Gedikpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi’nin mimarı Gökhan Avcıoğlu, on dokuzuncu yüzyıl ve öncesinin hayat kalitesinin bugünkü şehir hayatından daha yüksek olduğunu belirterek, “Biz kentsel dönüşüm projeleriyle o dönemdeki hayatın kalitesini yeniden kurgulamaya çalışıyoruz. Yani fabrika ayarlarına dönüyoruz.” dedi
İstanbul’da tarihi yarımada sınırlarında yer alan Gedikpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi’nin mimarı Gökhan Avcıoğlu kentsel dönüşümün ‘şehrin fabrika ayarlarına geri dönmek’ olarak tanımlanabileceğini söyledi. Dünyanın en büyük gayrimenkul fuarı MIPIM’de Gedikpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi ile ödül alan Avcıoğlu, endüstrileşme ile birlikte kentlerde oluşan plansız yapılaşmaya dikkat çekti. On dokuzuncu yüzyıl ve öncesinin yaşam kalitesinin bugünkü şehir hayatından daha yüksek olduğunu belirten Avcıoğlu, “Biz kentsel dönüşüm projeleriyle 19. yüzyıl öncesindeki hayatın kalitesini yeniden kurgulamaya çalışıyoruz. Buradan bence çok güzel bir noktaya varacağız. Biz buna fabrika ayarlarına geri dönmek diyoruz.” diye konuştu. Tarihi yapıların son otuz yılda yapılanlardan çok daha az deprem riski taşıdığına değinen Avcıoğlu, özellikle söz konusu dönemdeki yapılaşmanın yeniden elden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. AGU, ARUP, Cecil Balmond, Philip Gumuchdijan, Jeff Lee gibi gruplarla işbirliği içindeki New York ve İstanbul tabanlı mimarlık ofisi GAD’ın kurucusu olan Avcıoğlu, projeleriyle Türkiye’yi uluslararası arenada temsil ediyor.
Gökhan Avcıoğlu, kentsel dönüşüm bölgesi içinde yer alan ve diğer tarihi alanlar için örnek olması beklenen Gedikpaşa ile ilgili bilgi verirken tarihi yarımada içerisindeki bu alanda çok değerli bedestenlerde torna satıldığını belirterek, “Onu her yerde satabilirsin. Şehrin kimliği söz konusu olduğunda mülk sahibi olmak tek ölçüt olmamalı.” dedi. Avcıoğlu, Osmanlı döneminde önemli bağlantı yolu olarak kullanılan Divan Yolu’na komşu konumundaki Gedikpaşa’da tarihi yapıların yoğunlukta olduğunu, bölge için tasarlanan proje kapsamında söz konusu imalathanelerin İstanbul’un diğer bölgelerine taşınacağını belirtti. Tarihi binaların alt katlarının kültürel objelerin satılabileceği yerler olarak tasarlanacağını, şu an tamamen atıl durumda kalan üst katların ise tarihi yarımadada yaşamak isteyenler için konuta çevrileceğini anlatan Avcıoğlu, dünyada bunun örnekleri olduğunu, şehir merkezlerinin bir dönem boşaltıldıktan sonra yüksek fiyatlar ödenerek tekrar merkeze dönüldüğünü kaydetti.
Türkiye’de büyük kentlerin ortalarında eski kent dokusunun olduğunu ifade eden Avcıoğlu, tarihi yarımadadaki projelerin söz konusu bölgeler için de örnek olabileceğini belirterek şunları söyledi: “Kentsel dönüşüm projelerinde temel amaç tarihi dokuyu koruyarak modern ihtiyaçları karşılamak. Bir ortaçağ şehrinde yaşayıp dünyanın her tarafıyla bağ kurabiliriz. Endüstrileşme adına sanayi alanına çevrilen verimli tarım arazileri ve bu anlamda acı çeken kentler var. Bursa, İzmit gibi aşırı endüstri yüklenmesinin olduğu kentler var. Buralarda bir şehir hayatından söz etmek çok zor.”
Zaman