İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (İMSAD) yayınladığı Türkiye’nin ilk detaylı aylık inşaat sektörü değerlendirme raporunda seçim sonrasında ekonomiyi soğutmak için alınabilecek tedbirlerin inşaat sektörüne olası etkileri ele alındı
2011 yılına başlarken Merkez Bankası’ndan gelen ekonomiyi soğutma adımlarının önemli bir bölümü inşaat sektörünü zorlayıcı niteliktedir. Buna göre; uzun vadeli düşük faizli kredilerle satış rakamlarını güçlendirmeyi amaçlayan inşaat sektörünün bu çabaları, Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık oranları ile krediler üzerinde oluşturduğu baskıdan olumsuz etkilenmiştir. Buna bağlı olarak gerek konut satışlarında, gerekse yapı ruhsatlarında gerileme yaşanmıştır. Nitekim; son açıklanan TÜİK verilerinde konut satışlarında bir önceki döneme göre %6,61 gerileme kaydedilmiştir. Yapı ruhsatları ise; Ocak, Şubat ve Mart aylarında sırasıyla %7,8, %29,3 ve %37,6 düzeylerinde düşüş göstermiştir.
2011 yılının ilk yarısında özellikle Merkez Bankası’nın adımları sonrasında gayrimenkul alımına yönelik koşulların olumsuza döndüğü görülmektedir. Seçim sonrasında tek başına iktidara gelen AK Parti’nin ekonomiyi soğutma hamleleri devam edebilecektir. Buna göre; önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminin ilk olarak faiz dışı araçlarla tüketici talebinin hızını kesmeye çalıştığı görülebilecektir. Böyle bir ortamda özellikle konut sektöründe kullanılan kredilerde, %25 özkaynak şartının gerekirse %40’a kadar yükseltilmesi doğrudan sektörü olumsuz etkileyebilecek unsurdur. Bunun yanısıra kredi kartıyla alışverişte taksitlendirme adedinin 3 ile sınırlandırılması, Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık oranlarını daha da arttırması, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun bankaların topladıkları TL ve döviz mevduatına uygulanan mevduat sigorta priminin yükünü arttırması, kredilere uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisinin ve çeşitli masrafların yükünün arttırılması gibi seçenekler konuşulmaktadır. Bu seçeneklerin uygulamaya konulması konut alım koşullarını kötüleştirecektir. Yine AK Parti tarafından en son seçenek olarak görülse de, faizlerde yükselişe yönelimin de bir noktadan sonra gündeme gelebileceği unutulmamalıdır.
Tüketicinin bu olasılıkları göz önünde bulundurarak gayrimenkul piyasasındaki mevcut koşulları değerlendirmesi yerinde olacaktır.