Yeni yıl, yeni umutlar, yeni beklentiler demektir. Peki, emlak sektörü ve emlak yatırımcıları için 2011 yılı beklentileri neler? Nasıl bir piyasa ile karşı karşıyayız?
Yeni yıl, yeni umutlar, yeni beklentiler demektir. Peki, emlak sektörü ve emlak yatırımcıları için 2011 yılı beklentileri neler? Nasıl bir piyasa ile karşı karşıyayız? Tabii bu sorulara cevap vermek ve 2011 yılı hakkında öngörülerde bulunmak için geçmiş yılların kısaca analizini yapmak gerekir.
İnşaat ve emlak sektörü açısından 2010 yılının biraz çalkantılı, biraz sancılı geçtiğini görüyoruz. 2007 yılından itibaren sektörde başlayan durgunluk 2008 global krizi ile daha da derinleşerek devam etti. 2009 ve 2010 yılları tabiri caizse sektörde yaprak kımıldamayan yıllar olarak geçti diyebiliriz. Satılamayan ve kiracı bekleyen yüzbinlerce konuttan bahsedildi bu iki yıl boyunca.
2010 yılının ilk çeyreğinde satışlarda yüzde 13’lük artış piyasalarda yanlış algılanarak sektörün canlandığı söylemleri yayıldı. Bunun akabinde ertelenmiş zamlar gündeme getirilerek çok konuşulan balon fiyatlar oluştu. Nitekim oluşan bu fiyatlar karşısında talepler hızla geriledi ve 3’üncü çeyrekte/satışlarda yüzde 35’lere varan düşüş rakamları görüldü. Fakat her şeye rağmen inşaat sektörü 2010 yılında önemli ölçüde bir büyüme gösterdi. Bu büyüme ve devam eden konut projeleri, 2011 yılı ve önümüzdeki yıllarda bir potansiyel olarak sektöre önemli bir ivme kazandıracaktır. 2010 yılının sektör açısından en önemli olayı bence mortgage faizlerinin 10 yıla kadar vadelerde aylık yüzde 1’lerin altına düşmesi idi. Nitekim satışların çok büyük oranda kredi ile yapılmış olması bu durumun en ivi göstergesidir.
FİYAT ARTIŞI OLMAZ
2011 yılında emlak piyasalarında pek fazla bir değişikliğin olmayacağını düşünüyorum. Dönemsel hareketlenmeler dışında, piyasaların yatay bir seyir izleyeceğini, fiyatlarda önemli bir değişiklik olmayacağını tahmin ediyorum. En azından oluşan konut stokları ve devam eden projeler ile yeni başlayacak projelerden de oluşacak stoklar erimeden, fiyatların artması pek de mümkün görünmüyor. Tabii bu durum biraz da siyasi gelişmeler ile ilgili. Bilindiği üzere bu yıl temmuz ayında seçim var. Mevcut hükümetin yeniden tek başına iktidar olması durumunda bile mutlaka yeni ekonomi politikaları gündeme gelecektir. Seçim olmadan, yeni politikalar görülmeden piyasalarda hızlı bir canlanma beklemek fazla iyimserlik olur. Bu açıdan da bakıldığı zaman piyasaların yatay seyir izleyeceği, yatırımcıların bekle-gör politikası izleyeceği de gayet açıktır.
YATIRIMCILAR NE YAPMALI?
Bugüne kadar yatırımcılara hep gayrimenkul almalarını önerdim. 2011 yılında da aynı tavsiyeyi tekrarlıyorum. Konut fiyatlarının oldukça makul olduğu, birici ve ikinci el piyasalarda çeşidin çok olduğu, seçeneklerin fazla olduğu ve kredi faizlerinin düşük seviyelerde olduğu bir ortamı, belki bir daha bulmak mümkün olmayabilir. Piyasaların canlanması demek, fiyatların yükselmesi anlamına gelir. İmkânı olan, gönlüne göre bir gayrimenkul bulan bence fazla beklemesin. Gayrimenkul alımlarında bir gayrimenkulu uygun fiyattan almak önemlidir. Faizler ikinci planda kalır. Eğer evi uygun fiyattan aldıysanız, yüksek faizden bile kredi kullanmış olsanız, sonradan faizler düşünce refinansman yapar, yani krediyi düşük faizlere göre yeniden yapılandırabilirsiniz; ama o evi düşük fiyattan bir daha bulamayabilirsiniz.
Tabii bir evi her yönden araştırıp öyle alın. Tapusu olmayan yerlere rağbet etmeyin. Vadeli alacaksanız, mutlaka banka kredisi ile almaya özen gösterin.
Tüm umutlarınızın gerçekleşmesi dileklerimle.
Habertürk
Nizameddin AŞA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı