Ortalama 20 daireli bir binada hasar raporu almak, 100 m2 daire başına 750 lira-1.500 lira, bina güçlendirmek ise hasarın ve binanın büyüklüğüne göre daire başına 5 bin ila 15 bin liraya malolabiliyor
Van depremi, ‘bina güçlendirme’nin önemini gündeme getirdi. Vatandaşlar, önce üniversitelerden veya mühendislik bürolarından ‘deprem dayanıklılık raporu’ alıyor. Zemin etüdü ile malzeme kalitesinin test edildiği rapor sonucuna göre, duvarların devrilmemesi için cam elyafla kaplanması, taşıyıcı bir duvar ilave edilmesi gibi 3-6 aylık sürede bir dizi güçlendirme çalışması yapılıyor.
Belediyelerin imar planlarının değiştiği veya emsalin düştüğü gerekçesiyle güçlendirme ruhsatı vermediği yüzlerce binanın olduğu ve bazı güçlendirmelerin kaçak yapıldığı belirtiliyor.
Van depreminin ardından Türkiye genelinde 9 milyon kaçak konutun yıkılması, gerekirse sormadan kamulaştırmasının yapılması konusundaki çalışmalar sürerken, vatandaşların halihazırda oturdukları binaların sağlamlık derecesinin ne olduğu ve binalarını güçlendirmek için apartman bazında neler yapabilecekleri en çok merak edilen konuların başında geliyor. Bu kapsamda binalarını güçlendirmek isteyen vatandaşların ilk yapması gereken, inşaat mühendisleri odası, mühendislik büroları veya üniversitelerden binalarının deprem dayanıklılık raporunu almak. Ardından ise vatandaşların bina güçlendirme işini üstlenen şirketlerle anlaşarak süresi yaklaşık olarak 3 ila 6 ay sürebilecek güçlendirme çalışmalarını başlatmaları gerekiyor.
1987’den beri İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliğiyle bina güçlendirme çalışmaları yapan, Gölcük, Afyon, Bingöl depremleri de dahil olmak üzere bugüne kadar 1000’in üzerinde binayı onaran, son olarak Van’da Koç şirketlerine ait 45 binanın hasar tespit çalışmalarını yapan Art-Yol Mühendislik’in Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Türkkan’a göre, güçlendirmenin püf noktası, insanların sağ salim binadan çıkışını sağlayacak bir yapıyı kurmak. Bunun için deprem dayanıklılık raporu hazırlamaya hasar tespitinin ve binanın zayıf yönlerinin belirlendiği ‘zemin etüdü’ yapılarak başlanıyor. Betondan numune alınıyor, kırdırılarak beton kalitesi, röntgen cihazlarıyla kolonlar içindeki demirin kalitesi inceleniyor. Hasar ve çatlaklar belirlenerek tüm veriler 3 boyutlu bir analize tabi tutuluyor.
Kolonlardaki korozyon temizleniyor
Binalardaki sorunun 3 ana nedenden kaynaklandığını belirten Türkkan, “İlk ve en büyük problem, projenin sisteminde, statiğinde sorun bulunması. Diğer iki sorun ise, malzemesindeki hatalar ve kullanıma bağlı oluşan deformasyonlar” dedi. Raporun ardından yapılan güçlendirme çalışmalarına değinen Türkkan, “Duvarlar depremde hasar alıp devrilmemesi için cam elyafla kaplanıyor. Şayet statikle ilgili sistemsel bir problem varsa, tuğla duvar yıkılarak demir ve betonu kuvvetlendirilmiş taşıyıcı bir betonarme duvar ilave ediliyor” diye konuştu. Binalarda izolasyon eksikliğinden bodrum katlarında korozyona bağlı problemler oluştuğunu belirten Türkkan, bunun binaların yüzde 70’inin sorunu olduğunu, güçlendirme esnasında kolonu sıyırarak paslı demiri temizleyip koruyucu karbonla sardıklarını kaydetti.
Binalar kaçak olarak güçlendiriliyor!
Ortalama 20 daireli bir binada dayanıklılık raporu alma bedelinin 15-30 bin lira arasında olabileceği, ortalama 100 m2 daire başına 750 lira-1.500 liralık bir ödemenin söz konusu olduğu belirtiliyor. Bina güçlendirmek ise hasarın ve binanın büyüklüğüne göre 20 katlı bir binada daire başına 5 bin ila 15 bin liraya malolabiliyor. Yani ortalama olarak bir dairenin rapor ve güçlendirmek için toplam maliyeti 6 bin liradan başlayıp 17 bin TL’ye çıkabiliyor. Hasara ve binaya göre değiştiği için kesin rakamlardan bahsetmenin güç olduğu kaydediliyor.
Sektörde ‘kaçak güçlendirme kavramı’nın da ortaya çıktığını kaydeden Türkkan, “Bina güçlendirmek için firmayla anlaştınız. O bina güçlendirme firması, belediyelerden güçlendirme ruhsatı almadan bu işi yapamaz. Ancak belediye imar planlarının değiştiğini, emsalin düştüğünü gerekçe göstererek güçlendirmeye ruhsat vermeyebiliyor. İmkansız olduğunu bile bile ‘Emsali eski haline getir, öyle güçlendir’ diyor. Yani insanlarda bilinç olsa, belediyeleri aşamıyorsunuz. Güçlendirilmesi gereken binaların yüzde 10’u sadece ruhsat verilmediği için güçlendirilemiyor” diye konuştu.
Bunun sektörde bina güçlendirmesi yapan bazı şirketleri kaçak çalışmaya itebildiğini kaydeden Türkkan, şöyle devam etti: “6 katlı, 30 yıllık bir bina için ruhsatı, imarı olduğu halde, emsali düştüğü için ‘3 katı yıkın, öyle güçlendirme yapın’ cevabını aldık. Ruhsatlı, iskanlı olan başka bir binanın 230 bin m2 kullanım alanı vardı. Belediye ‘Projenin emsali değişti, yeni plana göre kullanım alanı 4 bin m2’ diyerek bina güçlendirme ruhsatını vermedi.”
Bina güçlendirmeye karşı çıkanın evi mahkeme kararıyla elinden alınabiliyor!
2007 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 8. maddesinde, “Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz. ‘Ancak, ortak yer ve tesislerdeki bir bozukluğun anayapıya veya bağımsız bir bölüme veya bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması gerektiğinin veya anayapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde’, bu onarım ve güçlendirmenin yapılması konusunda kat maliklerinin rızası aranmaz” deniyor.
Bu maddeye dayanarak binalarda 5’te 4 çoğunluk sağlanamadığında kat maliklerinin kendi aralarında birleşerek mahkemeye ‘güçlendirmelidir kararı’ çıkarmak için başvurabildiklerini söyleyen TADEM Taşınmaz Değerleme Başkanı Ali Çetin Önder, “Mahkeme raporu, ‘Bina güçlendirilmelidir’ diyorsa bu karar bağlayıcı nitelik taşıyor. Ancak itiraz eden kat maliği yine üzerine düşen payı ödemezse, diğer kat sahipleri tekrar mahkemeye giderek para ödemeyen kişi adına ‘tescil işlemi’ davası açıyor. Bu da 1-2 yıl sürebiliyor. Sonunda mahkeme, ilgili şahsın evini, güçlendirmeyi talep edenlerin adına tescil edebiliyor, bir başka deyişle mülkiyetine el konuyor. Ardından evinin değeri, o güne yakın bir tarihteki değer üzerinden belirleniyor. Bedelin içinden kat sahibinden istenen pay alınarak kalanı kişinin hesabına yatırılıyor” diye konuştu. Öte yandan uzmanlar, kanunun buna izin vermesine karşın mahkemeden çıkan güçlendirilmelidir kararına uyulduğunu, mahkeme ile uğraşmak istemeyen ya da komşularıyla davalık olmak istemeyenlerin ise çoğunluk sağlanana kadar beklediğini ekliyor.
Özel hastaneler, altı fırın, kebapçı olan binalar tehlikede
Türkiye’de binaların dayanımı açısından özel hastane ve özel dershanelerin tehdit altında olduğuna değinen Sinan Türkkan, “Konut olarak nitelendirilen alanlar, özel sektörde birileri tarafından satın alınıyor, sonra hastane ya da dershane yapılıyor. Oysa ki hastane veya dershane gibi 200-300 kişinin aynı anda yük bindirdiği yapılar, bu yükü kaldıracak şekilde özel olarak projelendirilir” dedi.
Altı fırın ya da kebapçı olan yüzlerce apartman bulunduğunu ve bu binaların da dayanıklılığının zarar gördüğünü dile getiren Türkkan, “Yük ve ısı hesabı gözetilmiyor. Oysa ki ısı farklılıkları binanın yıpranmasında çok etkili. Yüksek ısı, beton ve demirin genleşme katsayılarını değiştirerek malzemelerin kalitesini bozuyor. Daha dayanıksız hale getiriyor” diye konuştu. Türkkan, aynı işi gören ama fiyatı çok farklı olan güçlendirme malzemelerine dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizdi.
Güçlendirme, yıkım bedelinin % 40’ını aşarsa avantajlı değil
Teknik Yapı ve İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, binanın güçlendirme maliyetinin binayı yıkıp yeniden yapma maliyetinin yüzde 40’ını aşması durumunda maliyet açısından avantajlı olmadığını, bunun yerine yıkılıp yeniden yapılmasının yerinde olduğunu açıkladı. Durbakayım, “Belediyeler, eğer bina, yıkıldığı anda başka bina veya insanlara verecek konumda değilse insanların boşaltılması yönünde karar alabilir. Deprem sonrası çıkabilecek ağır hasarlı oturulamaz raporuna göre belediye yıkımı zorunlu koşabilir. Belediyenin yıkım kararı verebilmesi için binanın kendi yükünü bile taşıyamayacak halde olması, ayrıca yıkıldığı anda başka bina ve insanlara zarar verecek konumda olması gerekir” diye konuştu.
Antakya’da binayı kimseyi çıkarmadan güçlendirdi, maliyetini NATO ödedi
4 yıl önce NATO’nun dünyaya katkı yapması nedeniyle seçerek maliyetini karşılamak yoluyla desteklediği 7 uygulama projesinden birini gerçekleştirdiklerini söyleyen Art-Yol Mühendislik’in Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Türkkan, “İTÜ ile kurduğumuz işbirliğiyle Antakya’da 12 katlı bir binayı, içindeki insanları çıkarmadan 3 ay içinde güçlendirdik. Boya-badana yapar gibi sadece eşyaları çekerek bunu yaptık. Bodrum katlarındaki demir korozyonunu engelledik, tuğla duvarları demire karşı 5-10 kat daha mukavemeti olan karbonla kapladık, perdeler ilave ettik. Binanın dışını belirli noktalardan demirli betonarme ile kapladık” dedi. Türkkan, NATO tarafından tüm giderleri karşılanan projenin maliyetinin 2007 yılında 130 bin TL’ye mal olduğunu kaydetti.
Van’da fırsatçılar türedi ‘Çatlak doldururuz’ diye sokakta dolaşıyorlar
Van-Erciş’te Koç Grubu’na ait olan Arçelik, Beko, Aygaz, Opet ve Ford bayilerine ait olan 45 binanın hasar raporunu düzenlediklerini belirten Sinan Türkkan, “Fakat orada ‘gözle kontrol’ün yanı sıra bu alanda fırsatçılara meydan veren bir ortam doğdu. ‘Mantolama yapıyoruz’ diye dolaşanlar, çatlağa bir şeyler sürüp doldurduğunu iddia edenler türedi. Bunlara karşı, orada Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden gelen taleple İTÜ ile de işbirliği sağlayarak bina güçlendirmesi yapabiliriz. Van’a giderek oradaki çalışmalarda bizzat görev almaya talibiz” dedi.
Bina güçlendirme kredileri verilmeli
Bina güçlendirmesini destekleyecek bir dizi teşvik verilmesi gerektiğini vurgulayan Türkkan, şöyle devam etti: “Bu binalara yapılacak harcamalarda KDV düşürülmeli. Bankalarla işbirliği sağlanarak konut kredileri gibi ‘bina güçlendirme kredileri’ de verilebilmeli. Kat malikleri için cazip hale getirmek amacıyla yüzde 10 emsal artırılabilir. Binalara ‘sağlamlık’ sertifikası da verilebilir. Bir de DASK’a ödenecek primler binanın sağlamlık derecesi arttıkça azalabilir.”
Kat bazında duvarlar güçlendirilebiliyor
Uzmanlar, kat bazında alınabilecek tek önlemin yıkım anında yaşam alanları oluşturmak için yapılacak korumalardan ibaret olduğunu belirtiyor. Önlemler arasında duvarları karbon malzemeyle kaplamak, eşyaları duvara vidalamak, acil deprem planı oluşturmak var.
Nihal Yuvacan / VATAN