Güney Kore’nin başkenti Seul’de asırlar önce çivi kullanılmadan, iç içe geçecek şekilde oyulan tahtalarla inşa edilen Changdeokgung ve Gyeongbokgung sarayları ile Bulguksa Tapınağı’nı her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor…
1997 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınan Changdeokgung Sarayı, Joseon Hanedanlığı kralları tarafından 1412 yılında yaptırıldı.
Yaklaşık 74 hektar alan üzerine kurulu olan sarayın inşasına 1405 yılında başlandığı ve içerisinde yüzlerce yapı bulunan sarayın ancak 7 yılda inşa edilebildiği öğrenildi.
1592 yılında Japonların Güney Kore’yi işgali sırasında yıkılan sarayın 1609 yılında Joseon Hanedanlığı kralları Seonjo ve Gwanghaegun tarafından aslına uygun olarak restore ettirildi.
1872 yılına kadar kraliyet sarayı olarak kullanılan Changdeokgung Sarayı, Kore’nin son imparatoru Sunjong’un 1926’da ölümüne kadar yaşadığı yer olarak da biliniyor.
“Gelişen erdem” anlamına gelen Changdeokgung’da, çivi kullanılmadan, iç içe geçecek şekilde oyulan tahtalarla inşa edilen yapılardaki süslemeler seyri doyumsuz bir görüntü oluşturuyor.
Kral ve kraliçeler, bilim adamları, sanatçı ve doktorların kaldığı yapılar ise taş döşeli avlularla birbirinden ayrılıyor. Kadın ve erkeklerin yaşam alanlarının farklı olduğu saraydaki yapıların çatılarında yer alan asker ve çeşitli hayvan heykelciklerinin sayısı, o binada yaşayanların sosyal statüsünü gösteriyor.
Sarayın ortasından geçen ve yanlarında çeşitli hayvan heykellerinin bulunduğu taş köprünün ise asiller ile halkı birbirinden ayıran sınır olarak kabul edildiği ifade ediliyor.
Çevresinde yüzlerce asırlık ağaç bulunan saraydaki yapılarda ejderha başlı koltukların bulunduğu, ayrıca avluda yer alan kaplumbağa, kedi ve tavuk gibi hayvan heykeller bulunuyor.
GYEONGBOKGUNG SARAYI
Seul’de çevresi yüksek modern binalarla çevrili Gyeongbokgung Sarayı ise yine Joseon Hanedanlığı kralları tarafından inşa ettirildi. Mimari özellikleri Changdeokgung Sarayı ile hemen hemen aynı olan Gyeongbokgung Sarayı’nın bulunduğu alanın yaklaşık 40 hektar olduğu ifade edildi.
Konukların ağırlandığı yapının çevresinde yapay bir göletin oluşturulduğu, birçok yapının altına taş döşendiği ve kış aylarında bu taşların altında ateş yakılarak binanın ısıtıldığı öğrenildi.
Seul’un en eski sarayı olan Gyeongbokgung’da öğlen saatlerinde yöresel kıyafetlerle görevli olan ve üzerlerinde kılıç, kalkan, ok bulunan askerlerin nöbet değişim töreni izleyenleri yüzyıllar öncesine götürüyor.
Sarayın girişindeki avluda bulunan dev davula vurulmasıyla başlayan törende, marşlar eşliğinde görevini tamamlayan grup yerini yeni birliğe teslim ediyor. Görevi devralan askerlerin yerlerine geçmesiyle de tören sona eriyor.
Tören sırasında çevrede toplanan yerli yabancı turistler ise askerlerle fotoğraf çektirebilmek için adeta birbirleriyle yarışıyor.
BULGUKSA TAPINAĞI
Gyeongsang şehrinde bulunan Bulguksa Tapınağı’nın (Buda Kara Tapınağı) inşasına 751 yılında başlandığı, 774 yılında ise tapınağın inşasının tamamlandığı belirtildi.
Onlarca ahşap yapının bulunduğu tapınaktaki ana odada ise Buda heykeli yer alıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne 1995 yılında eklenen Bulguksa’da, dünyanın en eski Budist ağaç el yazması bulunuyor.
Budist sanatının altın çağının en önemli yapıları arasında gösterilen tapınakta halen Budist rahipler görev yapmakta ve ibadetlerini gerçekleştirilmekte.
Bu arada ağaçlar arasındaki Bulguksa’ya çocuklarıyla birlikte gelen Koreli aileler, tapınaktaki kutsal sayılan sudan içiyor.
AA