Babacan, bugün hala AB konusunda ısrarla, inatla yollarına devam etmek istemelerinin, 20 milyon Euro para verip Brüksel’de daimi temsilcilik binası almalarının aslında bu konuda ne kadar kararlı olduklarını gösterdiğini vurguladı
Hürriyet’in düzenlediği “2011’in Son Rakamları, 2012 Beklentileri” toplantısında konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Hiçbir şey sürpriz olmamalı. Kimse ‘Biz bu kadarını da beklemiyorduk’ dememeli ve tedbiri elden bırakmamalı” mesajını verdi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dünyanın son yüzyılın hiçbir dönemiyle mukayese edilemeyecek kadar karmaşık bir dönemden geçtiğini belirterek, “Global krizin vardığı şu noktada herşey sorgulanır hale geldi. Hatta demokrasi bile. Hem hükümetin hem tüm devlet kuruluşlarımızın, hem şirketlerimizin farklı senaryolara hazır olması gerekecek. Hiçbir şey sürpriz olmamalı bu dönemde. Şirketler böylesi bir ortamda tedbiri elden bırakmamalı. Bu dönemde ‘deve adımları’ ile yürümeliyiz. Deve yürüyüşü çok sağlamdır. Develer çölde, çok uzun ve zorlu yolu bu sağlam adımlarla alırlar, hedeflerine de ulaşırlar. Bizim de öyle gitmemiz lazım” dedi.
Hürriyet’in ev sahipliğinde
Hürriyet’in evsahipliğinde gerçekleşen “2011’in Son Rakamları, 2012 Beklentileri” konulu toplantıda konuşan Babacan, toplantıya katılan iş dünyası temsilcilerinin ve Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun sorularını yanıtladı. Babacan, Hürriyet Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’nın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda, önümüzdeki dönemde kamu maliyesinde sıkı duruş, para politikalarında çok ihtiyatlı ve günün şartlarına kolay adapte olabilen bir duruş gerektiğini söyledi.
Ölçülü risk alın
Babacan, Enis Berberoğlu’nun “Bazı dönemler var para kazanılır, bazı dönemler var para korunur. Önümüzdeki dönem hangisine daha yakın olacaksınız?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Aynı zamanda iş hayatından gelen birisi olarak, ticaret risktir, iş hayatı risktir. Ben son 10 yılda siyasetin de bir risk olduğunu gördüm. Burada mutlaka iyi hesap edilmiş risk almak ve ölçülü bir şekilde hareket etmek, önümüzdeki dönem için iyi bir politika olur diye düşünüyorum. ‘Nasıl olsa işler iyi gidecek’ diye hareket etmek, bu sefer de olumsuz bir senaryo karşımıza çıkarsa kuruluşlarımızı sıkıştırabilir. Her an manevraya, farklı senaryolara hazır, bir yandan da ölçülü risk alan ve işine devam eden bir Türk iş dünyası iyi bir sonuç alacaktır diye düşünüyorum.”
Kimse böyle beklemesin
Bazılarının, “Merkez Bankası çok sık farklı kararlar alıyor, farklı adımlar atıyor” dediğine işaret eden Babacan, “Bu kadar şartların sık değiştiği bir ortamda, Merkez Bankası’nın da günün şartlarına uygun olarak politikalarını hızlı bir şekilde adapte edebilmesi çok doğal. Hiç kimse böyle bir ortamda üç ay, altı ay yerinde duracak bir para politikası beklemesin” diye konuştu.
Hükümetler bir bir iniyor
Avrupa’daki krize değinen Babacan, acı reçeteleri uygulamanın getirdiği yıpratmanın Avrupa’daki hükümetleri birer birer koltuklarından indirdiğini vurguladı. Devletin imzasının çok önemli olduğunun altını çizen Babacan, şöyle konuştu: “2008’de bankalar sallanırken, devletler imza attılar ve ‘Bunların arkasındayız’ dediler. Sorun geçici olarak ertelendi. Hala bankacılıkla ilgili problemler kökünden çözülmüş değil. Diyeceksiniz ki ‘Merkez bankaları para basıyor. Bu şekilde devletlere, o ülkenin hazinesine yardımcı oluyor.’ Ancak bunun ilelebet yapılması mümkün değil. Çok daha farklı, çok daha kötü yan etkilerinin ilerde çıkacağını maalesef göreceğiz.”
Yepyeni bir dönem demek
Devlete güvenin esas olduğu, tüm finans sisteminin oturduğu temel yapının mutlaka korunması gerektiğini kaydeden Babacan, şöyle devam etti: “Son G-20 toplantısında bunu açık dillendirdim, ‘Ne pahasına olursa olsun, maliyeti ne olursa olsun Euro Bölgesi’nde hiçbir ülkenin düzensiz bir şekilde temerrüde düşmesine izin verilmemeli.’ Çünkü bir ülke temerrüde düşerse, ki hele hele bu ülke finans, ticaret kanallarıyla gelişmiş ekonomilere bağlı bir ülkeyse, bu dünyada bambaşka bir dönemi başlatacaktır. Bu dönem artık Euro Bölgesi’ne girmiş bir ülkenin dahi borcunu ödeyemeyebileceği, iflas edebileceği bambaşka bir dönem demek. Bunun AB ve Euro Bölgesi açısından, Euro’nun istikrarı açısından son derece riskli olduğunu Avrupalı meslektaşlarla açık açık paylaştım.”
Yeni adreslere bakın
Şu anda Euro Bölgesi için mutlaka güçlü ortak maliye politikası mekanizması olması gerektiğini kaydeden Babacan, şunları dile getirdi: “Bunu yapmadıkları takdirde, Euro’nun sürdürülebilir para birimi olmasını zor görüyorum. Çok açık veren ülkeler, az açık veren ülkeler üzerinden suni bir refah yaşıyorlar. Az açık veren ülkelerin vatandaşları, ‘Dur kardeşim ne yapıyorsunuz’ diyeğine Almanya’nın yarısından fazlası Euro Bölgesi’nden çıkmak istiyor. Türkiye’nin özellikle ticaret kanalıyla Avrupa’ya bağlı olması, Avrupa’yı yakından izliyor olmamızın en büyük nedeni. Önümüzdeki dönemde mutlaka ihracatçılarımızın, ortaklık arayışında olan birçok şirketin başka tarafa bakmaları gerekecek. Avrupalı işadamları da kendi ülkelerinde, kendi pazarlarında işlerin iyi gitmediğini anladıklarına başka yerlere bakıyorlar.”
20 milyon Euro verip temsilcilik binası aldık
Türkiye’nin 2002 yılından bu yana çok önemli dönüşüm sürecinden geçtiğini ve bunun devam edeceğini ifade eden Ali Babacan, bunun siyasi, sosyal, ekonomik bir dönüşüm olduğunu ve 2002 yılının Türkiye’si ile bugünün Türkiye’sinin neredeyse iki ayrı ülke denebilecek kadar farklı olduğunu söyledi. Siyasi istikrar olmadıktan sonra ekonomik istikrarın sağlanmasının son derece zor olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye’nin yapmış olduğu bu siyasi reformlarda AB’nin hep bir çapa teşkil ettiğini, bugün hala AB konusunda ısrarla, inatla yollarına devam etmek istemelerinin, 20 milyon Euro para verip Brüksel’de daimi temsilcilik binası almalarının aslında bu konuda ne kadar kararlı olduklarını gösterdiğini vurguladı.
G-20’deki 19 lider gülmüyor bir tek siz gülebiliyorsunuz
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Fransa’nın Cannes şehrinde katıldıkları G-20 Zirvesinden bahsederken, şunları anlattı: “Salona girdiğimizde hemen OECD Genel Sekreteri yanımıza geldi ve Başbakanımıza dedi ki; ‘Şöyle bir etrafınıza bakın, burada sizin haricinizde 19 lider var ama hiçbirisi gülmüyor, sadece siz gülüyorsunuz. Ben geçenlerde sayın Başbakan yardımcınıza da, Ali Bey’e de söyledim, o da bakanlar toplantısında tek gülen bakan olarak oturuyordu, biraz bu acıyı, biraz bu sorunları paylaşarak, hafif şöyle biraz kontrol ederseniz, bu kadar tebessümle etrafa bakmazsanız iyi olacak, buradaki havaya daha uygun olacak’ dedi. Tablo dünya açısından Avrupa açısından oldukça sıkıntılı ama Türkiye açısından da çok şükür iyi neticeler şu ana kadar almış durumdayız.”
Güçlü Avrupa’ya ihtiyaç var
Ali Babacan, dünyanın güçlü bir Avrupa’ya ihtiyacı olduğunu belirterek, “Çünkü, Avrupa’nın değerleri ve idealleri aslında Türkiye’nin rahatlıkla paylaşabileceği, uygulayabileceği ve bölgesinde yaygın hale getirebileceği, hem reformlarla hem de dünya için, özellikle içinde bulunduğumuz bölge için ilham kaynağı olması vesilesiyle de büyük önem arz ediyor” diye konuştu.
Merve Erdil – Hülya Güler / HÜRRİYET