Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli, Bursalı Âşık Yunus’un apartmanlar arasında kalan türbesinin bir an önce düzenlenmesi gerektiğini söylüyor
Yunus Emre, Anadolu’nun derin hafızasında mühim bir yer tutar, kuşkusuz. Hayatı hakkında bilinenler tahminen on cümleyi geçmemesine rağmen hemen hemen her ailenin içinde kendini bulur Yunus. Bu büyük sultanın miladî 1321 yılında vefat ettiği tahmin ediliyor, ama Anadolu’da on dört Yunus Emre türbesi daha var. Yunus Emre’nin mezarı olduğu iddia edilen yerler çeşitli. En kabul gören yer, Eskişehir’deki Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy. Diğerleri ise; Karaman, Aksaray, Manisa, Erzurum, Isparta, Afyon, Sivas, Tokat. Türbelerden biri de Bursa’da yer alıyor. Ancak bu türbe apartmanların havalandırma boşluğu altında. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli, Bursalı Âşık Yunus’un apartmanlar arasında kalan türbesinin bir an önce düzenlenmesi gerektiğini söylüyor. Bursalı Âşık Yunus’un tasavvuf tarihi açısından mühim bir zat olduğunu dile getiren Kemikli, “Dağlar ile Taşlar ile Çağırayım Mevla’m Seni’, ‘Şol Cennetin Irmakları’, ‘Sordum Sarı Çiçeğe’ gibi ilahilerin sahibi Yunus, Bursalı Âşık Yunus. Ama türbesinin hali içler acısı. Kabrin daha görünür olması ve çevresinin düzenlenmesi gerekli.” diyor.
Emir Sultan Camii ve Türbesi yolu üzerinde Karamazak Mahallesi’nde bulunan türbede, Âşık Yunus, Yunus Emrem ve Kara Abdürezzak mezarları bulunuyor. Bilal Kemikli, kabirlerin Yunus Emrem Dergâhı’nın bulunduğu yer olduğunu dile getiriyor. 1947 senesinde Bursa Eski Eserler Sevenler Kurumu tarafından onarılan bu mescit, daha sonra yağmalanmış. Özellikle 1960 sonrası kendini iyice belli eden apartmanlar, türbelerin de üzerine çökmüş. Mescidin tamamen yıkıldığını belirten Kemikli, türbelerin ise arada kaldığını ifade ediyor. “Nurlu ruhlar, apartmanların boşluğu arasında nefes almaya çalışıyor.” diye konuşan Kemikli, belediyenin harekete geçmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Mısrî Dergâhı’nın son postnişini Mehmed Şemseddin Efendi’nin kaleme aldığı Yadigâr-ı Şems’teki bilgilere göre, burası Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar ‘Yunus Emrem Dergâhı’ olarak kullanılmış.
Zaman