Milliyet Gazete Yazarı Mehmet Tezkan Sevda Tepesi’ni ve Çamlıca’ya camii yapımı projesini ele alıyor. İşte o yazı!
Bir zamanlar Levent Kırca ile Oya Başar ikilisi ortalığı kasıp geçirirdi..
İnsanları ekrana yapıştırırdı..
Her parodinin, her taşlamanın sonunu Grup Gündoğan’la bitirirlerdi..
Niyetimiz kimseyi kırmak değildir
şuradakini buraya koymak değildir
arada bir zülfü yare dokunduk
Tam yerine rast geldi manzara koyduk
olacak olacak olacak o kadar
Meşhur Sevda Tepesi var ya.. Boğaz’ın en yeşil yeri.. Boğaz’ın en güzel yeri..
Hatırlarsanız, 57 dönümlük araziyi 1984 yılında Turgut Özal, Suudi Kralı Abdullah’a satmıştı..
27 milyon dolara..
Sonrası yılan hikayesi oldu..
İtiş kakış, kavga gürültü, mahkeme muhkeme derken yıllar geçti..
Çivi çakılmadı.. Çaktırılmadı..
Boğaz korundu, Boğaz’a sahip çıkıldı..
Aradan 28 yıl geçti.. Sevda Tepesi imara açıldı..
Peki nasıl açıldı.. KHK ile..
KHK ne demek?
Yürütmenin yasa çıkarması demek.. Yürütmenin yasamayı devre dışı bırakması demek.. Yürütmenin yasamayı yok sayması demek.. Yürütmenin yasamayı kelepçelemesi demek..
Mevzuumuz Sevda Tepesi değil başka..
Aylardır bu memlekette yürütme sorunu yok, yasama sorunu var.. Yasamanın oluşturulma biçimi sakat diye dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum..
Biliyorsunuz yeni anayasa yapılıyor ya..
Kimi başkanlık istiyor,
Kimi yarı başkanlık..
Kimi parlamenter sistem..
Ben de diyorum ki önce meclisi meclis gibi yapalım.. Önce meclisi güçlendirelim, hükümeti denetler hale getirelim.. Yürütmenin karşısına dikilecek hale getirelim..
Hükümetlerin boyunduruğundan kurtulalım..
Boğaz’ın en muhteşem tepesi, son ağaçlık alanlarından biri imara açılıyor.. Meclis başkanı dahil tüm milletvekilleri gazeteden öğreniyor..
Çünkü..
Meclis yasama, yetkisini yürütmeye devretti..
Nasıl haberleri olacak ki ..
Levent Kırca ile Oya Başar meclisin kendi kendini devre dışı bırakmasını.. Bu kadar önemli bir kararın kararname ile alınmasını..
Yürütmenin aynı zamanda yasama görevi de görmesini ekrana taşırken..
Sevda Tepesi kararı çıksaydı ne derlerdi..
Tam yerine rast geldi manzara koyduk..
Çamlıca’ya camiye dindarlar karşıymış
Başbakan Çamlıca tepesine, İstanbul’un her yerinden görülecek, Türkiye’nin en büyük camiinin yapılacağını açıklayınca ortalık ayağa kalkar zannettim..
Kalkmadı..
Konu zor.. Çevreci kesim itiraz etse, söyleyecekleri belli…
Bunlar camiye bile karşı..
Lafı cami düşmanlığına, din düşmanlığına getiriyorlar aklı başında tartışma olmuyor..
Bana göre, Çamlıca tepesine camii dikmek anlamlı değil.. Hele teleferikle adam taşıma projesi fevkalade ayıp..
Gösteriş kokuyor..
Neyse!..
Proje açıklandıktan sonra gözlerimi muhafazakar kesime diktim.. O kesim eskisi gibi değil.. Yanlışı görünce, vicdanı kabul etmeyince artık eskisi gibi susmuyor.. Lafını esirgemiyor..
Geçen gün Zaman’dan Ahmet Turhan Alkan yazdı..
Orada cemaat yok, talep yok bu imaj projesi diyor.. Bakın 10 Haziran’daki yazısında ne demişti:
Ecdâd, günümüzde çokça rastladığımız üzere, cemaatin talebini dikkate almadan şân olsun diye cami yaptırmamış; o türden görgüsüzlükler bizim kuşakların yüzünü kızartan türden hamlıklardır. Her boş ve müsait arsaya cami dikmekle dinimizin ekmel ve hak olduğunu, bu yolla İslâm’a hizmet ettiğimizi zannettik; biraz da geçmiş zamanlardan gelen ezikliklerimizi telâfiye çalıştık.
Muhafazakar kesim imaj camiine karşı mı?
Karşıymış..
Peki neden yüksek sesle karşı çıkmıyorlar? Alkan dün Taraf gazetesine verdiği demeçte bu durumu şöyle açıklıyor:
Bir çok insan benim gibi düşünüyor, belki de ben kötü olmayayım diye karşı çıkmıyor (..) İnsanların beklentisi vardır. Gırtlak dokuz boğum şimdilik susayım, ileride menfaatlerim engellenmesin diye düşünebilirler.
Galiba çağın yeni dini yüzünden susuyorlar..
O ne mi?
Menfaat!..