Mardin’de yıllardır depo olarak kullanılan ve 5’inci yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen yapının kilise olduğu belirlendi. Kilise daha önce de cami olarak kullanışmış.
Tescillenen yapının tapusunu elinde bulunduran marangoz İbrahim Aycun ise yapıyı hak ettiği değer verildiği takdirde satmayı düşünüyor.
Birinci Cadde’nin ara sokaklarında bulunan kilisenin sahibi İbrahim Aycun (78), AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının bu yapıyı depo ve iş yeri olarak satın aldığını, babasından kendisine miras kaldığını belirtti.
Babasının yapıyı kimden satın aldığını bilmediğini ancak tapusunun bulunduğunu aktaran Acun ”Kilise olduğunu bilmiyorduk. Bu yapı çok eski. Mardin’in en eski yapılarından. Kiliseyi depo olarak kullanıyoruz. Tescillendikten sonra kilise olduğunu öğrendim. Ancak kilise olduğunu Süryaniler biliyormuş” dedi.
Oğul Ömer Aycun (50) ise depo olarak kullandıkları yapıda 35 yılının geçtiğini, dedesinin ne zaman satın aldığını hatırlamadıklarını anlatarak, ”Bir iş yeri olarak biliyorduk. Dedemler de kilise olduğunu bilseydi, almazdı. Kilise içinde bulunan bir kapının Deyrulzafaran Manastırı’na gittiğini, bir kapının ise kaleye gittiği söyleniyor. Tünel varmış. Çalışma yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Aycun, yapının turizme kazandırılması için satın almak isteyen kişilerin olduğunu da kaydetti.
Mardin Valiliği Koruma Denetleme Bürosu’nda görevli sanat tarihçisi ve Sabancı Mardin Kent Müzesi Müdürü Gani Tarkan da kilisenin tarihçesiyle ilgili net bir bilgi olmadığını, yapıya ait herhangi bir kitabenin bulunmadığını açıkladı.
Yapıyı tesadüfen keşfettiğini bildiren Tarkan, ”Müzede ahşap oymacılığı kursu için kalas almaya geldiğimde, böyle bir yapıyla karşılaştım. Adeta büyülendim yapıyı görünce. Böyle bir yapı beklemiyordum. Kötü bir atölye, kötü bir depo beklerken erken Bizans dönemine ait bu yapıyla karşılaştım. Girer girmez kilise olduğunu anladım” dedi.
Kilisenin özel mülkiyet olarak satın alındığını, yıllarca kilise olduğunun bilinmediğini, tarihi yapının marangoz dükkanına ait bir depo olarak kullanıldığını kaydeden Tarkan, ”Bir dönem tahin deposu, imalathanesi olarak kullanılmış. Ancak biz burayı 2009 yılında keşfettik. Hazırladığımız raporu sunduk. Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından birinci grup yapı olarak tescil edildi. Şu anda tescilli bir yapı. Kilise olarak tescillendi. Bence çok önemli bir yapı. Erken Bizans dönemi açısından çok önemli bir yapı” ifadesini kullandı.
Kitabesi olmadığı için kim tarafından yapıldığının tespit edilemediğini vurgulayan Tarkan, burayı keşfettikten sonra Kırklar Kilisesi Başpapazı Gabriel Akyüz ile görüştüğünü, Akyüz’ün kiliseyle ilgili arşiv taraması yaptığını belirtti. Tarkan, Akyüz’ün yapının isminin Mor Yuhanno olduğunu belirlediğini, bu isimle tescillendiğini kaydetti.
Mardin’de 2009 yılına kadar tescilli 8 kilise olduğunu, bu yapıyla birlikte sayının 9’a çıktığını dile getiren Tarkan, yaklaşık olarak 400 metrekarelik alana sahip yapının yüksekliğinin ise 15 metre civarında bulunduğunu bildirdi.
-”Cami olarak da kullanılmış”-
Eserin kamulaştırılıp turizme kazandırılabileceğini, çok nitelikli bir yapı olduğunu dile getiren Tarkan, şunları söyledi:
”Çünkü burada patriklere ait mezarlar var. Bildiğiniz klasik bir kilise. Kitabesi olmamasına rağmen yapıdaki süsleme özellikleri, yapının karakteristik özelliklerinden yola çıkarak, bölgedeki yapılarla benzerliği göz önünde bulundurularak yapının 4, 5 ya da 6’ıncı yüzyılda yapılmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu kiliseye benzer yapıların kitabesi olan yapıların 4-5’inci yüzyılda yapıldığını biliyoruz. Onlarda kitabe var. Benzer bir örneği Savur’a bağlı Dereiçi köyünde Mar Yohanne Kilisesi, aynı şekilde Deyrulzafaran Manastırı içindeki Azizler Evi bu yapıyla benzerlik arz ediyor. Nusaybin’deki Mor Yakup Kilisesi’nde, bu yapıya benzer süsleme özellikleri var. Duvar örgüsü aynı, mimari olarak plan şeması olarak aynı. Mor Yakup Kilisesi’ne kapıları çok benziyor. Patriklere ait mezarlar da Deyrulzafaran Manastırı’ndaki mezarlıklarla aynı özelliklere sahip. Apsisi ortada hala sağlam.”
Kilisenin yapımında kullanılan taşlar incelendiğinde, sadece erken Bizans dönemi özelliklerinin görülmediğini vurgulayan Tarkan, Artuklular yani İslami dönemde de kullanıldığını ifade etti. Gani Tarkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”O dönemde Hristiyanlar tarafından kullanılmış. O dönemin özelliklerini de almış. Özellikle yan yana duran 3 mezar var. Mezarın üstündeki süsleme özelliklerine baktığımızda Selçuklu özelliklerini görmemiz mümkün. İslami döneme ait süsleme özellikleri de var. Onun dışında devasa büyüklükte taşlar var. Bu blok taşlar da yapının erken Bizans döneminde yapıldığını, genç Roma döneminde yapıldığını bize gösteriyor. Yapı karışık üslupta yapılmış bir yapı. Tek bir dönemde yapılmamış. Farklı dönemlerde de restore edilmiş. Cami olarak da kullanılmış. Güneyinde bir mihrap var. Biliyorsunuz kiliselerde güneye bakan mihrap olmaz. Mihrap varlığı da buranın bir dönem cami olarak kullanıldığını bize ispatlıyor.”
Süryani vakıf ve derneklerinin kiliseyi satın almak istediği, ancak fiyat konusunda anlaşılamadığı öğrenildi.
Kaynak: AA