Ev insanların içinde yaşadığı ve barındığı yapıdır. İlk konutlar önceki çağlarda yağış, soğuk hava, yabanî hayvanlardan korunma amacı güdülerek içinde bulunulan çevreye göre değişik şekillerde ortaya çıkmıştır.
İlk Evler
Evler, birey ya da ailenin sürekli olarak yaşadığı sosyal ünitedir. İçinde bulunulan çağa göre bir yapının ev niteliklerini taşıması için sahip olması gereken bazı kriterler vardır. En az bir tuvalet, yatma ve mutfak ünitesinin bulunduğu yerler ev olarak adlandırılabilir. Buna karşın ilk çağlarda evler insanların sadece kendilerini ve ailelerini doğanın yıpratıcı etkilerinden ve yabanî hayvanlardan korumak için kullandıkları, genelde sadece uyumak için içine girdikleri sığınaklardır. İlk çağlarda insanlar ev olarak ağaç kovukları veya mağaraları kullanırlardı.
Daha ilerleyen çağlarda, günümüzdeki yazlık evlerde olduğu gibi bu dönemlerde de insanlar yaz aylarında ağaç dalları ile kütükleri birleştirip aralarını balçıkla kapatarak kendilerine yazlık evler inşaa etmişlerdir. Yağışların evleri yıkması ile de tekrar mağaralarına dönmüşlerdir.
Çatalhöyük’te bir ev maketi
Cilâlı Taş Devri’nde tüketcilikten üreticiliğe geçiş evresi ile birlikte tarıma başlanmıştır.Aynı dönemde insanlar pişmiş tuğla ve kerpiçten evler yapmayı öğrenmişlerdir. Ürdün, Irak, İran ve Türkiye gibi binyıllar boyunca uygarlığın beşiği olan ülkelerde ilk evler ile ilgili birçok bilgiye ulaşmak mümkündür. Anadolu’da keşfedilen en eski evlerin bulunduğu Çatalhöyük bölgesinde insanların evlerde ilk merdiveni kullandıkları görülür. Dört köşesi yüksek engeller ile kapalı, içine bir merdiven ile inilen bu evler, gerek ilk evler gerek ise yerleşik yaşam hakkında önemli bilgiler sunar.
Avrupa’da Ev
Avrupa’da yerleşik yaşam milâttan önce 3000’li yıllara rastlar. Bu dönemde evler duvarları yığma taşlardan yapılmış, tavanları sazdan örülmüş ve daima yuvarlak şekildedir. İnsanlar bu dönemlerde zaman zaman evlerde havyaları ile birlikte kalmışlardır. Isınmak için ise evin içinde, yerde ateş yakmışlar, baca kavramını bilmediklerinden tavanda delikler bırakmışlardır.
Mezopotamya’da Ev
Kare ve dikdörtgen biçimli ev fikri dünyaya ilk kez Mezopotamya kültüründen yayılmıştır. Dikdörtgen şekilli evler ilk kez Eski Yunan’da daha sonra Roma İmparatorluğu döneminde de İtalya’da uygulandı. Mezopotamya uygarlığından alınan bilgilerin üstüne eklemler yapılarak, evler daha da gelişmiş, mutfak, kanalizasyon gibi ögeler eklenmiştir.
Türklerde Ev
Türklerin yerleşik yaşama geçmesi 760 yılından başlayarak Uygurlar zamanında olmuştur dense de Orta Asya Türkmenistan’daki son yapılan kazılarda MÖ 5000’lerde yerleşik düzene geçildiğini gösteren kentsel yerleşmeler, alet- edevat ve sanat eserleri bunun aksini savunmaktadır. Bu kanıtları AŞkabat Devlet müzesinde görmek mümkündür. Türklerin yerleşik düzene geçişleri ve ne zaman göçebe olduklarına dair arkeolojik bilgilere dair büyük bir bilimsel çalışma ve etraflı bir araştıma yapılmamıştır. Orta Asya’da kuraklığın başlamasından önce yerleşik düzene geçilmiş olduğu ancak büyük kuraklıkla mücadele sırasında göçerliğin yaygınlaştığını kanıtlayan bulgular arkeolojik ve antropolojik bulgularla sağlamlaştırılmalıdır. Genel kanı Türkler yazın yaylalarda, kışın ise korunaklı vadilerde Yurt adını verdikleri çadırlarda kalırlardı. Hükümdarın kaldığı çadıra otağ denirdi. Kuzey bozkırlarında göçebeliğin yaygın olmasına karşın daha sulak bölgelerde yerleşik düzenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Uygurlar döneminde Orta Asya -Doğu Türkistan’daki tarım havzasında tarıma devam edildiği sanılmaktadır. Maniheizm’in halk arasın da yayılmasının da etkisiyle yerleşik düzen kalıcı olmuştur. Uygurlar evlerini tuğladan ve kerpiçten yaparlardı. Yerlerde halılar bulunur, oturacak minderler serilir ve evlere ayakkabı ile girilmezdi. Uygurlar kurdukları şehirlere balık adını verirlerdi. Uygurlardan günümüze pek fazla kalıntı olmasada, Türklerde ev kültürü yıllar geçtikçe gelişmiş ve bugünkü hâlini almıştır. Safranbolu Evleri, Boğaz yalıları bu Türk ev mimarîsinin seçkin örneklerindendir.
Kaynak: Wikipedia