Mimarlar Odası’nın merkez ve şubeleriyle yoğunlaştığı çalışmalar arasında “Cumhuriyet Dönemi Mimarlık Mirası”mızın ülke düzeyinde belgelenmesi ve yaşatılmasına yönelik çabalar da var. Cumhuriyetin sadece siyasal ve sosyal alanda değil, kültür alanında da kolları sıvadığını ve özellikle mimaride “kimlikli çağdaşlık” ilkesine gösterdiği özeni belgeleyen bu çalışmalar, 3 yıl önceki sempozyumun da konusuydu.
26-27 Şubat 2009’da Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki sempozyumun gerekçesi ise çağrı metninde şöyle özetlenmişti: “Mimarlar Odası, Cumhuriyet’in mimari mirasının korunma ve değerlendirilme olanaklarını araştırmak ve yapıcı öneriler geliştirmek üzere ‘Cumhuriyetin Mimarlık Mirası’ konulu bir sempozyum ve sergi düzenliyor. Etkinliğin önemli bir bölümü Mimarlar Odası şubelerinin bulunduğu yerlerdeki örnekler üzerine kurgulanıyor. Şubeler, bir olumlu, bir de olumsuz yapı örneği içerecek şekilde 2 poster hazırlayacaklar. Mimarlar Odası Kültürel Miras Komitesi tarafından değerlendirilerek seçilecek ve olumsuz örnekleri içerecek 5 poster ilk gün, olumlu örnekleri içerecek 5 poster ise ikinci gün bildiri olarak sunulacak, diğer katılımlar ise poster sunuşu olarak sergilenecek. Bu örnekler hem kültürel mirasımıza ilişkin bir başlangıcı olacak, hem de bu mirasın güncel durumunun tartışılmasına olanak sağlayacak.”
Cumhuriyet ve sanat tarihimiz açısından önem taşıyan bu buluşmaya katılanlar, iki gün boyunca “Cumhuriyete Genel Bakış”, “Cumhuriyet Mimarlığı Üzerine Değerlendirmeler”, “Cumhuriyetin Mimari Mirasını Koruma Nedenleri”, “Evrensel ve Ulusal Değerler bağlamında, İdeoloji ve Koruma Bağlamında, Cumhuriyet Mimarlığının Tasarımcıları Bağlamında, Yapı Türleri ve Yapım Teknikleri Bağlamında Cumhuriyetin Mimari Mirasının Karşı Karşıya Bulunduğu Sorunlar”, “Yasal, Parasal ve Yönetsel Sorunlar”, “Planlama Sorunları”, “Uygulama Sorunları”, “Cumhuriyetin Mirasının Korunması ve Değerlendirilmesi”, “İlkeler ve Yöntemler, Araçlar”, “Cumhuriyetin Mimari Mirasının Değerlendirilmesi” gibi konularda derinlemesine bilgilenme ve düşünce geliştirme olanağı buldular.
Ayrıca sempozyum kapsamında düzenlenen “Yitirdiğimiz Miras” konulu poster sergisi de yurt düzeyindeki durumu belgeleyerek tartışmalara ışık tuttu.
Söz uçar, yazı kalır
Bütün bu konular ve irdeleyen uzmanların konuşmaları o denli heyecan vericiydi ki hemen tüm katılımcıların ortak dilekleri şöyleydi:
“Sempozyum, hazırlık sürecinden sunuş ve tartışmalara kadar, hatta posterleri de içerecek şekilde mutlaka kitaplaşmalı, Yurdun dört bir yanında Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki ‘mimari özen’i belgeleyen yapıların kültür mirası olarak korumava alınmaları öncülük etmeli. Bundan sonra da ayni yapıların birer ‘devrim mirası’ olarak yaşatılmaları bilincinin güçlenmesine katkıda bulunmalı.”
İşte bu dilekle Mimarlar Odası’nın en onurlu çalışmaları arasında yer alacak “Cumhuriyetin Mimarlık Mirası” kitabı artık elimizde…
Emre Madran ve Ali Haydar Alptekin’in yayına hazırladıkları kitabın ilk baskisi Nilgün Kara Babacan’in başarılı tasarımlarıyla Haziran 2011’de mimarlık ve kültür dünyamıza armağan edildi. Ferhat Babacan’ın uygulaması ve Mi-Ka Matbaacılığın özenli çalışmasıyla da konusunda en nitelikli bir belgesel gerçekleşti.
Sempozyumun ve kitabın emektarlarından Emre Madran ve Ali Haydar Alptekin, Cumhuriyet mirasımızın neden “yeterince” korunmadığı konusunda diyorlar ki;
“İlgisizlikten tahrip olan mimari mirasımızın en kolay ve kaygısızca yok edilen bölümü Cumhuriyet dönemi yapılarıdır. Nedenleri arasında koruma mevzuatımızdaki eksikliklerin vanı sıra aynı yapıların korunacak değere sahip olmadığı; yakın geçmişte inşa edilmeleri üst düzeyde mimari, sanat ve estetik değerler içermedikleri; her yerde ve çok sayıda bulundukları gibi savları etkisi vardır.
Bunların hiçbirinin geçerli olmadığı mimarlarca bilinse de korumadan sorumlu kadrolar aynı bilinçte değillerdir. Bu nedenle 2009 sempozyumu ve bu kitap, en önemli kültürel mirasımızın farkına varılarak yaşatılmasına önemli katkıda bulunmaktadır.”
Dönemin Oda Genel Başkanı Bülend Tuna da şunu ekliyor:
“Mimarlar Odası, Cumhuriyet dönemine ait tüm yapıların koruma kurullarınca tescil edilerek değerlendirilmelerini savunuyor.”
Nitekim sempozyuma katılanlar arasındaki Vakıflar Genel Mudüdürü Yusuf Beyazıt ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen’in de benzer gözlemleriyle Cumhuriyetin mimarlık mirasını sahiplenmek gerektiğini belirtmeleri, yüreklere su serpen vurgulamalar arasında… Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu kitaptan edinerek özellikle Koruma Bölge Kurullarındaki üyeleri ve uzmanları “dikkate almaları” dileğiyle iletmesini bekliyoruz.
Oktay Ekinci/Cumhuriyet