Teknolojinin hızlı gelişimi sayesinde artık işler ev-ofislerden yürütülüyor.İşte evini ofis olarak kullananlara çalışma alanlarını dekore ederken yardımcı olacak öneriler
Ev için ahşap, ofiste metalik ama mutlaka ergonomik İster bilgisayar başında, ister kitap ve defterlerinizin arasına gömülerek çalışın, bir işle uğraşmak fiziksel ve zihinsel bir odaklanma gerektiriyor. Bu da beraberinde yorgunluğu getiriyor. Bu yüzden çalışma sırasında size istediğiniz konforu sağlayacak bir sandalye ya da koltuk seçmeniz lazım. Markalar evlere ve ofislere uygun onlarca farklı seçenek sunuyor. Yeni teknoloji kumaşlar terlemeyi engellerken, evler için ahşap sıcaklığını veren modeller tercih ediliyor.
1970’lerle birlikte ergonomi kavramı, çalışma koltuğu kavramını ortaya çıkardı. Bu tür koltuklar ergonomi kurallarına göre çalışmanın getireceği olumsuzlukları en az hissettirmek için üretildi. Kol koyma yerleri, kişinin isteğine göre ayarlanabilen ve beli destekleyen sistemleri, farklı kumaşları ve tasarımları zamanla sektörü büyüttü. Özellikle tekerlik sistemi ofislerde veya evlerde bir yerden bir yere kolay ulaşımı sağladı. Ve şimdi bu koltuklar motivasyonu da arttırma özellikleriyle artık pek çok markanın ürünleri arasında var.
Koltuğunuzu ofis için mi ev için mi seçtiğiniz önemli. Minimal ve endüstriyel görünümlü ofislere uyum sağlaması açısından metalin daha ön planda olduğu, modern hatlı, minimal çalışma koltuklarını tercih ediliyor. Ev içinse hem tasarım hem kullanılan malzeme açısından ev sıcaklığına daha uygun, daha basit fonksiyonları olan ahşap iskeletli, ahşapla derinin birarada kullanıldığı koltuklar moda.
FİLE TERİ ÖNLÜYOR DERİYİ YÖNETİCİLER SEÇİYOR
Uzmanlar çalışma koltuklarında hem rahat hem uzun ömürlü oldukları için kumaş olarak derileri öneriyor. Bu modeller özellikle duruşuyla yöneticiler tarafından da tercih ediliyor. Vücut şeklini alan ortopedik koltuklarsa gitgide daha popülerleşiyor. Bu tür ergonomik koltuklar sırtı destekliyor. File modeller vücutta oluşabilecek fazla terlemeyi önlüyor. Uzun süreli çalışmalarda faydalı oluyor. Yeni nesil koltuklarsa memory foam teknolojisiyle üretiliyor. Yani vücudun ağırlığına, ısısına, şekline kendini adapte edebiliyor. Çalışma için en uygun ortamı sağlıyor. Mudo Concept’te modern ve klasik modellerden oluşan 13 farklı çalışma koltuğu var.
Fiyatları kullanılan malzeme ve fonksiyon çeşitliliğine göre 195-495 lira arasında değişiyor. Sandalyeci markasında da onlarca farklı model mevcut. File ve deri seçenekleri var. Fiyatları 400-2.300 lira arasında. Nurus’ta Boomerang, Dat-O gibi ilginç isimlerde modeller bulabilirsiniz. Fiyatları 800 ile 1800 lira arasında. Koleksiyonun ofis koltuk grupları Tristan, Nava ve Gala… Bu modeller kendi içinde yönetici, operatör ve ziyaretçi koltukları gibi kollara ayrılıyor. 520 liradan başlayan fiyatlar malzemesine göre artış gösteriyor.
AYAKLARI RAHATÇA DÖNMELİ
Çalışma koltuğunun öncelikle ergonomik olması gerekiyor. Yüksekliğine, genişliğine, ağırlığına, sırtı destekleyip desteklemediğine, rahatlığına, sandalye kollarının rahatlığına ve kolay hareket edilebilirliğine dikkat etmek lazım. İdeal ofis koltuğunun yüksekliği 40-50 santimetre olmalı ve bu yükseklik ayarlanabilmeli. Ayakları rahatça her yöne dönebilmeli.
ILIK SABUNLU SUYLA SİLİN
Metal ya da ahşap iskeletler için en ideal temizlik yöntemi nemli bir bezle silinmesi. Koltukların temizliği için bir bez üzerine konulacak bulaşık deterjanıyla ya da sabunlu suyla bakım yapılabilir. Toz için ıslak bir bezle temizlik yeterli. Elektrikli süpürge de kullanabilirsiniz. Üzerine içecek dökülmesi durumunda yapılması gereken ilk şey ılık sabunlu suyla temizlemek.
EVLERE FARKLI RENKLER
Klasik döşenmiş bir ev için en uygun çalışma koltuğu ahşap iskeletli olanlar. Bu modellerin deri döşemeli olanları da odalara uyum sağlayabilir. Modern çalışma odalarındaysa metal iskeletli file modeller iyi bir tercih. Bunun yanısıra farklı renklerdeki deri koltuklar arasında tercih yaparak odanızı renklendirebilirsiniz.
DOKTOR GÖZÜYLE
Rengi değil ergonomisi önemli
Çalışanlar zamanlarının yüzde 70’ini ofiste geçiriyor. Genellikle de sandalyenin üzerinde ve bilgisayar karışısında. Bu yeni yaşam ve çalışma şekli, “ofis hastalıkları”nı beraberinde getirdi. Boyun, sırt, bel ağrılarından en az birinden şikayeti olmayan ofis çalışanı neredeyse yok.
Gelişen teknolojiyle birlikte bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ve ekran karşısında geçirilen sürenin artışı, işe bağlı kas-iskelet sistemi problemlerine davetiye çıkarıyor. Çalışanların uzun süre ve aynı pozisyonda oturmaları, boyun, sırt ve bel kaslarında kan dolaşımının azalmasına, kas geriliminin artmasına ve sonuçta ağrılara neden oluyor.
İşe bağlı kas iskelet sistemi hastalıkları her geçen gün artıyor, günümüzde bu oran tüm meslek hastalıklarının yüzde 30-35’ni oluşturuyor. Kas iskelet sistemi hastalıkları hem işgücü kaybına hem de sağlık giderlerinin artışına neden olarak ülke ekonomisi üzerinde de olumsuz etkiye yol açıyor.
Çalışanlar zamanlarının yüzde 70’ini ofiste oturarak geçiriyor ve ofis ortamı çalışanlar üzerinde önemli rol oynuyor. Doğru oturuşun öğrenilmesi kadar çalışma alanının ergonomik olarak düzenlenmesi ve kullanılan malzemelerin ergonomik olması da bu hastalıkların önlenmesinde büyük önem taşıyor.
AYARLANABİLİR KOLTUK TERCİH EDİN
İyi bir duruş ve ayarlanabilir koltuk, konforlu bir ofis ortamı için en önemli unsurlar. Özellikle ofis koltuğu seçimi çok önemli. Tasarımı iyi olan bir çalışma koltuğu, anatomik performansı arttırarak vücuttaki gerilimi azaltıyor. Ayrıca fizyonomik yapıya uygun seçilen koltuklarda kalça, diz ve ayak bileği ekseni ve vücut ekseni birlikte hareket edeceği için kas zorlanmaları önlenebiliyor.
Bu nedenle koltuk seçerken rengi, görüntüsü ve fiyatından çok ergonomik özelliklerinin tercih edilmesi gerekiyor. Ayrıca:
* Seçilecek koltuk 360 derece dönebilmeli ve her yöne kolay hareket edebilmeli.
* Bel ve sırt destekleri içermeli, yüksekliği ayarlanabilmeli ve kol destekli olmalı.
* Diğer önemli bir nokta da kumaşın cinsi. Antiallerjik ve ter emen kumaşların seçilmesi gerekiyor. Çünkü koltukta uzun süre oturan kişilerde terlemeyle ve terin vücutta kalmasıyla kas ağrılarına olan eğilim artıyor.
* Öncelikle koltuk omurgayı desteklemeli. Sırt ve bel destekleri olmalı ve kişiye göre ayarlanabilmeli. Böylece özellikle dik oturulduğunda duruş desteklenerek, yükün eşit şekilde dağılması sağlanıyor.
* Dik oturma, omurgaya yaklaşık yüzde 25 daha az yük binmesini sağlıyor ve bir çok sırt ve bel problemini önlüyor.
* Sırtta ayrıca geriye hafif derecede esneme olanağı sağlayan açı ayarı olmalı. Bu ayar gövdeyle üst baldır arasındaki açıyı arttırır ve sırtın alt bölümündeki iç eğimi düzelterek diskler üzerindeki baskıyı azaltıyor.
* Kol destekleri de önemli. Çünkü bu destekler kol ve boyun kaslarına binen yükü azaltır ve kas gerilmelerini önlüyor.
DOĞRU OTURMA POZİSYONLARI
Koltuk seçiminden sonraki en önemli adım doğru pozisyonda oturmak için doğru koltuk ayarı yapılması. İdeal oturma pozisyonunda baş dik, sırt ve bel destekli, kalça vücut açısı 90-120 derece, diz büküklüğü 90-130 derece ve ayak bilekleri ayaklar yere basarken 90-120 derece olmalı.
Ayrıca:
* Koltuk yüksekliğinin ayarlanması önemli. Ayakta dururken koltuğun oturma yeri diz kapağı seviyesinin altına gelmeli. Bu pozisyon otururken ayağın yerde düz durmasını sağlayarak, bel ve alt ekstremiteye binen gerimi azaltıyor.
* Koltukla birlikte masa yüksekliği de önem taşıyor. Çalışma masası yüksekliği dirsek hizasında olmalı. Eğer çalışma yüzeyi yükseltilemiyorsa koltuk ayarlanmalı ve koltuğun kendi içindeki ölçü oranlarını koruyabilmek için ayak desteği kullanılmalı.
* İdeal koltuk derinliği, otururken dizlerin arkasına baskı yapmadan, sırtın desteklenebilmesini sağlıyor. Arkaya yaslandığınızda dizler ile oturma yeri arasında 5-10 cm fark olmalı. Eğer koltuk derinse ekstra destek kullanılabilir. Koltuk genişliğinin 43-50 cm olması, sırt yüksekliğinin 30-48 cm arasında olması öneriliyor..
* Kol destek yüksekliği dirsekler 90 derece olacak şekilde ve çalışma masasını engellemeyecek şekilde ayarlanmalı. Koltuğun çalışma alanına olan uzaklığı da ayarlanmalıdır. Genellikle gözle bilgisayar ekranı arasındaki ideal uzaklık 65 cm’dir.
Benim çalışma koltuğum
Çalışma masamın takım arkadaşı olan ve vücudumun bir parçası haline dönüşen koltuğum yavaş yavaş beni tüketmeye başladı. Çok güzel bir koltuk ama artık sağlığımı düşünmek zorundayım ve koltuğumu değiştirmem gerektiğinin farkındayım…
“Aslında her şey beynin daha iyi çalışması için” diyor dünyaca ünlü çalışma koltuğu üreticisi Herman Miller’ın temsilcisi olan Neslihan Işık. “Çalışma performansını en çok etkileyen malzemedir koltuk. Beyni taşıyan vücut rahat olmalı ki, beyin de işini iyi yapabilsin. Beynin performansının artması için ergonomik ve teknolojik bir koltuk şarttır.”
Bunları yazarken koltuğumun üzerinde biraz kıpırdandım. Belki de yaptığım işe bir türlü konsantre olamamamın nedeni feng shui’ye göre yanlış yöne bakan masam değil, beynime kan akışını engelleyen koltuğum olabilir.
Aynı zamanda tasarımcı da olan Neslihan Işık’a göre koltuğun görevi vücut hareketlerini desteklemek. Çünkü oturmak aslında insanın doğasına aykırı bir duruş şekli. Bu yüzden koltuğun vücudu her anlamda desteklemesi gerekiyor. Diz arkası basınçlarını, dirsek yüksekliğini, üst bacaklardaki dolaşımı, sırt-boyun açılarını en doğru şekilde uygulatması gerekiyor. Ancak bu şekilde desteklenirse vücuttaki kan akışı, sıkışmadan, engellenmeden kendine yol bulup beyine gerekli sinyalleri gönderebiliyor. O yüzden rahatsız koltuktan kalkıp odada iki tur atınca konunun çözümü insanın aklına hemen geliveriyor.
Bel boşluğunu doldurma, dik duruşu sağlama ise uzun saatler oturup koltukla tek vücut haline gelenlerin sağlığı açısından çok daha önemli.
BÜTÜN SUÇLU BU KOLTUKTUR
İyi bir çalışma koltuğu nasıl olmalı çalışmam sürdükçe, şu an üstüne otursam da adına koltuk bile diyemeyeceğim tahta ve tekerlekten oluşan yaratıktan iyice nefret ettim.
Belimi ağrıtıyor, omzumda hasar çıkardı fizik tedavilerde perişan oldum, zaten beynime kan gitmesini engellediği için çalışamıyorum da! Yerde çömelip yazsam bu yazıyı çok daha iyi olacak…
Hemen yıllardır kapısını aşındırdığım fizik tedavi doktorum Doç Dr. Cenan Çağlar’a danıştım. Beni bu hale getiren bu koltuk mudur? diye sordum kendisine:
“Uzun süre yanlış koltuk kullanımı boyun ve üst sırt ağrılarına, bel ağrılarına neden olur. Omurga problemleri yaratır. Bu yüzden evet, senin sıkıntılarının bazılarının sebebi koltuğun olabilir. Ama kalça ve diz problemlerinin koltukla ilgisi yok. Hatta uygunsuz koltuklar boynu ve başı sürekli yanlış tuttukları için baş ağrısı da yapabilir. Kişiye özel koltuklar olmalı, kiminin boyu uzun, kiminin bel çukuru daha derindir. Ayarlanabilir aksamlarla koltuk vücuda tam uygun hale gelebilmeli” dedi.
PEKİ HANGİLERİ ERGONOMİK
İnsan vücuduyla uyumlu anlamına gelen “ergonomik” çalışma koltuğu konusunda uzmanlaşmış Türk markaları var. Nurus bunların başında geliyor. Mee Too isimli koltuk, dünya çapında ödüllere sahip bir tasarım. Derin ve Koleksiyon markaları da yerli çalışma koltuğu tasarımı ve üretimi konusunda liste başındaki isimlerden.
Mozaik’te satılan Vitra, BMS’de satılan Herman Miller ise tüm dünya tarafından kabul edilmiş tartışmasız en iyi çalışma koltuklarını yapan yabancı isimler.
Yükseklik ayarlı koltukları hepimiz biliyoruz. Sırtı da isteğe göre hareketli modeller var, bunu da biliyoruz. Peki örneğin Herman Miller imzalı Aeron koltuktaki geri kalan 6 kol ne işe yarıyor derseniz, firma yetkilileri size cevabı şöyle vereceklerdir: “Bu ürün New York’taki Museum of Modern Art’ın daimi sergisine boşuna girmedi. Aeron hemen hemen her beden için mükemmel uyum sağlar. Yüksek, geniş ve kontürlü sırt bölümü alt omurganızdaki baskıyı azaltır. Hafifçe arkaya doğru eğimli olan kolları dirseklere en doğal ve konforlu duruşu sağlar. Şelale akışına benzeyen bitirişiyle, oturma bölümü diz arkalarını kesmez ve kan dolaşımının normal akışında olmasını sağlar. Patentli Kinemat tilt mekanizması boyun, omuz, kalça, diz ve ayak bileklerinin doğal duruşunu ayarlar. Bir Aeron, insan vücuduyla birlikte eforsuzca hareket eder, sanki beden ona ne istediğini söylüyormuş gibi…”
Bu noktada gözlerimizi kapatıp hayal ediyoruz böyle bir koltukta oturduğumuzu.
Kalkıyoruz, oturduğumuz koltuğa gözlerimizi kısıp bakıyoruz ve yere çömeliyoruz!
KAPLAMALI KOLTUKLARA DİKKAT
Uzmanlara göre, oturdukça vücudun ön ve arkasında ısı farklılıkları ortaya çıkması iyi bir şey değil. Bu nedenle kaplamalı koltuk modellerini tavsiye etmiyorlar. Oturdukça ısınan, ısındıkça terleyen belli bir bölgeye sahip vücutta, kan akışı, algılama bozuluyor, bir taraf sıcak, bir taraf soğuk olunca kas ağrıları başlıyor, beden rahatsız oluyor, ve işte yine aynı döngüye giriyoruz, beyne kan normal şekliyle gidemiyor. Yaptığınız iş, eksik oksijen almış bir beynin üretimi oluyor.
Ayakları ve kolları buz gibi, oturma yerleri ve sırtı ter içinde için olan ben, bu yazıyı yazarken şöyle bir geri çekilip, vay be dedim, demek ki yeterli bir ekipmanla ben neler yaparım aslında!
Yeterli ekipman derken bu noktada bahsettiğim malzeme “file”. Çalışma koltuklarının sırt ve oturma bölümlerinde hava aldıran file malzeme kullanılması şart. Pişmeden çalışmanın tek çözümünü böyle bulmuş yukarıda bahsi geçen işinin ehli markalar.
EV VE OFİS ARASINDAKİ FARK
Ev ve ofislerdeki çalışma koltukları arasındaki fark nedir? diye bir soru gelebilir aklınıza. Tecrübelerime dayanarak şöyle bir yanıt verebilirim size: Ofislerdeki çalışma koltukları ergonomik, teknolojik, inovatif ama çirkinler. Evler için düşünülen çalışma koltukları ise şık, evin dekorasyonuyla uyumlu, sıcak ama rahatsız ve sağlıksızlar. Ortak bir noktada buluşanı hiç görmedim. Bu iş, kadın ayakkabılarına benziyor biraz. Şık olanlar rahatsız, rahat olanlarsa çirkin… Bir seçim yapmamız gerek. Ben ne yaptım: İlk 10 yıl güzel bir koltukta oturup (ya da şık, topuklu bir ayakkabıyla ortada dolaşıp) yavaş yavaş vücudumun iflas etmesini seyrettim. Bugün dayanamayacak noktaya geldiğim için çirkin olsa da beni rahat ettirene koşuyorum.
Doç. Dr. Selda Bağış
Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı
Hakan Gence/Hürriyet