Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Birinci derecede ana fay hattı 15 bin kilometre uzunluğunda, yan kollarıyla birlikte 24 bin 500 kilometre uzunluğunda bir fay üzerinde oturuyor Türkiye” dedi
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye’de son 9,5 yılda kentsel dönüşüm noktasında, gecekondulaşmayı ve kaçak yapılaşmayı önleme noktasında ciddi adımlar attıklarını belirterek, “Bunların hiçbirisi, tam yeterli bir boyut kazanmadı. Ama şimdi bu yasayla (Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun) bir seferberlik ruhu içerisinde ve partiler üstü bir anlayışla, siyaset dışı ve siyaset üstü bir anlayışla topyekun bir seferberlik ruhuyla bu işe sarılmamız lazım” dedi.
Bakan Bayraktar, Bursa Valisi Şahabettin Harput’u ziyaretinde, Türkiye’nin her tarafının kendileri için önemli olduğunu, ancak sanayi, nüfus, ihracat ve ithalatın Marmara ve Ege bölgelerinde yoğunlaştığını belirtti.
Tarih ve kültürel mirasın da ağırlıklı olarak bu bölgelerde bulunduğuna dikkati çeken Bakan Bayraktar, şunları söyledi:
“Biz Türkiye’mizin 780 bin kilometre karesini önemsiyoruz, ama hem hükümet hem devlet olarak bu işin bir sıralamasını da yapmak durumundayız, konumundayız. Bugün burada bulunmamızın ana gayesi, Bursa’’mızı afet riski, kentsel dönüşüm, şehrin yenilenmesi yönünde, ince bir elekten geçirmek suretiyle büyükşehir ve diğer belediye başkanlarıyla birlikte, valimiz başta olmak üzere, şu andaki verilerimiz nelerdir, bunları incelemek suretiyle Bursa’da çok ciddi bir çalışma yapacağız. Osmangazi’de olsun, Yıldırım’da olsun, Gemlik’te olsun diğer ilçelerimizde. Büyükşehir Belediyemiz zaten burada bir kentsel dönüşüm faaliyeti yürütüyor. TOKİ’yle ortaklaşa yapılan çalışmalar var. Yıldırım’da, Osmangazi’de, Gemlik’te bir çalışma var, proje bazında bir çalışma var.”
“Topyekun bir seferberlik ruhu”
Bakan Bayraktar, yeni çıkan kanunun “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” yeni sorumluluklar yüklediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bu devlet, millet eksenli ve anayasanın verdiği görevler doğrultusunda çıkartılan, sosyal içerikli bir yasadır. İnsan odaklı, insanlarımızın canını öne alan, can emniyetini öne alan, can güvenliğini öne alan yasadır. Bu doğrultuda, bugüne kadar Türkiye’de son 9,5 yılda kentsel dönüşüm noktasında ciddi adımlar attık. Gecekondulaşmayı, kaçak yapılaşmayı önleme noktasında da ciddi adımlar attık. Ama bunların hiçbirisi, tam yeterli bir boyut kazanmadı. Ama şimdi bu yasayla bir seferberlik ruhu içerisinde ve partiler üstü bir anlayışla, siyaset dışı ve siyaset üstü bir anlayışla topyekun bir seferberlik ruhuyla bu işe sarılmamız lazım.”
İstanbul, İzmir ve Bursa’nın en önemli şehirler olduğunu, bu kanun kapsamında bu illerde yerel yönetimlerle ortaklaşa çalışacak özel ofisler kuracaklarını bildiren Bakan Bayraktar, bu çerçevede büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yaptığı sayısal çalışmalar bulunduğunu, bunları bugün yerinde göreceklerini, yasanın içeriğini anlatmaya çalışacaklarını dile getirdi.
“Bursa’ya çok ciddi şekilde ağırlık vereceğiz”
Bakan Bayraktar, vatandaşların katılımını sağlamak için ne gibi çalışmalar yapmaları gerektiği üzerinde de duracaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bu yasayı diğer yasalardan ayıran en önemli özelliği; vatandaşı biraz daha çok işin içerisine çekmek, vatandaşın dönüşümlerde daha çok pay almasını, dönüşümü bizzat kendilerinin sağlamasını öne çıkartmak. Vatandaş eğer evinin riskli olduğunu hesap ediyorsa, riskli olduğunu kendisi resmen tespit ettirsin ve ondan sonra dönüşümünü de kendisi yapsın, satsın, müteahhide kat karşılığı versin. Bu doğrultuda biz devlet olarak, belediye olarak kendisine yardımcı olalım. Biz bu yasayı uygularken de yine gönüllülük esasını öne çıkartacağız. Kim gönüllü bu işe, rıza gösteriyorsa oradan başlayacağız. Yoksa istemeyen insanları sonradan, kavga yapmadan, kimseyi kırmadan, dökmeden, insanlar görecekler yapılanı, o yapılanı gördükçe, ‘benim evim de değişmesi lazım’. Bursa’nın birinci derece deprem bölgesi. Çoğu yerde yoğuşma oluyor, yoğuşma olan bölgelerde deprem yönetmeliği bakımından gerçekten güven sağlamayan binaları tespit edeceğiz tek tek. Zaten burada bir tespit yapılmış, bu çerçevede yürüyeceğiz ve Bursa’ya çok ciddi şekilde ağırlık vereceğiz.”
“Yeni bir atılımın, oluşumun eşiğindeyiz”
Bu konuda birçok kanun bulunduğunu, ancak bu kanunla vatandaşın kendi evini kendisinin dönüştürmesinin amaçlandığını ifade eden Bakan Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Üçte iki nitelikli çoğunluk esası getiriliyor buraya. Vatandaşa yardım fonksiyonları öne çıkartılabiliyor. Adaları birleştirme var, parsellerin başka tarafa taşınması var, imar hakkı transferi var. Yasada birçok basitlikler, özellikler var. Bütün tecrübelerimizi yasaya özümlemek suretiyle yeni bir atılımın, oluşumun eşiğindeyiz. Biz İstanbul’da bu çalışmayı yaptık, ikincisini Bursa’da yapıyoruz. Daha sonra İzmir’de de yapacağız ve burada aidiyet duygusunu vatandaşın sahiplenme duygusunu, zaten böyle bir sahiplenme var. Basına teşekkür ediyorum, basının bir desteği var. Ülkemizde 1999’da çok büyük bir deprem yaşadık. Marmara ve Düzce depremleri, Gölcük depremleri. Daha sonra geçen yıl 23 Ekim’de Van’da büyük bir deprem yaşadık. Artık bu ülkede depremler olduğu zaman, yıkılacak binalarımızı yakalamasın, en azından içinde insanla yakalamasın. Deprem riski taşıyan bina boş olsun veya yıkılmış olsun, bizim esas gayemiz, yapmaktan daha çok bu yıkılma riski olan binaları elimine etmektir, yıkılma riski taşıyan binalardan Türkiye’yi kurtarmaktır.”
“Fay üzerinde oturuyor Türkiye”
Bakan Bayraktar, Türkiye’nin deprem riskine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Birinci derecede ana fay hattı 15 bin kilometre uzunluğunda, yan kollarıyla birlikte 24 bin 500 kilometre uzunluğunda bir fay üzerinde oturuyor Türkiye. İşte Güneydoğu Hakkari’den Türkiye’ye giren, kuzeyden Türkiye’yi kateden bir kanadı da orta Anadolu’dan İzmir’den Ege’den Yunanistan’a geçen fay. Bu fay Türkiye’nin birinci ve ikinci derecede deprem olarak yüzde 92’sini kaplıyor. O bakımdan çok daha dikkat etmemiz, binalarımızı depreme dayanıklı hale getirmemiz lazım. Türkiye gelişmişlik, ekonomik bakımdan bu seviyeye gelmiştir artık. Nasıl ki Güney Kore, İspanya bu işi halletti, Japonya çok daha önce halletti, biz de artık bunu halletmek zorundayız.”