında bekliyoruz. Benden yazması.
Zaman/Murat YÜLEK