Galatasaray’a Aslantepe’de muhteşem bir stadyum yapıldı. Her gün önünden gelip geçtiğimiz için temelinden bitimine her anını görebildik. VARYAP’ı kutlamak gerekir. Bu kadar kısa bir sürede, bu kadar hızlı bitirmesi, Türk inşaat sektörünün önemli bir başarısıdır. Hem de aynı ölçekte, aynı anda başka projeler devam ederken…
Yeni stadyum, görkemli bir törenle açıldı. Hayırlı uğurlu olsun. Benim derdim, Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen. Yıkılıp yerine muhtemelen büyük alışveriş merkezi ya da rezidans yapılacak. Ona da bir diyeceğim yok. Ama bir anı olarak, kendimi bildim bileli orada dalgalanan GS bayrağı, dalgalanmaya hep devam etsin…
Bir süre sonra aynı yoldan geçenler en azından, orada, bir zamanlar Ali Sami Yen stadyumunun var olduğunu hatırlar, çocuklarına, torunlarına izledikleri o muhteşem maçları anlatırlar.
Gelişime, değişime elbette evet. Ama muhteşem zaferlerle dolu bir Ali Sami Yen’den de geriye bir şeyler kalmalı. Bizden önermesi.
Söz Galatasaray’dan açılmışken, isim ve lego hakkı olarak spor kulübünün Galatasaray eğitim kurumlarına vermeyi taahhüt ettiği yüzde 6.5’lik payı da hatırlatmakta yarar görüyoruz. Geçenlerde merak edip okula sordum geri dönüş hiç yokmuş!
Umarız onlar da bunu unutmazlar…
Kalifiye eleman ara ki bulasın!
Türkiye’nin şu an ki en önemli sorunu, hiç tartışmasız işsizlik. İşsizler içerisinde de en mağdur olanları, yine hiç tartışmasız üniversite mezunları, yani kalifiye elemanlar.
Madalyonun ön yüzünde diplomalı milyonlarca işsiz varken öte yüzünde ise aradığı nitelikte personel bulamayan işverenlerin feryadı yer alıyor.
Tıpkı yüz binlerce öğretmen açığına karşın yüz binlerce öğretmen fazlamız olduğu gibi!..
Ortada acayip bir durum var ve anlayabilene aşkolsun…
Fazla uzağa gitmeyin en yakınınıza bakın, herhangi bir elemana ihtiyaç duyduğunuzda, o işi en iyi şekilde yapabilecek birilerini bulabiliyor musunuz?..
Oysa kâğıt üzerinde hangi meslekten olursa olsun on binlerce üniversite mezunu var!
Peki sorun nerede?
Ya doğru işe doğru adamı bulma konusunda iyi işleyen bir kariyer planlama ve yönlendirme sistemimiz yok ya da eğitim adına harcanan tüm çabalar boşuna.
Eğitim sistemini yakından tanıyan birisi olarak, tamam bazı kurumlarımızda eğitimin kalitesi sorgulanabilir ama en az yarısında da ciddi anlamda eğitim veriliyor, peki onlar nerede?
İşte asıl şaşkınlık veren durum bu!
Örneğin onlarca iletişim fakültesi var. Her yıl binlerce mezun veriyor. Ama arayın bakalım bir tane iyi editör, reklamcı, pazarlamacı, halkla ilişkilerci, yazılımcı bulabiliyor musunuz!
İnternet aldı başını gidiyor. Medya ve piarın her türlüsü sanal ortama kayıyor. Eminim ki yazılımdan tasarıma, editörden piar ve pazarlamaya bu konuda da yetişmiş çok gencimiz var. Ama ara ki bulasınız…
Bu konudaki şikâyetlerin bini bir para. Eğitim, medya ve iletişim fakülteleri ile iç içe olduğumu bilenler sık sık şu konularda önerebileceğin isim var mı ya da nasıl bulabiliriz diye soruyorlar, kala kalıyorum…
Staj neden çok önemli
Bir tespitim var, üniversiteye başladığı ilk günden itibaren iş dünyası iç içe olan, her fırsatta işyerlerinin kapısını aşındıran, her yaz hatta kış aylarında bile staj yapan ve üniversite bitmeden iş bulabilecek noktaya gelenler, mezuniyetten sonra, hem işsiz kalmıyor, hem de hayatta çok başarılı oluyorlar. Bunun çok örneğini gördüm. Yine aynı şekilde, öğrencilik hiç bitmeyekmiş gibi tadını çıkartanların da daha sonra nasıl sıkıntı çektiklerine çok şahit oldum.
İşte bu yüzden öğrenci arkadaşların, üniversite yıllarını akademik ve sosyal gelişimin yanı sıra mesleki pratik açısından da çok iyi değerlendirmeleri gerekiyor.
İşverenlerse, ileride iyi eleman sıkıntısı yaşamak istemiyorlarsa, olanaklarının elverdiği ölçüde stajyerlere kapılarını açmalılar.
Üniversitelere ve gençlere kızmakla kaliteli eleman bulma sorununun çözülemeyeceği aşikâr. O zaman bu soruna elbirliği ile çözüm bulmaktan başka çare de yok zaten.
Gençler, artık diplomanın bir işe yaramadığını anlasınlar. Tamam o olmadan olmuyor ama olunca da tek başına hiçbir şey ifade etmiyor. Önemli olan o işi yapabileceğinize önce kendinizin inanması, sonra da işverenleri inandırmanız, yoksa ona buna kızmakla hiçbir şey değişmiyor. Sadece zaten bozuk olan moraliniz daha da bozuluyor o kadar.
Özetin özeti: İşinizi en iyi şekilde yaptığınıza inanıyorsanız, sizi keşfetmelerini beklemeyin, gidin kendinizi anlatın…
Abbas Güçlü/Milliyet