Hazreti Halid Ebu Eyyüb El-Ensari’nin, resmi tören ve ziyaretler sebebiyle Osmanlı hanedanının meşruiyetinin ve devamlılığının simgesi haline gelen türbesi, tarihinin en kapsamlı restorasyonunu geçirecek
Hazreti Muhammed’in, Mekke’den Medine’ye hicret ettiği 622 yılında 7 ay boyunca evinde misafir olarak kaldığı, İstanbul’un manevi koruyucusu olduğuna inanılan Hazreti Halid Ebu Eyyüb El-Ensari’nin, resmi tören ve ziyaretler sebebiyle Osmanlı hanedanının meşruiyetinin ve devamlılığının simgesi haline gelen türbesi, tarihinin en kapsamlı restorasyonunu geçirecek.
İstanbul’un fethi için kuşatılması sırasında, Fatih Sultan Mehmed’in isteği üzerine Hocası Akşemseddin tarafından kabri manevi keşifle bulunan ve fetihten sonra 1458 yılında yaptırılan Eyüp Sultan Türbesi’nde bulunan kıymetli eserlerin güvenli yerde muhafaza edilmesinin ardından restorasyon çalışmalarına başlanacak.
Yüksek manevi değere sahip, bütün insanların ilgi odağı olan türbe, restore edileceği 6 ay boyunca ziyarete kapalı olacak, bu süre içinde yalnızca dua penceresi açık kalacak.
SON 50 YILIN EN KAPSAMLI RESTORASYONU
İstanbul Türbeler Müze Müdürü Hayrullah Cengiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Eyüp Sultan Türbesi’nde yaklaşık 50 yıldır bu kadar kapsamlı bir restorasyon çalışmasının yapılmadığını söyledi.
2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında bir protokol imzalandığını
anlatan Cengiz, bu protokolle İstanbul Türbeler Müze Müdürlüğüne ait türbelerin restorasyonunun, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin üstleneceğine ilişkin anlaşma yapıldığını belirtti.
Cengiz, bu kapsamda Eyüp Sultan Türbesi’nin projelerinin tamamlandığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de bu projenin ihalesini yaptığını ifade etti.
TÜM ÇİNİLER ELDEN GEÇİRİLECEK
Hayrullah Cengiz, Eyüp Sultan Türbesi’nin çinileriyle ilgili ciddi bir restorasyon çalışması yapılacağını anlattı.
Cengiz, Eyüp Sultan Türbesi’nde İznik, Kütahya, Tekfur Sarayı, Avrupa ve Yıldız Çini Fabrika-i Humayunu’ndan getirilen çinilerin bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Daha önceki restorasyonlarda çok iyi bir restorasyona tabi tutulmadığını, çinilerin içerisinde çimentonun kullanıldığını, bütünlemelerin yapılmadığını görüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvar Müdürlüğü uzmanlarınca gerekli araştırmalar yapılacak. Bu araştırmalardan sonra çinilerin restorasyonuna başlanacak. Öyle sanıyorum ki buradaki en zor iş, çinilerin restorasyonu olacak.”
Çinilerin yanı sıra türbenin kubbelerdeki kurşunların değiştirileceğini,metal, ahşap, taş ve derzlerdeki eksikliklerin tamamlanacağını belirten Cengiz, çalışmaların İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, İstanbul Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü ekiplerince denetleneceğini söyledi.
-6 AYDA TAMAMLANMASI PLANLANIYOR-
Cengiz, restorasyon çalışmasını yürütecek firmaya projeyi tamamlaması için 6 ay süre verildiğini belirtti.
Hayrullah Cengiz, Eyüp Sultan Türbesi’nin 1960’lı yılların başında kısmi bir restorasyona tabi tutulduğunu, ancak bu çalışmalara ilişkin resmi bir bilgi ve belgenin bulunmadığını, bu nedenle türbenin hangi bölümünün ne kadar restorasyona tabi tutulduğunun bilinmediğini kaydetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile türbenin içindeki eserlerin güvenli bir yere nakli ve muhafazası üzerinde görüşmeler yaptıklarını ifade eden Cengiz,bu işlem tamamlanınca türbenin restorasyonuna başlanacağını söyledi.
KIYMETLİ ESERLER ÖZENLE KORUNACAK
Türbenin içinde çok kıymetli eserlerin bulunduğunu anlatan Cengiz,şunları ifade etti:
“Osmanlı padişahları Eyüp Sultan’a vermiş oldukları kıymetten dolayı bir şeyler bağışlamış. Kiminin el emeği göz nuru var, kimi ise dönemin büyük sanatkarlarına en güzel eserleri yaptırarak türbeye bağışlamış. Türbede 3. Selim Han’ın çok güzel bir gümüş şebekesi vardır, nadirdir, tektir, ünik bir eserdir. 2. Mahmud’un kendisinin de hocası olan hattat Mustafa Rakım Efendi ile beraber yaptığı, sandukanın üzerindeki puşidesi (siyah örtü), 2. Abdülhamid’in kendi elleriyle yaptığı sedef kapı, Sultan 1. Mahmud’un Topkapı Sarayı’ndan getirdiği Peygamber Efendimizin ayak izi bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, birçok hat ve levhalar ile zemzemiye ve kandiller de türbenin diğer önemli parçalarını oluşturuyor.
Bu kıymetli eserleri en güvenli yerde muhafaza etmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunları da bitirir bitirmez, türbenin restorasyon çalışmasına başlanacak.”
Eyüp Sultan’ın, Peygamberimiz Hazreti Muhammed açısından ayrı bir önemi bulunduğunu anlatan Cengiz, “Peygamberimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Hazreti Halid Eba Eyyüp El-Ensari, kendisini evinde misafir etmiştir. Peygamber Efendimiz’in katıldığı tüm savaşlara katılmıştır. Yine biliyoruz ki Peygamber Efendimiz, Hazreti Halid Eba Eyyüb El Ensari’yi övmüştür, övmesinden dolayı da tüm padişahlarımız onun türbesine hizmet yarışına girmiştir” dedi.
EYÜP SULTAN TÜRBESİ
Duvarlarında Sultan 1. Ahmed Han, Sultan 1. Mahmud ve Sultan 3. Selim Han tarafından yazılmış, bu mekanın kutsallığına işaret eden manzum kitabelerin yer aldığı Eyüp Sultan Türbesi’nin içinde ayrıca padişahların bir çoğunun ve ünlü hattatların kaleminden çıkmış levhalar da yer alıyor.
Kesme küfeki taşından sağır ve kasnaksız olarak inşa edilen sekizgen kenarlı kubbeli türbenin her cephesi, altta sivri boşaltma kemerli dikdörtgen biçimli, üstte ise sivri kemerli pencerelerle aydınlatıldı.
İçi ve dışı 16. ve 17. yüzyılın en güzel çinileriyle süslenen türbenin ziyaret salonunda, Hazreti Muhammed’in ayak izinin bulunduğu bir pano yer alıyor.
1730 Patrona İsyanı’na kadar türbede muhafaza edilen Sancak-ı Şerif, bu olayın ardından asilerin eline geçmemesi için saraya alınarak Hırka-ı Saadet Dairesi’ne konuldu. Türbede Sancak-ı Şerif’in kılıfları muhafaza ediliyor.
Sultan 3. Selim Han dönemine ait gümüş şebekenin çevirdiği sandukanın Sultan 2. Mahmud Han tarafından konulan puşidesinin üzerine simle işlenen yazılar Mustafa Rakım Efendi’nin hattıyla yazıldı.
Sultan Abdülhamid Han ise türbenin kapı ve pencere kanatlarını yeniletti, Sultan 2. Abdülhamid Han da tunç kapı kanatları önüne kendi eliyle yaptığı sedef kakmalı parmaklıklı kanatlar koydurdu.
HAZRETİ HALİD EBU EYYÜB EL-ENSARİ
Hazreti Muhammed’e dedesi Abdülmuttalip Efendi’nin annesi tarafından akraba olan Hazreti Halid Ebu Eyyüb El-Ensari, hicretten iki yıl önce Müslüman oldu.
Hicretten sonra Hazreti Muhammed’i evinde 7 ay misafir ettiği için “Mihmandar-ı Resul” unvanıyla da anılan Ebu Eyyüb El-Ensari, aynı zamanda muhafızlığını da yaptığı için “Alemdar-ı Resul” payesini de kazandı.
668 yılında İstanbul’a yapılan sefere İslam ordusuyla birlikte katılan Ebu Eyyüb El-Ensari, 90 küsur yaşında hasta bedeniyle binlerce kilometre zorlu yolculuktan sonra İstanbul surlarına kadar geldi ama hastalığı ağırlaşınca 669 yılında vefat etti ve surlara yakın bir yere defnedildi.
Emeviler’in 669 yılındaki Konstantiniyye kuşatmasına katılan ve hastalanarak vefat eden Ebu Eyyüb El-Ensari’nin vasiyeti üzerine, İslam ordusunun ulaşabildiği en ileri noktada defnedildiği kabul ediliyor.
Emevi ordusu çekildikten sonra Bizanslılar’ın kabrin korunmasına özen gösterdikleri, üzerine dört sütunla taşınan bir kubbe yaptırdıkları ve geceleri burada kandil yaktıkları rivayet ediliyor.
Başka bir rivayete göre, kıtlık ve darlık zamanlarında medet umulan bir ziyaretgah haline gelen türbede bulunan kuyu ile bağlantılı olduğu sanılan pınarın, hastaları iyileştirdiğine inanılıyor.
Eyüp Sultan Türbesi, İstanbul’un fethinden sonra başlatılan gelenekle, tahta yeni çıkan Osmanlı padişahlarının törenle kılıç kuşandıkları yer olarak da büyük önem taşıyor.
AA