Çamlıca Platformu’nun “Çamlıca yarışmasının iptalini talep ediyoruz” başlıklı yazılarını yayınladı…
Çamlıca Platformu’nun “Çamlıca yarışmasının iptalini talep ediyoruz” başlıklı açıklaması şu şekilde:
“3 Aralık Pazartesi günü Habertürk televizyonunda yayınlanan “Söz Sende” isimli programa katılan Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara açıkça ayrımcılık içeren sözler sarf etti. Kendisi aynı zamanda hem kamu yöneticisi, hem de “Seçici Kurul Danışmanı” olduğu için Çamlıca Platformu olarak aşağıdaki nedenlerle görevini yerine getirmediğini ve yarışmanın iptal edilmesi gerektiğini düşünüyoruz:
1. Kara, camilerin ancak müslüman mimarlar tarafından yapılabileceğini, ibadet etmeyen kişilerin camileri tanımadıkları için onlardan mimarlık hizmeti alınamayacağını belirtti. Bu sözler kamu hizmetlerinde açık bir ayrımcılık içermektedir. (Ayrıca İstanbul’da bir çok cami müslüman olmayan mimarlar tarafından yapıldığını da hatırlatmak gerekir. ) Bu durumda dini pratiklerini yerine getirmeyen veya ateist bir mimarın cami tasarımı yapması, proje hizmeti vermesi mümkün değildir. Aynı anlayışla örneğin müslüman bir mimarın kamu tarafından onarılan (veya inşaatı gerçekleştirilen) bir kilisede, ya da sinagogda, hatta bir arkeolojik eserde çalışma hakkı kısıtlanmaktadır.
Kamu alanında mimarlık hizmetlerinin alınma yönteminin böyle bir aidiyet üzerinden belirlenemeyeceği açıktır. Bu kamu hizmetlerine katılım hakkının açıkça ihlali anlamına gelmektedir.
2. Çamlıca Camii Yarışması’nda 2. seçilen projenin “klasik” (gerçekte neoklasik) tarzda olduğunu söyledi. “Çağdaş” olanların ise camiye benzemediğini belirtti. Bu nedenle kabul edilemeyeceklerini belirtti. Oysa her dönemin mimarisi farklıdır. Günümüz koşullarında ise mimarlık anonim değil, öznel tercihler içerir ve temsil üzerine gerçekleştiği için kritik bir düşünce ortamının gözetilmesini gerektirir. Tarihselcilik ise gizlenmiş bir öznellik, yani dayatma demektir.
Bu durumda bir yönetici olarak keyfi bir biçimde ideal bir geçmişi empoze ederek mimarlık alanında ayrımcılık yapmaktadır. Örneğin Mimar Sinan’a kamu yöneticisi olarak Kanuni Sultan Süleyman “müslümanlığın ideal zamanı olan Peygamber Efendimizin çağındaki gibi eser vereceksin” demiş olsaydı, bu mimarın düşünce özgürlüğünü engellemek anlamına gelmez miydi? Yöneticilerin sanat, mimarlık eserleri üzerinde belirleyici olmaları, mimari bir tarz önermeleri kabul edilebilir mi?
3. Kara programda kendisinin “risk alarak” yarışma yöntemini tercih ettiğini belirtti. Ancak kamu projelerinde mimarlık yarışmasının tercih edilmesi olağan bir durumdur. Bu ifade ve öncesinde Başbakan’ın proje hakkındaki sözleri yarışmanın olağan koşullarda yapılmadığının, yukarıdan belirlendiğinin bir göstergesi değil midir? Ayrıca seçilen projeyi eleştirenleri “sözde aydınlar” olarak niteledi. Onların “küçük bir azınlık olduklarını, halka tepeden baktıklarını, Boğaziçi’ndeki lüks evlerinde oturup ahkam kestiklerini” belirtti. Bu sözleri ile bir kamu yöneticisi olarak açıkça düşünceyi ifade özgürlüğüne karşı görev ve sorumluluklarını ihlal ettiğini ortaya koydu.
Bu gerekçelerle mesleki alanda düşünceyi ifade özgürlüğünün ihlal edildiği, kamu hizmetlerinde ayrımcılık yapıldığı, görev ve sorumlulukların yerine getirilmediği kuşkusunu taşıyarak düzenlenen yarışmanın iptalini talep ediyoruz.”
Çamlıca Platformu