Vakıfbank tarafından tarih ve mimari alandaki akademisyen ve yazarların desteğiyle hazırlanan “Dünya Mirası İstanbul” kitabının tanıtım toplantısında konuşan Günay, İstanbul’un dünyanın en önemli eski yerleşim merkezlerinden biri olduğunu söyledi
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, rant açgözlülüğünün İstanbul’u ağır ağır bir ahtapot gibi sarmaya başladığını belirterek, “İstanbul bir Manhattan değil, Manhattan 200 yıl önce herhalde bir bataklık ve adalar topluluğuydu ama 200, 500, 2 bin yıl önce bir İstanbul vardı.Bu 2 bin yıllık İstanbul’u herhangi birilerinin bu rant açgözlülüğü ile baskı altına alması, bu silüeti yok etmeye kalkması gibi bir hakkı yok” dedi.
Bakan Günay, “İstanbul ile ilgili eskiden beri kasideler ve şiirler yazıyoruz, güzellemeler yapıyoruz. Şimdi kitaplar yazma düzeyine geldik İstanbul ile ilgili. Ancak İstanbul silüetini kaybettikçe, elimizden kaydıkça korkarım daha başka, böyle destanlar, ağıtlar yazmak zorunda kalacağız” diye konuştu. İstanbul ile ilgili her zaman özeleştiri yapma ihtiyacı hissettiğini belirten Günay, şöyle devam etti:
“İstanbul’daki değişim bazı alanlarda iyiye gitmekle birlikte esas İstanbul’un, tarihi olarak korumamız gereken İstanbul’un bir miktar elden kaçırmak konusunda kötü örneklerle dolu olduğunu ve büyük ihmallerle İstanbul’un zedelenmiş olduğunu itiraf etmek istiyorum. Görevi devraldığım zaman İstanbul’un tarihi mekanlarında gördüğüm manzara gerçekten çok üzüntü ve kaygı vericiydi. Ben Topkapı Sarayı’nın, Sur-u Sultani’nin içinde Aya İrini’nin ve eski karakol binasının arkasından gecekondu çıkardım. İçinde Sağlık, Milli Eğitim, Milli Savunma bakanlıkları, zührevi hastalıklar hastanesi, aklınıza gelen her kurumun elini uzattığı, bir köşesinden işgal ettiği, gelişi güzel kullandığı bir imparatorluk sarayı vardı. Geride bıraktığımız 4,5 yıl bunları temizleme çalışması ile geçti. En son Milli Savunma Bakanlığı’nın yarı kullandığı depoları sayın Başbakanın talimatıyla alabildik. Şimdi onları Topkapı Sarayı’nın içine katmaya çalışıyoruz. Sarayın altında daha nice kazılacak sarnıçlar, manastır var. Deniz seviyesindeki kota indiğiniz zaman inanılmaz derin kocaman mahzenler ve manastırlar olduğunu görüyoruz. Ancak biz daha henüz yüzeydekini koruma konusunda gerekeni gösterememişiz ki sarayın 5-10 metre altındaki yapılara geçelim.”
Günay, İstanbul’un sadece cami ve kubbelerden ibaret olmadığını, sivil mimarlık örneklerinin de bulunduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İstanbul’un taşları sayabileceğimiz bu kubbelerin ve minarelerin yaratmış olduğu bir İstanbul silüeti var. 33 yıl önce Akdeniz gezisine çıkmıştım. Dönüşte İstanbul’a gelirken yerli yabancı herkes, dünyanın en güzel şehrinin burası olduğuna karar verdik. Ancak birkaç yıl önce ben aynı hattan gelirken baktık, 33 yıl önce gördüğüm İstanbul görünmüyor. Minareler, kubbeler görünmüyor. Arka taraftaki o bizim geleneksel alışveriş merkezlerimizin yerine geçmiş bulunan rant açgözlülüğünün alıp başını yükselttiği ve İstanbul’un bir anlamda silüetini baskı altına aldığı yeni çağdaş yapılar gözüküyor. Bu yapılar elbette yapılabilir ama İstanbul’un silüeti ile yarışacak tarzda yapılamaz. İstanbul bir Manhattan değil. Manhattan 200 yıl önce herhalde bir bataklık ve adalar topluluğuydu ama 200, 500, 2 bin yıl önce bir İstanbul vardı. Bu 2 bin yıllık İstanbul’u herhangi birilerinin bu rant açgözlülüğü ile baskı altına alması, bu silüeti yok etmeye kalkması gibi bir hakkı yok. Ancak ne yazık ki bu yanlışlık geçmişten beri yapılageliyordu, hala da zapt olunmaz bir biçimde sürüp gidiyor. Birçok örnek sayabilirim.”
“İstanbul ile ilgili daha ciddi kamuoyu baskısına ihtiyacımız var”
Ertuğrul Günay, İstanbul’u sevenlerin başlarını yastığa huzurlu bir şekilde koymalarının mümkün olmadığını ifade ederek, “İstanbul ile ilgili maddi ve manevi büyük bir sorumluluk altında olduğumuzu düşünüyorum. Bu şehir emsalsiz bir şehir. Bu şehrin tarihi 7 bin 500 yıllık çıktı. İnsanlığın en eski yerleşim merkezlerinden biri ve 2 bin yıllık imparatorluk başkenti burası” diye konuştu. Bakan Günay, “Her yol Roma’ya çıkar” sözünden kastedilen Roma’nın da İtalya’daki Roma değil, İstanbul olduğunu düşündüğünü kaydetti.
“İstanbul ile ilgili daha ciddi bir kamuoyu baskısına ihtiyacımız var” diyen Günay, “İnanılmaz lobiler oluşuyor ve bunlar inanılmaz yerlere kadar ellerini kollarını uzatıyorlar. Bu rant açgözlülüğü İstanbul’u ağır ağır bir ahtapot gibi sarmaya başladı. Bunun için kamuoyu duyarlı olursa, İstiklal Caddesi’nde, Yıldız çevresinde, Boğazın Karadeniz’den veya güneyden gelirken gördüğümüz o emsalsiz silüetine karşı yapılan yanlışa hep beraber karşı koyarsak belki mesafe alabiliriz” şeklinde konuştu.
AA