Akçay’da 1988 yılında kurulan Can Yapı, günümüzde faaliyetlerine merkezinin yanında Altınoluk, Edremit ve Ayvalık’taki şubeleriyle devam ediyor. Firmanın ortağı Can Ürer, küçük bir dükkanla yola koyulduklarını ve şu anda tüm Türkiye’ye mal satan bir yapıya dönüştüklerini ifade ediyor.
Ana faaliyet alanlarının inşaat demiri toptancılığı olduğunu söyleyen Ürer, “İnşaat projesine göre hazır demir üretiyoruz. Bir nevi terzilik bizimkisi, inşaatın ölçülerine göre ona elbise dikiyoruz” diye konuşuyor.
Canyapı, 1988’de Akçay’da kuruldu. Her çapta nervürlü inşaat demiri, hasır çelik, hazır beton gibi kaba inşaat malzemelerini tedarik ederek satış ve sevkiyatını yapan firma, kurduğu demir kesmebükme fabrikasında inşaat demirlerini projeye uygun olarak istenilen ölçüde hazırlıyor. Ayrıca şirket, kolonperde filizleri gönyeleri, kiriş kolon etriyeleri ve asmolen çiroz etriyeleri de üretiyor. Şirketin başında ise İstanbul’da avukatlık yaparken babası ve amcasının ısrarıyla aile işlerin başına geçen Can Ürer bulunuyor. Ürer, bir girişim için yola çıkarken katlanılabilir zararı tespit etmek gerektiğini söylüyor. Önce işten ne kadar kâr edebilebileceğinin hesaplanmasının yanlış olduğunu belirten Ürer, “Bir işten kazanacağınız ‘eh’, kaybedeceğiniz ‘‘ah’’ ise o işe girmemek en doğru seçimdir” diyor. Başarıda çalışmanın, huzurlu aile ortamının ve başarıya kenetlenmiş bir ekip oluşturmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Ürer, “Ben değil biz diyen, şirket kâr ettiğinde sevinen, zarar ettiğinde kendi işiymiş gibi üzülen ve sorumluluk almayı bilen bir ekip çok önemli” ifadesini kullanıyor. Canyapı’nın ortağı Can Ürer, sorularımıza şöyle yanıt verdi:
Canyapı’nın kurulma sürecini anlatır mısınız? Fikir nasıl oluştu ve yola nasıl çıktınız?
Firmamız ailem tarafından kurulduğu için aslında ben biraz hazıra konanlardanım. Türkiye’de genellikle her aile şirketinin kuruluşunda olduğu gibi bizde de nitelikli ve girişimci ruhu olan, fakat sermayesi olmayan bir adam var, yani babam. Tek motivasyon aracı ise başarısız olabilme şansının kendisine verilmemiş olması. Küçük bir dükkanla başlayıp günümüzde tüm Türkiye’ye mal satan bir firmaya dönüşmek, çok bedel ödemiş olmak anlamına geliyor. “Hazırlıkla fırsatın karşılaşmasına şans diyoruz” der babam. Genelde şanslıdır, çünkü hep hazırlıklıdır ve her fırsatı değerlendirmeye çalışır.
Şirketinizin mevcut faaliyet alanlarıyla ilgili bilgi verir misiniz?
Firmamız Can Yapı Pazarlama ve Turizm adı altında 1988 yılında kuruldu. Merkez Akçay olmak üzere Altınoluk, Edremit ve Ayvalık’ta toplam üç adet şubemiz bulunuyor. Şirketimiz, kaba inşaat malzemeleri satışı alanında faaliyet gösteriyor. Ana faaliyet alanlarımızdan bir tanesi, inşaat demiri toptancılığı. Türkiye’nin her iline demir satışı yapmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Ayrıca merkezimizde hazır demir kesme fabrikamız mevcut. İnşaat projesine göre hazır demir üretiyoruz. Bir nevi terzilik bizimki, inşaatın ölçülerine göre ona elbise dikiyoruz.
Başarınızın altındaki en önemli faktörler nelerdir?
İlk faktör, kesinlikle huzurlu bir aile ortamı. Evinde mutlu olamayan bir işadamının dışarıda bu kadar olumsuzluklarla mücadele etmesi mümkün değil. İkincisi ise başarıya kenetlenmiş bir ekip oluşturmak. Ben değil biz diyen, şirket kâr ettiğinde sevinen, zarar ettiğinde kendi işiymiş gibi üzülen ve sorumluluk almayı bilen bir ekip. Tabii ki asıl faktör çalışmak. Tüm varlığınızla 7/24 çalışmak. Sadece bedenen işte bulunmaktan bahsetmiyorum, işadamı uyurken bile rüyasında işini görmeli.
İş hayatında karşılaştığınız en önemli zorluklar nelerdir?
İş hayatının her günü çeşitli zorluklarla dolu. Biz bu zorlukların üstesinden gelebildikçe var olmayı sürdürebiliriz. Ayrıca zorluklar bizi dinç tutuyor. Günümüzde satışı sonlandıran tahsilat konusunda sıkıntılar mevcut. Bırakın firmaların birbirlerine verdiği sözleri, günümüzde sözleşme veya çek bile sizi yarı yolda bırakabiliyor. Maalesef piyasada çeke olan güven günden güne azalıyor. Artık işadamı önce satış yerine önce tahsilat diyor. Sözün yerini alan teminat mektupları şirketlerin profesyonelleştiğini mi gösteriyor yoksa insanların birbirine olan güvensizliğini mi? Bu soru çok önemli.
Başarılı bir işadamı olarak girişimcilere neler tavsiye edersiniz?
Bizler işadamıyız, hayalperest değil. Tabii ki her şey hayal kurmakla başlar. Fakat gerçekleştirmek için somut veriler gerekir. Bir işe girmenin çıkmaktan çok daha zor olduğunu birçok girişimci deneyimlemiştir. Bir girişimde bulunurken önce katlanılabilir zararı tespit etmek gerekir. Oysaki bizler önce bu işten ne kadar kâr edebileceğimizi hesaplarız. Bir işten kazanacağınız “‘eh”, kaybedeceğiniz “ah” ise o işe girmemek en doğru seçimdir. Türkiye’de yeni kurulan işletmelerin yüzde 24’ü 2 yıl içerisinde, yüzde 51’i 4 yıl içerisinde ve yüzde 63’ü 6 yıl içerisinde yok oluyor. Girişimci bu tablonun sebep ve sonuçlarını iyi analiz etmeli.
İş hayatında ‘Mutlaka yapılmalı’ veya ‘Mutlaka yapılmamalı’ dediğiniz şeyler var mıdır?
Mutlaka yapılmamalı dediğimiz birçok şeyi zaman geliyor ‘mutlaka yapıyoruz.’ Önemli olan doğru yerde ve doğru zamanda yapıp yapmadığımız. Çünkü şartlar sürekli değişiyor. Dünün yanlışı bugünün doğrusu olabiliyor. Asıl olan hem kanunda yazdığı hem de fiiliyatta olması gerektiği gibi her koşulda basiretli tüccar gibi davranabilmek.
İş hayatınızda dönüm noktası olarak tanımlayabileceğiniz neler var?
İş hayatı sürprizlerle dolu. Her gün sizin için yeni bir dönüm noktası oluşturmaya aday. Fakat benim için en önemli olanı, babamın ve amcamın beni İstanbul’da avukatlık yaparken kandırıp şirketimize dönmeye ikna etmesidir.
“İYİ Kİ AİLE ŞİRKETİNE KATILMIŞIM”
İyi ki aile şirketime katılmışım. Bu kararımın doğru olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum. Şirkette bana göre dünyanın en iyi danışmanları olan babam ve amcamla çalışıyorum. Günümüzde aile şirketlerinin ömrü maalesef çok az oluyor. Dr. Nejat Eczacıbaşı’nın, “Türkiye’de şirketleri babalar kurar, oğullar yer, torunlar batırır” sözü hep aklımın bir köşesinde yer alıyor. Şirketin devamlılığını sağlama arzusu benim için bir duygu değil adeta bir içgüdü. Genetiğime işlenmiş gibi hissediyorum. “İyi ki yaptım” dediğim şeylerin yanında birçok ‘Keşke yapmasaydımlar” da var. Bunlar da çok gerekli hayatta. “Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim’’ sözüne katılmıyorum. Yapacaksın ve pişman olacaksın ki bir daha aynı hatayı yapmayacaksın. O zaman iyi ki yaptım veya iyi ki yapmadım dediğiniz şeylerin içi daha dolu oluyor.
Capital
