Ülkemizde bulunan 18 milyon binanın sadece yüzde onunun yalıtımlı olduğunu biliyor musunuz?
Yani her on binadan sadece bir tanesi verimliliğe önem veriyor. Binalarımızın yüzde doksanı ısrarla parasını boşa harcıyor. Türkiye’de kişi başına yalıtım malzemesi tüketimimiz 2008 verilerine göre- 0,1 m3’tü. AB ülkelerinde ise bu rakam ortalama 0,7m3. Bir başka deyişle, AB’nin 7 kat gerisindeyiz.
Oysa, çatısı ve dış cephe duvarları yalıtımlı bir dairede klimaların elektrik, ısıtıcıların doğalgaz faturalarında yüzde 50’ye varan tasarruf sağlanabiliyor. Binaların tümünün yalıtımlı olması her yıl cebimizden 10 milyar TL daha az harcanması anlamına geliyor. Isı yalıtımı için harcanan para 3–5 yıl gibi bir sürede kendisini amorti ediyor.
Su yalıtımı depremde hasarı yüzde 64 azaltıyor
Depremde yapıların yüzde 64’ü, “korozyon” yani paslanma yüzünden yıkılmış. Su yalıtımı tam olmadığı için, binalar içten içe çürüyor. Isı Ses Su ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan’a sordum. “Ciddi anlamda korozyona uğramış olan bir yapının şiddetli bir depremde ayakta kalabilmesine imkan yoktur. Bu nedenle su yalıtımı çok önemlidir. Yalıtım olmaması ya da eksik yalıtım, yapının servis ömrünü azaltmakla kalmaz, çevresi ve yaşayan kullanıcıları için de can ve mal güvenliği tehdidi oluşturur” dedi.
Fatoş Karahasan/Milliyet