Yüzyılların şehri, adeta tarihsel kimliğinden kopmuş durumda. Yenilenmek güzel de insan eski eserleri de görmek istiyor. Galata Kulesi, yalnızlaşıyor giderek…
Eminönü-Sultanahmet Bölgesi, yani tarihi Yarımada, kentten ayrışmış gibi Topkapı Sarayı, uzaktan bakıp saltanat kurduğu İstanbul’u tanıyamıyor. Çakma Boğaziçi ve yalıları başka bölgelerde yapılıyor.Gökdelen yapılar durmadan yükselirken, Ali Ağaoğlu, reklamlarında diyor ki, “Lüks eskiden saraylarda yaşanırdı, şimdi Ataşehir’de yaşanacak!”
İyi güzel de Ali Bey, bu şehirde yapılar, tarih ve kültürle entegre edilemez mi?
Sadece aradığımız lüks değil ki. İstanbul’un o tarihi kokusunu, ruhunu da yakalamak istiyoruz.Bu yazıyı Avusturya’nın başkenti Viyana’dan yazıyorum. Albertina Müzesi içindeki sahibi Türk olan Attila Doğudan’ın DO&CO restoranında bir grup Türk arkadaşımla beraberiz. Müzenin arkasında Kraliyet Sarayı Bahçesi, önünde tarihi Opera Binası bulunuyor. Şehir turunda, yüzyıllık binaların arasından geçerken, kıskançlık duydum.Faytonların biri gidip birisi geliyor, sürekli turist taşıyordu. Sadece Viyana değil Avrupa şehirlerinin çoğu böyle. Tarihi miras çok iyi korunuyor.Eski yapılar, güncelleştirilirken onların arasına konulacak yeni binalar için kılı kırk yarıyorlar.
Çılgın projede tarih var mı?
Başbakan Tayyip Erdoğan’la geçenlerde Çırağan Sarayı’ndaki bir resepsiyona giderken karşılaştım. Ona, İstanbul için hazırlanan çılgın projeyi sordum. Daha açıklamak için zaman var. Hazırlıklar tamamlanmadı” diyen Erdoğan, sadece Taksim Meydanı’nın değil diğer meydanların da düzenleneceğini söyledi.Tarihi dokuya dikkat edileceğini de özellikle vurguladı. Yine de merak ediyorum. İstanbul’un kalbi Taksim’in yeni düzenlemesinin bugünü aratmamasını diliyorum. Çocukluğumun geçtiği Beyoğlu ve Taksim için çok kaygı duyuyorum.İstiklal Caddesi, bugünkü haliyle eğlenceli ama çok gürültülü. Tünel’e uzanırken, o eskiyi yaşatan binalar hâlâ kargaşa halinde dizilip duruyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan bu cadde için hangi projeleri düşünüyorlar?
Başta hâlâ karman çorman levha ve tabela standardı sağlanamadı.Tarihi Pera Palas restore edildi. İhsan Kalkavan’ın oğlu Yavuz Kalkavan, bu işe emek ve yüksek para harcadı. Ancak, dışarıdan tarihi yakalıyorsunuz, içeriye girince cicili bicili, şıkır şıkır ‘over-done’ restorasyon türünden manzara var.Eski ruhu biraz bozulmuş. Kısaca, İstanbul’da tarihi görmek için çırpınmak, koşturmak gerekiyor. Tarihin içinde olmakla tarihin dışında kalmak arasındaki büyük fark, insanın ruhunu parçalıyor. Oysa, Viyana’da tarihin dışına itilmek gibi bir şansınız asla yok.Sevgili İstanbul, sana acil olarak sanatsal ve tarihsel müdahale lazım.
Bugün/Perihan Çakıroğlu