Yazar: Barbara Small
Her zaman kendine daha çok güvenen bir insan mı olmak istediniz? Kendiniz adına konuşmak, hislerinizi özgürce ifade etmek, istediğiniz an “Hayır” demek ve insanları memnun eden biri olmaktan vazgeçmek mi istiyorsunuz? Öyleyse, sizi engelleyen nedir?
İnsanların kendilerinden emin davranmalarının önündeki bir engel, diğer insanlarla etkileşimin kabul edilebilir yolları hakkındaki inançları olabilir. Bu fikirler, alışkanlık haline gelir ve hem tekrarlı düşünme şekilleriyle hem de geçmiş deneyimlerin etkisiyle güçlenir. Bu inançların doğru olduğunu varsaymaya eğilimliyizdir ve geçerliliklerini sorgulamak üzere nadiren durup düşünürüz.
Kendine güven duymak konusunda olumlu düşünürseniz, kendinden emin tavırlar sergileme ve başkalarından gelebilecek bir eleştiri ya da direnç karşısında kendinden emin tavırlar sergilemeye devam etme şansınız da artar. Duygu ve düşüncelerinizi ifade ettikten ya da ihtiyaçlarınızın karşılanmasını talep ettikten sonra suçluluk duyma ihtimaliniz azalır.
Kendinden emin bir biçimde kurulan iletişim doğrudandır (açık, net ve sadede gelen), diğer iletişim biçimleri ise dolaylıdır (imalı, karışık mesajlı ve konudan uzaklaşan). Kendinden emin davranmak, iletişime yardımcı olur; agresif, pasif ve pasif-agresif davranış ise iletişimi engeller.
Kendinden emin olmak, imada bulunmadan, rol yapmadan, suçlamadan ya da karşımızdaki insanın zihnimizi okumasını beklemeden kendimizi ifade etmektir. Ne istiyorsak onu talep ederiz. Talebimizi açık ve net iletiriz. Bunu saygılı bir biçimde söyleriz. Sonuçları neye dönüşürse dönüşsün, sözlerimizin arkasında durabileceğimizi biliriz.
İletişim tarzımızı, çevremizdeki insanlardan ve bu insanların birbirleriyle nasıl etkileşim kurduklarına bakarak öğreniriz. Bizi pasif ya da agresif bir ebeveyn büyüttüyse, bize en olağan gelen tarzlar bunlardır ve büyük ihtimalle bu tarzları kopyalarız. Öyleyse, geçmişte agresif, pasif ya da pasif-agresif olmayı nasıl öğrendiysek, şimdi de kendinden emin bir biçimde iletişim kurmayı öğrenebiliriz.
İnsanları özgüvensiz olmaya iten pek çok senaryo vardır. Bazılarımız ne düşündüğünü açıkça söylediğinde cezalandırılmış, böylece pasif ve sessiz olmayı öğrenmiştir. Diğerlerine kendilerini ifade etmekle ilgili şu tür mesajlar verilmiştir: “Çocuklar ortalıkta görünmeli ama seslerini çıkarmamalıdır” ya da “Ağlama, yoksa daha kötü olur”. Sonuç olarak, bu insanlar, söylemek istedikleri ya da hissettikleri şeylerin başkalarını ilgilendirmediğine kanaat getirmişlerdir. Kimilerine de kendilerini ön plana koymanın kibirli bir davranış olduğu öğretilmiştir ve bu insanlar hep başkalarını memnun etmeyi öğrenmişlerdir.
Sürecin diğer ucunda, insanlara şu öğretilir. İhtiyaçların karşılanmasının ya da ilgi çekmenin tek yolu, rekabet etmek ve diğer insandan “daha iyi” olmaktır. Bu insanlar, nasıl agresif olunacağını ve kazanılacağını öğrenmişlerdir.
Kendinden emin olmanın önündeki engellerimizin neler olduğunu saptamak önemlidir. Böylece, özgüvenli iletişim kurmaya yönelik pratik beceriler edinmekle kalmaz, bu yeni davranışları başlatmak ve sürdürmek konusundaki engelleri ortadan kaldırmayı da öğreniriz.
Durup iyice düşünün. Kendine güvenmeyen biri olmayı siz nasıl öğrendiniz? Pasifliğinizi, agresifliğinizi ya da özgüvenden yoksun diğer davranış kalıplarınızı size dayatan yaşam deneyimlerinden bazıları nelerdi?
Kendinden emin bir biçimde iletişim kurmak hakkında aşağıdaki fikirlerden herhangi biri size tanıdık geliyor mu?
• Bencilce.
• Diğerleri küstah ve kibirli olduğumu düşünürler.
• Diğerlerini gücendiririm.
• Karşımdaki kızar.
• Onlardan daha güçlü görünmeliyim.
• Başkalarının ihtiyacı önce gelir.
• Kaba bir davranış.
• Başım derde girer.
Kendine güvenmekle ilgili ve sizi özgüvensiz bırakan üç olumsuz inancınız nelerdir?
Kendinden emin davranmayı engelleyen en yaygın inançlardan biri, başkalarının bencil olduğumuzu düşüneceklerini düşünmektir. Kendi ihtiyaçlarımızla ilgilenmek ve kendimizi ifade etmek, bencil olduğumuz anlamına gelmez. Çoğu insana göre “bencil” kelimesinin çok olumsuz bir yananlamı vardır. “Kendi kendimizi doldurduğumuzu” söylemek isterim. Kendi ihtiyaçlarımız ve başkalarının ihtiyaçları ayrışık olmak zorunda değildir. Kendimiz için seçim yapmamız, her zaman başkalarını görmemezlikten geleceğimiz ve onlar için hiçbir şey yapmayacağımız anlamına gelmez. Ama başkalarını gerçekten düşündüğümüzde, bunu “mecbur olduğumuz” için ya da korkudan değil, gerçekten tercih ettiğimiz için yaparız.
Ayrıca, başkaları adına tercih yaptığımızda, kendileri adına tercih yapma fırsatını ellerinden alabiliriz. Öyleyse, kendinden emin olmayı bencil olmak şeklinde düşünmek yerine, kendi adımıza kişisel tercihlerimizi belirleme hakkımıza -ve başkalarının hakkına- saygı göstermek olarak düşünün.
Diğer insanlar, kendinden emin olma halimize şaşırıp, bu konuda olumsuz yorum yapabilirler; ama bu, bizim uygunsuz davrandığımız anlamına gelmez. Kimi zaman insanlar kendinden emin olan diğer insanları sevmezler. Kendinden emin bir insanın “kendiyle meşgul” olduğunu ve başkalarını umursamadığını düşünebilirler. Bu durum sık yaşanabilir; çünkü, kendinden emin davranışın alıcısı, istediğini elde edemiyordur. Karşısındakini istediği gibi idare edemiyordur. Kendinden emin kişi, ona kafa tutuyordur ve onun için çalışmıyordur.
Bir kimsenin kendinden emin halimize nasıl tepki vereceği ona kalmıştır. Bir başkasının duyguları, eylemleri ya da kararlarından sorumlu değiliz.
Davranışınızı sevmiyorlarsa, size karşı kendinden emin bir biçimde davranmak ve bu konuda bizi bilgilendirmek onların tercihine bağlıdır. Ya da ihtiyaçlarını karşılamanın bir başka yolunu bulmaları gerekir. Kendinden emin olma hali, esnekliği ve müzakere alanını da beraberinde getirir.
Kendine saygı ve kendine güven doğrudan ilintilidir. Kendimizi iyi hissetmiyor ve kendimize inanmıyorsak, yanıtları ve motivasyonu dışarıda arama ihtimalimiz artar. Kendimize güvenmiyorsak, kendimizden emin olmamız ve duygularımızı, ihtiyaçlarımızı, isteklerimizi ifade etmemiz zorlaşır. Daha çok, durumu istediğimiz gibi idare ve kontrol etmeye yöneliriz. Böylece sonuç, tahmin edilebilir olacak ve başa çıkabileceğimiz birşey haline gelecektir. Sonucunu bilmediğimiz riskleri almak istemeyiz; çünkü, durumla başa çıkma konusunda kendimize güvenmeyiz.
Dolayısıyla, kendinize daha fazla saygı duymak, kendinizden daha emin olmanıza da yardım edecektir. Aynı şekilde, kendinden emin davranma riskine katlanmanın olumlu sonuçları da kendinize olan inancınızı artırmanıza yardım edecek ve kendinize olan saygınızı artıracaktır.
Genel olarak, kendinden emin olma konusunda olumlu düşünmek, gerçekten kendinden emin olmayı kolaylaştırır. Kendinden emin olmama mesajlarını (kendi kendine konuşmaları) kendinden emin davranışı destekleyen ve aşağıda örnekleri verilen mesajlarla değiştirerek, kendinden emin bir tavırla iletişim kurma becerimizi artırabiliriz:
• Kendinden emin olmaya hakkım var.
• Beni destekleyen seçimler yapmayı hak ediyorum.
• Bütün hislerim yerinde ve mantıklı.
• “Hayır” demeye hakkım var.
• Seçimlerim ya da davranışlarım için mazeret sunmak zorunda değilim.
• İhtiyaçlarımın karşılanmasını talep etmeye hakkım var.
Kendinden emin olmanızı destekleyecek üç olumlu inancınız nelerdir? Yukarıda fikirler için sıraladığınız üç olumsuz inanca tekrar bakın. Bunları olumlu ifadelere dönüştürmeye çalışın.
İletişim tarzımızı değiştirmek ve daha kendinden emin olmak, zaman ve emek ister. Hangi eski inançlarımızın bizi kendinden emin olmaktan alıkoyduğunu bularak, onlara meydan okuyarak ve onların yerine kendinden emin olmayı destekleyen yeni inançları koyarak, kendinden emin bir iletişim tarzı başlatma ve sürdürme şansımızı artırabiliriz.