Noyan Doğan: Geçen cuma, Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) zorunlu deprem sigortasını yaygınlaştırmak için başlattığı yeni projenin tanıtım toplantısında, Ali Babacan’ın yaptığı konuşmayı dinledim
Açıkça söyleyeyim, biraz şaşırdım. Önce kısa bir bilgi vereyim sonra Ali Babacan’ın konuşmasından bazı bölümleri sizinle de paylaşayım. Malumunuz üzere, zorunlu deprem sigortası 10 yıldır uygulamada. Bugün, 3,6 milyon ev sahibi bu sigortayı yaptırmış durumda. Daha açık bir anlatımla, Türkiye’deki konutların yüzde 25’i depreme karşı sigortalı. Gelinen bu nokta yeterli olmamasına karşın, bana göre ciddi bir başarıdır. Temel sorun şu ki, zorunlu deprem sigortasının sadece adı zorunlu. İsteyen yaptırır, istemeyen yaptırmaz. Yaptırmayana da herhangi bir ceza uygulanmıyor. Anlayacağınız, uygulamanın adı zorunlu ama yaptırması keyfe keder. 10 yıldır da bu iş böyle gidiyor. Sadece alım-satım işlemlerinde, tapu dairelerinde sigorta sorgulanıyor. O nedenle de olası bir depremde konutu yıkılıp, sokakta kalmaktan korkan deprem sigortasını yaptırıyor; kaderci davranan ise, umursamıyor. Yeri gelmişken şunu da belirteyim. Zorunlu deprem sigortası uygulaması, 99 depreminden hemen sonra başladı. Maalesef, o büyük depremde, sadece 500 bin konut sigortalıydı. Hal böyle olunca da o dönem, kamu yönetimi zorunlu deprem sigortasını aynen şu cümlelerle kamuoyuna anlattı: “Depremde görüldü ki, sigortalı konut sayısı çok az. Sigorta yaptırılması kişilerin insiyatifine bırakılamayacağı için zorunlu hale getirildi.”
Zorunlu deprem sigortası
Bu konuda son bir tespit daha yapayım. Bu 10 yılda… Başbakanı olsun, bakanı olsun hiçbir devlet görevlisinin; gerek depremde gerekse başka platformda zorunlu deprem sigortasını telaffuz ettiğini ne duydum ne de şahit oldum. Bir kere bile ağızlarından, “Vatandaş, bu uygulamayı sizin için başlattık, çok az prim ödeyerek, konutunu sigortalatabilirsin, mutlaka sigortanı yaptır” dememişlerdir. Ama bir depremde, sanki böyle bir uygulama yokmuşçasına, “Merak etmeyin yaralarınız en kısa sürede sarılacak. Hemen yarın deprem konutları yapmaya başlıyoruz” şeklinde, tam tersi söylemleri ise çok duymuşumdur. Şimdi gelelim, geçen cuma katıldığım DASK’ın basın toplantısında, Ali Babacan’ın konuşmasına. Açıkça söyleyeyim… Toplantı öncesinde, Ali Babacan’a soracağım soruyu kafamda kurgulamıştım. “Zorunlu deprem sigortasının sadece adı zorunlu. Bu konuda yasal bir düzenleme yapacak mısınız? Bir de hükümet olarak, bu uygulamanın ne kadar arkasında duruyorsunuz?”
Zorlamayla bu iş olmaz
İşte, soru buydu? Sorabildim mi? Hayır. Neden mi? Çünkü, Ali Babacan öyle bir açıklama yaptı ki, benim artık bu soruyu sormamın bir anlamı kalmadı. Babacan’ın açıklamasını aynen sizlerle de paylaşıyorum: “Önemli olan sigortacılık bilincinin yerleşmesi. İşin ruhu bu olmalı. Tapuda sigorta olup olmadığı soruluyor. Bu yeterli değil. Sürekliliği nasıl sağlayacağız? Burada da iş, sigorta bilincine dönüyor. Zorlamalarla bu işi güç görüyorum. Bilincin yerleşip, sigortanın da gönüllü yaptırılması lazım. Bugün polis çevirip de, ‘sigortan var mı?’ diye sormasa, kaç kişi trafik sigortasını yaptırır. Bu konu bence Türkiye’de tartışılmalı. Tamam, sigortanın yaygınlaşması için birlikte çalışalım ama yeterli olacak mı? Bu kadar zamanımız var mı? Zamanımız olsa da bu sorunu çözebilecek miyiz? Benim o konuda da kuşkum var. O nedenle sigortanın gönüllü geliştirilmesi gerekiyor. Bu konuda kamuya ve yerel yönetimlere, sivil toplum örgütlerine ve basına büyük görev düşüyor. Önce sağlam bina inşa edilecek, arkadan sigorta yapılacak.”
Afet Yasası seçim sonrasında
Ali Babacan, konuşmasında, yeni Afet Yasa Tasarısı’nın Meclis’in gündeminde olduğunu ve bu yasa çerçevesinde sadece depremin değil, diğer afetlerin de sigorta kapsamı içine alacağını belirterek, “Afet Yasa Tasarısı, seçime kadar çıkmayacak. Seçim sonrasında ise Meclis’in ilk gündem maddesinde yeralacak” diyor. Babacan’ın, konuşması böyle. Lafı fazla uzatmayacağım. Anladığım kadarıyla zorunlu deprem sigortasında; hükümetin, zorunluluk yönünde bir yaptırımı olmayacak. Uygulama bugün olduğu gibi, gönüllülük esasına dayanarak, devam edecek.
Son olarak şunu da söyleyeyim. Ali Babacan’ın, sigorta bilincinin yerleşmesi konusundaki tespitleri çok doğru. Ancak bu bilincin yerleşmesinde önceliği kamunun üstlenmesi gerekiyor. Mesela, başta Ali Babacan olmak üzere diğer bakanlarımız; halkla bir araya geldiklerinde, ara sıra, bir vesile ile, “deprem sigortanızı yaptırmayı ihmal etmeyin” diyerek, bu bilinci yaymada öncülük edebilirler.
Hürriyet/Noyan Doğan