1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Ev ve Ofis Aydınlatmasında Dikkat Edilmesi Gerekenler…

Evimize ya da ofisimize nasıl bir aydınlatma sistemi yaptırmalıyız ki, estetik görünümden ödün vermeden ruh ve beden sağlığımızı koruyabilelim?

Gözlerimizi sımsıkı kapatıp hareket etmeye çalışmak, ışığın ve aydınlığın değerini anlayabilmenin en basit ve en etkili yöntemidir. Hele bu deneyi alışık olmadığımız bir mekanda ve gecenin bir yarısında yaptığımızda, ışıksız bir hayatın ne derece vahim olduğu ortaya çıkacaktır.

Ancak, rahatça hareket edebilmemizi ve psikolojik olarak kendimizi rahat hissetmemizi sağlayan ışığın, doğru yerde ve doğru şekilde kullanılmadığı takdirde, uzun vadede önemli zararlara neden olabileceği çoğu zaman düşünülmez. Evimizin ya da ofisimizin hoş bir dekorasyona sahip olması yönündeki çabalarımızda ışığın rolü her nedense unutulur. Peki, evimize ya da ofisimize nasıl bir aydınlatma sistemi yaptırmalıyız ki, estetik görünümden ödün vermeden ruh ve beden sağlığımızı koruyabilelim.

Ofis Aydınlatması
Ofis aydınlatması ya da işyeri ışıklandırma düzeni, hem sağlık hem de çalışma verimliği açılarından üzerinde durulması gereken konular. İşyerinin her şeyden önce personelin huzurlu çalışmasına olanak verecek bir atmosfere sahip olması hepimizin kabul ettiği bir gerçektir.
Aydınlatma tekniği, bu açıdan sadece göz sağlığı için değil ruhsal denge ve huzur için de düşünülmesi gereken bir kavram.

Ofis Genel Aydınlatma Sistemleri
Genelde aydınlatma ve ışıklandırma sistemlerinde dekoratif unsurlar dikkate alınır. Oysa sağlıklı bir ofis aydınlatması, dekoratif kaygılardan önce, modern ofis kurulumu sistemlerine uygun işlevsel yapıda olmalıdır. Ofislerde ışığın homojen (belirli alanlara yoğunlaşmayan, eşit alan yayılımı olan) dağılımının sağlanması çok önemlidir. Örneğin aydınlatma uzmanlarının bu konudaki teknik önerilerinden biri, genel aydınlatma ortamının, çalışma yüzeyinin (örneğin bilgisayar monitörünün) parlaklığı ile bakılan nesnenin parlaklığının en az üçte biri oranında olmasına özen gösterilmesi. Ayrıca işyeri ortamlarında genel ışıklandırma veren sistemlerin kullanılması da bir başka önerilen nokta. Genel aydınlatmanın yetmediği ya da farklı lokal ışıklandırma sistemleri ihtiyacı olan alanlarda ise halojen lambalar ve spot ışıklandırma gibi noktasal ve direkt ışık veren çözümlerin uygulanması ideal olarak kabul edilmekte. Yalnız bunda da aşırıya gidilmemesi, sadece özel vurgulama ve çalışma yapılan lokal alanlarda kullanılması öneriliyor. Genel aydınlatma açısından ise çoklukla floresan, özellikle de kompakt floresanlı armatürlerin tercih edilmesi tavsiye ediliyor.

Temel olarak en sağlıklı aydınlatma gün ışığından elde ediliyor elbette. Gerçek ışık kaynağımız olan güneşten ofis ortamlarında mümkün olduğunca istifade etmek gerekiyor. Ofis kurulumu aşamasında güneşli ortamların değerlendirilmesi bu anlamda çok önemli. Özellikle iş hacminin yoğun olduğu kış aylarında, kısa ve kapalı, yağmurlu günler nedeniyle kısıtlı güneş ışığı alma olanağı bir handikap. Ofis içi yerleşim ve çalışma odalarının güneş alma konumlarına göre düzenlenmesi önemli bir şart. Bunu maksimum ölçüde sağlayacak cam sistemleri ve panjur donanımlarının seçimi de önemli. Personelin yoğun olarak bulunduğu lokal bölgelerdeki ofis içi düzenlemenin (örneğin masa düzeni), tüm ofis yerleşiminde en çok güneş alan cephelerde kurulması bu anlamda sağlıklı bir önlem olacaktır. En azından güneş ışığı sadece doğal bir aydınlatma sağlamakla kalmayacak, huzurlu ve sıcak bir ofis atmosferini daimi kılacaktır.

Çalışma masası aydınlatması
Çalışma birimlerinde özelikle masa başı çalışmada genelde kabul edilen yaklaşım, gün ışığının soldan alınması olarak önerilmesidir. Şayet gün ışığı yoksa ya da bir başka ışık kaynağına ihtiyaç duyuracak ölçüde yetersizse (Ve de gece çalışması da yapılıyorsa) yine soldan aydınlatma yapılması uygun olmaktadır. Bunu küçük bir denemeyle de anlaşılabilir. Herhangi bir masada kitap okur ya da bilgisayarda bir çalışma yaparken, oturma konumumuzu değiştirerek bunu görebiliriz. Işık kaynağını sola aldığımızda daha rahat bir görüş ve netlik ortaya çıkar. Işık kaynağı sağda olduğunda ise gözde bir zorlanma, görüş netliğinde bir parça düşüş olabilmektedir. Bu beynin görme anatomisi ile ilgili bir konudur. Benzer şekilde kaynağın önde ve arkada olması halinde de göz zorlanması, parlama ve netlik kaybı ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte ofis ve masa aydınlatması için farklı çözümlere başvuruluyorsa (örneğin tavan aydınlatması gibi) parıltı oranı düşük, ışıklı tavan çözümleri uygulanabilir. Uzmanlar bu konuda yine prizmatik kapaklı büyük yüzeyli armatürler ve petekli, aynalı, reflektörlü armatürlerin tercih edilmesini öneriyorlar. Ön kısmı camlı ve reflektörlü armatörler yanında, ışık kaynağının parlama veya kamaşma yaratmaması için görme hizasında daha içe çekilmiş ve kamaşmayı ortadan kaldıran özel ışık kırıcılı armatürler kullanılması da öneriler arasında. Tabi bir de bilgisayar unsuru da var. Birçok ofiste bilgisayar kurulumu olduğuna göre, sağlıklı olmayan bir aydınlatma sistemi yüzünden, gözlerin odaklandığı monitör ekranlarından yansıyan ışık ve yansımalar, sadece parlama ve kamaşma değil, göz sağlığını olumsuz etkileyen durumlar yaratmaktadır. Bunu önlemenin yolu da doğru aydınlatma armatürleri kullanmak, bu armatürleri ofis içine uygun yerleşimini sağlamaktan geçiyor. Buna eklenecek bir önlem daha ise, parlama ve kamaşmayı en aza indiren düz ekran flat monitör sistemlerini tercih etme ve özellikle göz sağlığını koruyan sıvı ekranlı LCD monitör (Ya da ışığı emen filtreli monitörler) çözümleri olarak söyleyebiliriz.

Kağıtsız ofise geçiş: Elektronik Doküman Yönetimi

Ofis içi iş akışının en önemli unsurlarından biri, yaratılan ya da elde edilen belge ve dokümanlardır. Bir bakıma faaliyetlerinizin somut göstergesi, iş akışı hacminizin, hızının ve çeşitliliğinin birer delilidir bunlar.
İş yaşamı ve kapsamı genişledikçe, belge ve dokümanların elde edilmesi, saklanması, istendiğinde aranıp bulunması ya da ilgili yerlere iletilmesi ciddi bir mesai yaratmaya, hatta zaman ve emek açısından verimlilik kaybına yolaçmaya başlamıştır. Öyle ki bu durum, çalışanların zamanlarını asıl mesailerine yoğunlaştırmasını engelleyip, büyük oranda belge tasnifi ya da aramasına yönlendirmeleri sonucunu doğurmaktadır.

Bilgisayar ve Internet teknolojilerinin ofislere girmesiyle de belge ve doküman hacminde büyük bir artış yaşanmıştır. Bunun yanında bilgisayar teknolojisi çözümü de beraberinde getirmiş, basılı belge dönüşümünü sağlayarak, “kağıtsız ofis” ortamı oluşturma yolunda da önemli bir adım attırmıştır.
Doküman yönetimi, özellikle de elektronik doküman yönetimi kavramı bu gelişme sonucu önem kazanmaktadır. İş akışlarının bilgisayar teknolojilerinin de devreye girmesiyle belli bir otomasyona geçmesi sayesinde, doküman yönetimi uygulamak bir zorunluluk haline gelmeye başlamıştır. Öyle ya, ofis içi otomasyonun neferleri olan bilgisayarlar, bağlı çevre birimleri faks, yazıcı vs. gibi belge üretici ve iletici modüller, Internet ve yerel ağların da olanaklarıyla bilgi ve belge kusan makinelere dönmektedir. Bu bilgi bombardımanının iyi yönetilmediği durumda iş akışında yaratacağı verimsizlik ve karmaşa ortadadır.

Elektronik doküman yönetimi için çok sayıda tanım bulabilirsiniz. Genel olarak söylenen teknik tanım şudur: “İş akışının yarattığı bilgi, belge, doküman gibi yazılı ya da görsel öğelerin değerlendirilmesi, kullanılması, iletilmesi, istendiği zaman kolayca aranıp bulunması ve saklanması gibi işlevleri
yönlendiren elektronik kontrol ve yönetim faaliyetleri bütününe elektronik doküman yönetimi denir.”

Aslında teknik tanımları bir yana bırakıp şunu söyleyebiliriz: Doküman yönetimi, ofis ya da firma hafızasını düzenleyen bir sistemdir. Bu konuda oluşacak bir problem, firma açısından “hafıza kaybından” farksızdır. Firma içi tüm belge ve bilgiler o firmanın hafızasıdır çünkü. Tıpkı insan beyni gibi yaşadığımız anıları bir düzene koyup, gerektiğinde onu hatırımıza getiren bir sistemdir. İnsan beyni en gelişmiş elektronik işlemci, insan hafızası da en gelişmiş elektronik veritabanı olduğuna göre, ofis içi doküman yönetiminde verimlilik sağlamanın yolu, insan beyninden örnek alarak bunu elektronik ortama taşıyabilmekten geçiyor.

Dokümanların ayrımını yaptığımızda da insan beyninin bazı işlevlerini görebiliriz. Örneğin yakın zaman için yaşadığımız önemsiz ve rutin olaylar kısa süreli hafızamızda kalır, sonra silinir. Buna rağmen uzak geçmişte yaşadığımız kimi önemli anılarda hafızamızdaki canlılığını korur. Dokümanlar da iş akışımız içinde benzer bir ayrıma sahiptir. Elektronik doküman yönetiminde bu ayrım “yapılandırılmış ve yapılandırılmamış”veriler olarak tanımlanır.

Yapılandırılmış veriler, kurumsal stratejileri, planları, bilançoları, finansal belgeleri, pazarlama, müşteri ilişkileri, tedarik yönetimleri gibi işlevlerin plan ve raporları vs. kapsayan, kurumsal faaliyetlerin can damarını oluşturan dokümanlardır. Bunlar elektronik veritabanında saklanır, kontrol edilir, iletilir, kullanılır ya da güncellenir. Kurumsal hafızanın derin kısmını bu dokümanlar içerir.

Yapılandırılmamış veriler ise, e-mail mesajları, faks çıktıları, yazılı notlar, çalışma notları, postalar, faturalar, ofis içi belgeler vs gibi daha önemsiz, rutin, devamlılığı olan, buna karşın zaman kaybetmeden değerlendirilmesi gerekebilecek dokümanlardır. İnsan hafızası örneğini verirken, günlük yaşanan rutin olayların kısa sürede hafızada kalıp sonra silindiğinden bahsetmiştik. Bu tür belgeler de rutin çalışmalar içinde, iş akışının devamlılığını sağlayan, rutin ve sürekliliği olan, kısa sürede silinen ya da atılan bilgilerdir.

İşte doküman yönetiminin de amacı, firmanın hafızasını oluşturan bu verileri, sağlıklı şekilde ayrımını yapmak ve gerekli olanları elektronik veritabanına, doküman yönetimi yazılımları aracılığıyla aktarımını yapmaktır. Bu şekilde bilgi ve veri birikimi önlenmiş olur, belge ve bilgiye boğulmuş bir ofis ortamından, kağıtsız ve verimli çalışan bir ofis ortamına geçiş sağlanır.

Ofis içi çalışmaların önemli bir bölümünün, yapılandırılmamış verileri düzene sokmak, bu veriler içinde gerekli olanı aramakla, iletmekle (Araştırmalar, firma içindeki dokümanın %75´ini bu tür yapılandırılmamış belgelerin oluşturduğunu gösteriyor) yani belgeleri yönetmeye çalışmakla geçtiğini gözönüne alırsak, doküman yönetiminin önemi daha bir belirgin ortaya çıkıyor.

Elektronik doküman yönetiminin amaçlarını başlıklarla şöyle özetleyebiliriz,

• Gerekli bilginin defalarca kullanımını sağlarken, gereksiz bilginin birikmesine fırsat vermeden elenmesini sağlayan bir otomasyon kurmak. İnsan beyninin işlevini bu şekilde ofis ortamına aktarıp, sağlıklı bir firma hafızası yaratmak.
• Bilgi ya da verilerin, elektronik ortamda ofis içi herhangi bir noktadan kolayca erişilebilir, kaydedilebilir, denetlenebilir ve güncellenebilir olmasını sağlamak.
• Dışsal etkilere (Yangın, deprem, sel, terör vs.) karşı korumasız olan basılı belge ve dokümanların arşivlenmesi, yedeklenmesi ve tehlike anında kolayca başka bilgisayarlara aktarımını yapabilmesi konusunda merkezi bir elektronik altyapı olanağına kavuşmak.
• İş akışını engellemeyen, bizzat akışa katkıda bulunan bir belge giriş-çıkışı sistemi yaratmak.
• Müşteriler, firma dışı kurumlar vs. ile ilişkilerde hız kazanmak, zamanında yanıt verebilmek.
• Firma çalışanlarının huzurlu, verimli ve ortaklaşa çalışmalarının zeminini hazırlamak, çalışanların kendilerini asıl mesailerine odaklanmalarına yardımcı olmak.
• Zaman, emek ve maliyet kaybını en aza indirmek.

Peki etkin doküman yönetimi uygulamanın kısa vadede getirileri nelerdir dersek şunları gösterebiliriz,
• Firmanın kurumsal içeriğinin kalitesinin artması
• Basılı dokümana oranla, elektronik belge ve dokümanları hazırlama maliyetlerinin düşük olması.
• Belge erişimi ve kontrolünün kolaylaşması
• Belge birikimini önleyip, belge ve dokümanları kolay şekilde yönetilir hale gelmesi, tekrar tekrar kullanımı olan belgelerle, tek kullanımlı belgelerin kolaylıkla ayrıştırılması.
Ofis içi iş akışı gün geçtikçe teknolojiyle bütünleşmekte. Bu bütünleşme yeni yönetim anlayışları, yeni ihtiyaçlar, yeni kurumsal çözümler üretiyor. Teknolojik olanakları doğru kullanabilme yolunda istekli ve kararlı firmalar da bu sayede daha verimli ve işlevli ofis çalışma koşullarının oluşmasını sağlıyor.

Ofis çalışma verimliliğini etkileyen faktörler
Ergonomik ofis kurulumunun, teknolojik gelişim sayesinde değişen iş yaşamı koşulları nedeniyle artık bir zorunluluk haline geldiğinden bahsetmiştik. Teknoloji ve iletişim sistemlerinin gelişmesi büyük kolaylıklar getirirken, insan bedeni ve hareket alanına uyumlaştırılmamış bir teknolojinin orta-uzun vadede insan sağlığını tehdit etmesi kaçınılmazdır. Bunu önlemenin yolu hem ev hem de iş ya da ofis ortamında ergonomi biliminden yararlanmak olacaktır.

İş başarımı ve çalışma tatminin arkasında da bu vardır. Eğer bedeniniz ve hareket alanınızla “çatışan ve kavga eden” bir ofis altyapısına sahipseniz hem motivasyonunuz düşüp iş başarımınız engellenecek hem de işinize karşı memnuniyetsiz bir duruş hatta nefret hissedeceksiniz. Ergonomi, temel amacı olan “insana uyumlu mekansal donanım” yaratma felsefesi ile size yardımcı olacaktır bu noktada.

İş memnuniyetinin ya da tatminin artması, doğrudan çalışma performansına ve verimliliğe yansıyacaktır. Bununla birlikte, ofis içi insani ilişkilerin ve çalışanların huzurlu iletişiminin oldukça olumlu etkilendiği görülecektir. Ofis altyapısının (hem teknoloji hem de mekansal düzenleme açısından) stres oluşturan ya da stres kaynağı yaratan öğelerden ayrıştırılması veya en azından minimuma indirilmesi önemlidir. Elbette bu ergonomi biliminin ışığında gerçekleştirilmesi gereken uygulamalardır. Verimli bir ofis çalışma düzeninin temelinde de bu yatar. Ofis ortamında sağlıklı iletişim, sağlıklı çalışma, iş tatmini, verimlilik, huzurlu ortam gibi tüm öğeler bu temel üzerinden şekillenecektir.

Peki “iş tatmini, verimlilik, sağlıklı iletişimi etkileyen faktörleri somut olarak görmek istiyoruz” dersek, buna yanıt bilim adamlarından geliyor. Ergonomi bilimi uzmanları bize şu faktörleri sıralıyor.

• Havalandırma ve ısıtma kalitesi
• Ofis içindeki çalışma birimlerinde ve ofis genelinde aydınlatma
• Gürültü ve ses yaratan kaynakların varlığı
• Çalışan sağlığı ve güvenliği anlayışı (ve bu konudaki somut uygulamalar)
• Çalışma alanında kişinin kimi veya kaç insanı görebildiği, iş arkadaşlarıyla iletişim mesafesi
• Çalışanın kişisel çalışma alanındaki taban alanı genişliği (Kısaca mekansal iş alanı)
• Diğer çalışanlarla iletişimin kolaylığı ve kalitesi.
• Çalışanların yer değişim sıklığı
• Ofis ortamının kullanım ve görüntüsel olarak konforu
• Çalışılan alanın çevresinin kapatılma yada sınırlandırılma derecesi (ofis bölümlerini ayıran perdelerin, duvarların, panellerin, paravanların vs. sayısı ve bu bölümlerin yüksekliği)
• Ofisin yerleşim düzeni
• Çalışanların konuşma mahremiyeti
• Ofis bakım ve temizlik kalitesi

Bu faktörlere yenileri ve detaylarda gizlenen başka başka somut faktörlerde eklenebilir. Görüldüğü gibi ofis verimliliği için fiziki mekan ve çevrenin önemi bu faktörlerden de anlaşılabiliyor. Teknolojik altyapının da dahil edilmesiyle ergonomi çalışmalarının gerekliliği açıkça görülmekte. İş verimliliğini ve tatminini arttırıcı yöntemleri ve yapılacak iyileştirmeleri bu kapsamda değerlendirmenin, firma olarak iş başarımınıza büyük katkıda bulunacağını söyleyebiliriz. Yeter ki bunun için uygulanabilir bir eylem planınız ve ofis ihtiyaçlarınızın ne olduğu konusunda ayrıntılı bir listeniz olsun. Tüm bu plan ve ihtiyaçlara göre belirlenen ergonomik ve iş yapma verimliliğini artıran bir ofis altyapısıyla çözüme ulaşmanız kolaylaşacaktır.

Teknolojik değişim ve yeni ofis düzeni

Teknolojik değişim ve gelişimin, iş yaşamının mekansal (ve yaşamsal) alanı olan ofis düzeni ve ortamını yenilediğinden bahsetmiştik. Bu yenilenme, iş ortamının daha işlevsel kullanımını ve insana uyumunu (ergonomi) ön plana çıkarmıştır. Genel olarak söylersek, ofis ortamında işlevsellik ya da ergonomik altyapı dizaynı konusunda verilebilecek tek bir reçete ya da en iyi ofis düzenini oluşturacak bir formül yoktur. Bunun nedeni ise, ofiste yapılan işin türü, çalışanların özellikleri ve ne tür bir işle iştigal ettikleri, çalıştıkları birimdeki (örneğin bilgisayar monitörü karşısında) çalışma süreleri, işverenin parasal gücü ve bu ofis yenilenmesi konusunda ne kadar para ayırabileceği gibi farklı farklı etkenlere dayanmasıdır. Bu farklılıklar ya da konumlanmalar nedeniyle, her durum için değişik bir reçete hazırlanması ve bu reçeteye göre ofis düzeninin yenilenmesi gerekmektedir.

Peki “İlla böyle bir zorunluluk var mı? Durup dururken niye ofis düzeni yenileme veya ergonomik iş ortamı yaratma çabalarına gireyim ki? Paramı bu işte niye harcayayım ki?” diye sorular aklınıza gelebilir. Bu sorulara yanıtı biz değil, ergonomi konusunda çalışmaları olan uzmanlar ve bilim adamları veriyor. Bu uzmanlara göre ergonomik ofis yenilenmesini zorunlu kılan nedenler şunlar:
• Teknolojik değişimle birlikte ofis ortamında çalışma koşulları da değişmiştir.

• Elle yapılan işler artık makinelere kaymakta (zamandan tasarruf ve verimlilik nedeniyle), üretim ve yönetim uygulamaları bilgisayar altyapısı aracılığı ile yürütülmektedir.

• Teknoloji sayesinde çalışanların gittikçe hareketsiz ve durağan bir pozisyonda iş yapma sürecine girmesi. Çünkü geleneksel ofis işleri bir çok işi kapsıyordu. Örneğin, belge aramak ve incelemek, kalem ve benzeri kırtasiye materyallerini kullanmak, hesap makinesi kullanmak, daktilo kullanmak, diğer iş arkadaşlarıyla iletişim kurmak, telefonda konuşmak, mektup, faks okumak, faks cihazı önünde beklemek v.b. bütün bu eylemler vücut pozisyonlarının değişmesine neden oluyorlardı. Oysa bu işlerin neredeyse tümü, bilgisayar monitörü karşısında ve sadece klavye-Mouse kullanarak gerçekleştirilmektedir artık. Eski ofis çalışma anlayışında, aynı şekilde durarak çalışmak ve gözlerin uzun süreli ekrana bağımlı kalması çok ender rastlanan bir durumdu.Yüksek bir masa, rahatsız edici ışık ya da başka ergonomik olumsuzluklar olsa bile, ofis alanının kalitesini, duruş pozisyonları sürekli değiştiği için çok fazla etkilemiyordu. Şimdi ise bu hareketsizlik ve bağımlılık süresi oldukça artmış durumda. Teknolojinin gelişmesi, özellikle bilgisayar-Internet teknolojilerinin ofislere girmesiyle çalışma koşullarının kökünden değişmesi, bu sorunlar için yeni çözümlere ihtiyaç duyurmaktadır.

Ergonomik ofis düzeninde teknolojik altyapı kurulumu konusunda dikkat edilmesi gerekenler
Yukarıda sıralanan nedenlerden dolayı, ofis altyapısında yeni düzenlemeler ve teknoloji ürünlerinin ofis içinde ergonomik konumlandırılması, olmazsa olmaz şartlar haline gelmektedir. Burada şu konu çok önemlidir. Teknolojik altyapı oluşturmak ile ofis düzenini ergonomik açıdan yenilemek tamamen ayrı şeylerdir. Eğer teknolojik yenilenme yeterli görülüp, insan ve makine sistemini uyumlaştırmadan, (ki bu çok yapılan bir hatadır) yani ergonomik bir ofis düzeni yaratmadan bu teknolojileri kullanmak, hatta “işyerime gerekli bilgisayar donanımını ve teknolojik sistemleri kurdum, gerisi zaten kendiliğinden gelir” diye düşünmek, istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Öyle ki, istenen verimliliğe ulaşmak bir yana, verimliliğin daha da düşmesine ya da çalışanların iş ortamından nefret etmesine kadar çeşitli istenmeyen durumlar yaratabilecektir.

Bu hataları ve yarattıkları olumsuz sonuçları ergonomi uzmanları örnekler vererek şöyle sıralıyor;

• Hata: Ekranın (monitörün) yerinin yanlış olması, çalışan kişinin bakış açısında ya da arkasında pencere olması nedeniyle oluşan yansıma. Sonuç: Ciddi zihinsel ve algısal yüklenme ve göz yorgunluğu.

• Hata: Ekran kullanımına uygun olmayan aydınlatma. Sonuç: Göz rahatsızlıkları, konsantrasyon, motivasyon zorluğu, çabuk yorulma.

• Hata: Çalışma alanının önünde ışık kaynağı (pencere, lamba, yansıtıcı vs.) oluşu. Sonuç: Ekran kullanıma uygun olsa bile çalışma alanı yanlış aydınlatıldığı için, kamaşma ve göz rahatsızlıkları, baş ağrısı.

• Hata: Dinamik ve insan anatomisine uygun ortopedik, sağlıklı oturma olanağının olmaması. Sonuç: Kronikleşen sırt, boyun, bel rahatsızlıkları, kramplar, kas ağrıları ve gerilmeleri

• Hata: Bilgisayar birimlerini (Ekran, kasa vs. gibi) sınırlayan, bölümlenmemiş sabit masalar. Sonuç: Sırt ve göz rahatsızlıkları

• Hata: Ekran kalitesinde düşüklük, bozuk renkler, titreme ve yansıma. Sonuç: Gözlerde oluşan aşırı yüklenme, varolan göz rahatsızlıklarının (Miyop, astigmat gibi) derecesinin artması, konsantrasyonda güçlük.

• Hata: Yoğun bilgisayar donanımı ve sistemlerine ihtiyaç duyulan işlerde, çalışma esnasında ofis ortamındaki havanın kuruması nedeniyle, gerekli havalandırmayı sağlayan ve nemlendirme, su buharı seviyesini yükselten cihaz ya da önlemlerin kullanılmaması sonucu oluşan çok kuru hava. Sonuç: Akciğer rahatsızlıkları, müzmin bronşit, soğuk algınlığı ve nezlenin artması, göz ve deri hastalıkları, göz kuruluğu, deri döküntüleri, alerjik duyarlılığın artması

• Hata: Çoğu ofisin küçük alanlara kurulu olması nedeniyle, teknolojik sistemler ile eski tip ağır mobilya, masa, koltuk gibi büro elemanlarının aynı anda kullanılması ve bu nedenle insan hareket alanının kısıtlanıp, ofisin engelli koşu pistine dönmesi. Sonuç: Çarpma, takılma ve düşme nedeniyle oluşan irili ufaklı yaralanmalar, sıyrık ve burkulmalar.

Gördüğümüz gibi, ofis verimliliğini arttıracak temel öğe, teknolojik ürünlerin ofis içinde ergonomik kurulumudur. Kurulan bu teknolojiye ve insan bedeni ve hareket alanına uygun ofis eşyaları da, çalışma verimliliğini arttırmada, çalışan memnuniyetini ve bağlılığını yükseltmede önemli bir rol oynamaktadır. Ofis verimliliği konusunda bunun üzerinde duracağız.

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Ev Alana Çifte Kazanç!

Bankada düzenli birikim yapıp ilk evini alanlara devlet katkısı sağlayacak sistem 26 Ağustos’ta başlıyor. Bankalar, …