Türkiye’nin 8 yılda yaptıklarını sürdürmesi halinde 2023 hedeflerine erken ulaşabileceğini belirten Şahenk, “AB ülkeleriyle aramızdaki farklar kapanıyor, bunu iyi değerlendirmeliyiz” dedi
Doğuş Holding’in Başkanı Ferit Şahenk, Türk ekonomisiyle ilgili beklentilerini ve grup olarak hedeflerini anlattı. Türkiye’nin 8 yılda yaptıklarını sürdürmesi halinde 2023 hedeflerine erken ulaşabileceğini belirten Şahenk, “AB ülkeleriyle aramızdaki farklar kapanıyor, bunu iyi değerlendirmeliyiz. Bu büyüme ve tüketimle etraftaki ülkelere parmak ısırtıyorsak şuna mecburuz: Kısa vadede bu cari açıkla yaşayacağız. Ama 2012’nin beklentilerden daha iyi büyüme oranlarıyla biteceğine inanıyorum” dedi.
2012’nin fırsatların kaçırılmayacağı bir yıl olacağını vurgulayan Ferit Şahenk, grup olarak hedeflerini ise şöyle sıraladı: “2012 yılında sürprizlerimiz inşaat ve turizm sektörlerinden gelecek. Yeme-içme, eğlence sektöründe hayal edemeyeceğiniz bir noktaya geleceğiz, çok büyüyeceğiz. İstanbul’a çıta atlatacağız. Hırvatistan’da yeni 2 marina aldık. Önümüzdeki haftalarda imzalayacağız. Bu yıl Yunanistan’da 4 marina alacağız, Adriyatik’teki en güçlü şirket olacağız. İnşaat şirketimiz Afrika’da iş kovalıyor.”
Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, 2001 yılında babası Ayhan Şahenk’i kaybetti ve kriz döneminde 37 yaşındayken şirketin başına geçti. Doğuş Holding, Ferit Şahenk’le birlikte yeni sektörlere girdi, hep büyüdü. Başarı grafiği hep yükseldi. Doğuş Holding’in 2012’de de yeni yatırımları olacak. Onları konuşmak üzere buluştuk. Şahenk, dışa dönük, sosyal biri… Asla ‘Ben’ demiyor, hep ‘Biz’ diye konuşuyor. Ekibi ‘en iyi arkadaşları’ izlenimine kapıldım.
– 2012’de nasıl bir Türkiye görüyorsunuz? AB’de kriz Türkiye’yi ne kadar etkileyecek?
Türkiye cazip, dinamik, hızlı, yaşayan, bulunduğu bölgede yalnızca köprü değil, ticari ve kültürel bir köprü oldu. Zamanında potansiyel dediğimiz şeylerin realize olduğunu görüyoruz. Hep Türkiye’nin potansiyeli var denirdi… İşte o potansiyel harekete geçti. Türkiye’ye gelip yatırım yapanlardan da bunları duyuyoruz. Eskiden bırakın Türkiye’yle iş yapmayı, seyahat etmeye bile çekinirlerdi. Dünyanın bu ortamında bu dinamizmi devam ettirmek, Türkiye’deki istikrarın sonucunda da olan bir şey. 2001 yılı krizi bize çok şey öğretti. 2008’de dünya değişik bir döneme başladığında Türkiye bunu daha rahat yüzerek geçmeye başladı. Bundan sonra ne olacak, diye soruyorsunuz?
– Yine yüzebilecek miyiz?
Geçen hafta Avrupa’da çok önemli ülkelerin notları değişti. Her ülkenin kendi gerçekleri var, bunu görmeliyiz. Finansal bankacılık krizi olarak başlayan, sonra borçlanma krizine giden bir süreç yaşandı, devam da ediyor. Bu artık aynı zamanda politik bir kriz.
– Liderlik krizi de yaşanıyor…
Öyle. Ama hiç kolay değil. Onların yerine koyun kendinizi. Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkeler… En son AB’ye giren diğer ülkelere, Yunanistan’a bakın, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra pek kriz yaşamamışlar, devletler sistemi iyi kurmuş. Kriz yaşamayınca kriz refleksiniz de ortadan kalkıyor. AB karar almak için büyük bir konsensüs sağlaması gerekiyor. Avrupa’nın bir aksiyon planına ihtiyacı var.
– Türkiye’nin AB süreci sizce bundan nasıl etkilenecek?
AB serüveni bizim için uzun ince bir yol. Bizim girmek istediğimiz AB değişiyor. Ben şahsen bir Türk vatandaşı olarak AB’nin sosyal ve hukuki standartlarına Türkiye’nin kavuşması gerektiğini düşünüyorum. AB’ye ekonomi olarak bakmıyorum. Orayı daha çok belirli standartlarına erişmemiz gereken bir yer olarak düşünüyorum. Bizim için amaç değil araç. Belki bir zaman sonra AB Türkiye için daha rahat ortaklık yapılacak hale geliyor. Belli süre sonra AB’ye bu kriz Türkiye’nin önemini gösterebilir.
AB’nin Türkiye’yi kapma vakti
– Güler Sabancı, ‘Komşuların bizden öğrenecekleri var, belki farklı bir modelle AB’ye girebiliriz’ dedi… Katılıyor musunuz bu fikre?
AB’nin silkinip AB gerçeğine daha gerçekçi bakması gerekebilir. AB yaşlanıyor. Avruplılar’ın yerinde olsam Türkiye’yi kapmanın tam zamanı diye düşünürdüm.
– Türkiye’nin bölgesel güç olma iddiası var. Çok sorunlarımız var. Bölgesel güç olacak mıyız her şeye rağmen? Arap ülkelerine rol model olarak gösterilen Türkiye’nin avantajları ve dezavantajları neler?
Ekonomik performansı yükseldi Türkiye’nin. Eskiden Ortadoğu’da da bizle ilgili olumlu düşünülmezdi. G20’ye girdik. Şimdi hepsi, ‘Biz de Türkiye gibi olalım’ diyorlar. Sorunlar elbet var. Yok denemez. Şu çok önemli, Soft Power her zamankinden önemli artık.
– Türkiye Soft Power’ı, yumuşak gücünü iyi kullanabiliyor mu?
Kullanıyor, daha da iyi kullanmalı. İstanbul önemli destinasyon… İstanbul insanların solumak istedikleri, kaliteli gezip yemek yemek istedikleri bir yer haline geldi. Türkiye sporuyla, sanatıyla, TV dizileriyle biliniyor. Çok sayıda başarılı Türk şirketi yurtdışında. Balkanlar, Rusya ve Ortadoğu’da Türk dizileri izleniyor. Türk sporcuları dikkat çekiyor. Türkiye ekonomik, sanat, spor yönüyle de ve yaptığı her türlü ihracatla ilgi çekiyor.
– Sizin 2012 planlarınız neler?
Yeni girdiğimiz sektörlerde hızla büyüyeceğiz. Bizim tabii ki lokomotifimiz bankacılıktır. Türkiye Garanti Bankası lokomotifimiz.
– Yabancı ortağınız İspanyol BBVA var…
Evet, çok doğru bir grupla ortaklığımız var. BBVA’nın uluslarararası resmini tamamlayan bir banka olduk. Bizim büyümek istediğimiz bazı alanlarda onlar çok başarılı. İkinci sektörümüz otomotiv. Volkswagen markasını yüceltme anlamında Almanya’dan daha başarılı çıktı Türkiye. Almanlar bunu kendileri ölçtü. Türkiye’deki marka pozisyonlanmamızı ölçtüler. Çok başarılı gidiyor.
– Yeni yatırımlarınız hangi sektörlerde olacak? Marina sayınız artacak mı?
Bu senenin sürprizleri inşaat ve turizmden gelecek. Hırvatistan’da yeni 2 marina aldık. Önümüzdeki haftalarda imzalayacağız. Didim, Turgutreis, Dalaman açılacak, Göcek ve Hırvatistan’da 3 marinamız olacak. Komşu Yunanistan’da birkaç aya kadar 4 marina alacağız. Adriyatik Denizi’nde bir Türk marina şirketi çok iyi bir yapıya kavuşacak. Son Zadar’da yaptığımız anlaşmayla alacağımız marina bölgenin en büyük marinası.
– Yeni otel yatırımlarınız da var…
Nisan’da D Hotel-Maris otelini açacağız. Eskiden adı Maris Select’ti. Çok güzel oldu otelimiz. Turizm grubumuzu değiştiriyoruz.
– Doğuş İnşaat, Sofya Metrosu’na imza attı. Bu proje gibi yatırımlarınız olacak mı?
Birkaç ülkede inşaat işi kovalıyoruz. Rusya değil. Afrika ve Avrupa’da. Afrika’da Libya’yı Afrika sayarsak orada işlerimiz vardı. Libya’yı bekliyoruz. Umarım yakın zamanda Türk iş alemi Libya’ya yeniden gider. Ortadoğu’daki atmosfer bir günde düzelmeyecek. Ama bence müthiş bir değişim olacak. Bizim Bulgaristan’daki başarımız çok duyuldu. İnşaat şirketimize çok talep geliyor. Ucuz değil, kaliteli iş yapan şirketler olarak ilgi görüyoruz.
– İnşaat şirketinizle ortak iş yapmak isteyenler mi çok?
Evet. İtalya’nın şu andaki ekonomiden sorumlu bakanı Intesa Grubu’nun başındaydı. Kendisi arkadaşım. Bu yaz İtalya’da bir düğünde yemekteydik. Masada İtalyan ve Fransızlar var. Konu hep Türkiye oldu. Onlar ‘Biz yaşlandık, genç ve dinamik yer Türkiye’ dediler sürekli. Bunlar 10-15 yıl önce asla olmazdı. Her sektöre ilgi var…
Kısa vadede bu cari açıkla yaşayacağız 2012 beklenildiği kadar kötü geçmeyecek
– Türkiye 2023 hedeflerini tutturacak mı?
Türkiye son 8 senede yapmış olduklarını devam ettirirse 2023 hedeflerini de 2050 hedeflerini de tutturur. AB ülkeleriyle aramızdaki farklar kapanıyor, bunları iyi değerlendirmeliyiz. 2023 hedefi uzak değil, daha yakınlaşabilir.
– 2012 yılı 2011’den zor olacak, büyüme oranları da bunu gösteriyor…
Bence her yıl zor geçer. Bunu ve getireceği riskleri gören bir grubuz. Biz optimistiz, gerçekleri görüyoruz ama çocuklarımıza daha iyi gelecek için temkinli ama bilhassa memleket ve insanlıkla ilgili ümitlerimizi kaybetmiyoruz. Beklediğimizden iyi ortam oluştuğunda da fırsatları görüyoruz. Grubumumuz girişimci yanı var.
– Türkiye’nin yeni pazarlar bulma gerçeği var. AB ülkelerine yapılan ihracat düşüyor. Cari açık sorunu var…
Cari açık nedir, niye olur? Buna bakmalı. Ben şunu biliyorum. Türkiye’nin ekonomik gereklerine bakınca bu büyüme ve bu tüketimle, etraftaki ülkelerin dikkatini çekiyorsak, parmak ısırtma olayını yaşıyorsak, şuna mecburuz, bu cari açıkla yaşayacağız. Bu kısa vadede. Ama tabiki Türkiye daha fazla ihracat ve üretim yapma yoluna gitmeli. Daha fazla döviz getiren sektörler oluşturmalı, daha çok turist çekmeliyiz. Bir gerçek var. Türkiye’de enerji tüketimi yüksek. Kaynağımız yeterli değil. Cari açığın yüzde 60’ı enerji yüzünden. Biz sanayimizi döviz girdisi olan işlerimizi yurtdışında iş yapma poansiyelimizi artırmalıyız. Türkiye bunu yönetebilmeli. Türkiye’de bu cari açığa bakmadan Türkiye’ye yatırıma gelenler var.
– Geçenlerde Cem Boyner de sizin de söylediğiniz yabancı yatırımcı ilgisini vurguladı: ‘Dünyada para gidecek yer arıyor, millet yabancı ilgisinden iş yapamaz halde’ dedi…
Ne mutlu… Kemer sıkma deniliyor, vites değiştirme daha yavaşlamış ekonomiye geçme. Belli bir süre daha temkinli, daha yavaşlamış ekonomiyle belli süre dönüp, cari açığı belli yüzdelere getirme isteğimiz var. Bu da 5-6 ay işleri yavaşlatabilir. Ben 2012’nin beklentilerden daha iyi büyüme oranlarıyla biteceğine inanıyorum. Türkiye’nin son 10 yılında yaşanan gerçekler var. Genel resmi gören otoriteye, bu resmi 360 derece gören bakanlara güvenmeliyiz, onlar bizden daha deyatlı görüyorlar.
– Çok olumlu düşünüyorsunuz…
Kritik etmeye başlarsak her şey kritik edilir. 8 yıldır ortada olan bir performans var. Ticaret alemine bakınca, evet, bizim de gelirlerimiz azalabiliyor. Otomobil satışlarımız düşebiliyor. 2012 yılı, evet temkinli olunacak bir yıl ama fırsatların da kaçırılmayacağı bir yıl. Türkiye’nin genç nüfusu var, istihdam sorunu var, kaliteli gençlik var. Türkiye mutlaka yüzde 7’nin üzerinde büyümeli.
PİLATESE BAŞLAYACAĞIM AMA ASIL YOGA YAPMAK İSTİYORUM
– Spor yaptığınızı biliyorum D-GYM’de…
Evet. Doğuş Center’daki yerimizde haftada 5 kere minimum spor yapmaya gayret ediyorum. Kardiyo, ağırlık yapıyorum. Yakında pilatese başlayacağım. Evde hanım çok iddialı pilateste. Aslında esas yapmak istediğim yoga.
– Kızınız Defne size ne öğretiyor?
Defne’nin büyüdüğünü görmem hem sevindirici hem de üzüyor. Defne çok problemsiz bir çocuk, yaşının üzerinde. Tanrı bize öyle bir çocuk verdi ki, istediğim her şey var onda. Hisleri çok kuvvetli. Hayatı farkındalıkla yaşıyor. Ata biniyor, biraz korkuyorum ama umarım problemsiz yapacaktır bu sporu. Defne bana ne öğretiyor… Bana durmam gerektiğini, nefes almam gerektiğini öğretiyor. Bazı filmleri her yaşta seyredebileceğimi görüyorum.
– Kızınızla baş başa zaman geçirir misiniz?
Büyük keyif. Tatillerdeyken bazen Diana’dan izin alıyorum el ele dolaşıyoruz. Dubai’yi çok seviyoruz tatillerde. Diana ve Defne son olarak Amerika’ya gitti, ben gidemedim. Yazın 15 gün birlikteyiz. Kışın da 6-7 gün birlikte tatil yapıyoruz. Tatil konusunda kızımı ve Diana’yı dinlerim.
Doors Grubu’nu almayacağız, hayal edemeyeceğimiz işler yapacağız
– Nusr’et, Lacivert, Galata-Kavi, Köşebaşı gibi yerleri aldınız ya da görüşmeler devam ediyor… Neden bu sektöre ilgi duydunuz?
Türkiye’nin ve İstanbul’un gittiği yere bakın. Entertainment sektörünün dünyada geldiği nokta ortada. Neler yapacağımıza girmek istemiyorum ama yapılamayan çok şey var.
– Finans ve inşaatın yanında restoran merak uyandırıyor, bu bir heves olabilir mi?
Biz hep hizmet sektöründeydik. Tansaş bizdeydi bir zamanlar. Finansal rasyolarına bakınca da bizim başka yaptığımız işlerin üzerinde işler olduğunu görebilirsiniz. Heves dediğiniz için sizinle şunu paylaşayım. 1988’de Zincirlikuyu’da ilk galerimizi açtık. ‘Ayhan Bey’in oğlunun galerisi’ diyorlardı, küçümseniyordu. Bakın o iş ne hale geldi. Şu anda da eğlence sektöründeki restoranların yerine bakın ve Türkiye’ye bakın. Şu anda konuştuğumuz bazı markalar yurtdışında da başarılı olabilir. Bizim amacımız grupta bu işi düşleyemeyeceğimiz bir büyüklüğe getirmektir.
– 3-4 hafta önce Doors Grubu’na sizin girişimlerinizi sordum: ‘Hiç kolay değil’ dediler…
Çok doğru hiç kolay iş değil. Biz gıda tarafını otelciliğimizin parçası olarak biliyoruz ama restorancılık bambaşka iş.
– Doors Grubu’nu da alacağınızı, hatta sizle görüşmeye geldikleri söylentisi çıktı…
Hayır almayacağız, böyle bir şey yok. Ben onların iyi müşterisiyim. Ortaklarını da tanıyorum. Keşke bizden sonra sektöre başkaları da girse. Tüketici kazanır. Biz İstanbul’da çıtayı yükselteceğiz. Yabancılar Türkiye’ye geldiklerinde Dubai’deki gibi bir profil bulmalılar. Konuştuğumuz markalardan birinin Hollanda’da yeri var ve çok başarılı. Ortak olacağımız arkadaşların girişimcilik ruhunu en ufak biçimde zedelemeden büyüme gerçekleştireceğiz. Aldığımız her markanın çıtası yükselecek, onlarla birlikte bu işleri büyüteceğiz.
– Yurdışından da yeni markalar getirecek misiniz? Akademi de açacaksınız…
Getireceğiz. Bugün Türkiye’de yabancı mutfaklar var, evet ama olmayan çok şey de var. Türkiye’de olmayan İtalya’nın başka bölgelerinin mutfakları var. Bu iş bizi heyecanlandırıyor. Dediğim gibi ekonomik olarak da hiç küçümsenecek bir noktada değil. Yola çıktığımız arkadaşlarımızla hayal edemeyeceğimiz işler yapacağımıza inanıyorum. Akademi de açacağız. Yakında bunların hepsi şekillenecek.
Fenerbahçe sevgim eskisinden daha fazla
– Fenerbahçe kimyanızı ne kadar bozdu son zamanlarda?
Benim için Fenerbahçe koşulsuz bir tutku. Bir kere Türkiye’nin en önemli markalarından biri. Türkiye’nin çok önemli kulüpleri var, onlara da sponsorluk yapıyoruz ama Fenerbahçeliyiz. Şu dönemde hepimiz çok üzgünüz. Kızım fanatik Fenerbahçeli o da hep soruyor. Bu dönem inşallah geçecek. Herkesi çok iyi tanıyorum, umarım minimum zararla geçecek. Kolay değil spor toplumun bir parçası. En çok konuştuğumuz konulardan biri. Fenerbahçe sevgim dünden daha fazla.
– FB yönetiminde yer almayı düşünüyor musunuz bu yaşananlardan sonra?
Yok, her Fenerbahçeli çocuğun Fenerbahçe’de futbol oynama hayali vardır, her işadamının da gönlünde takımına belli şekilde destek olma arzusu vardır. Yönetimde olmadan da destek verirsiniz. Bunu hep yapacağım. Seyircinin son dönemdeki birliği beni çok umutlandırdı. Markalar yalnız değil… Lefter’in cenazesinde farklı takımlar bir aradaydı. Biz o günleri özledik. Sporda da yeniden bir şeylerin düşünülmesi için fırsatımız var. Bu işin skor değil spor olduğunu hatırlamalıyız.
Vatan/Elif Ergu